Bugün Öğretmenler Günü

sakın ha çocuğum
bir harf için
kimsenin kölesi olma
ışıksız sevgisiz kalma

gel….kimse sevmiyorsa seni
ben seveceğim
yirmi dokuz harfle sana
dünyayı öğreteceğim./ Rıfat ILGAZ
Bugün Öğretmenler Günü. Sabahın kör saatlerinde ellerinde bayrak yaptıkları çiçekleriyle öğretmenlerinin ellerini öpen, günlerini kutlayan çocukların gözlerindeki mutluluğu ve sevinci görür gibi oluyorum. Öğretmenlik hayatım boyunca bu mutluluğu çok yaşadım. Her zaman iyi ki öğretmen olmuşum demekten kendimi alamadım.
Mili Eğitim Bakanlığı?ndan alınan Kasım 2011 verilerine göre Türkiye genelinde 661.571 öğretmen görev yapıyor. 126.137 öğretmene daha gereksinim var. Bu açığın 2014 yılına kadar 137.806?ya çıkması bekleniyor. Diğer taraftan diplomasını almış atama bekleyen 263.277 öğretmen var. Bu bekleyiş uzun yıllardan beri devam etmekte ne zaman sona ereceği de belirsiz durumdadır. Sanırım bu anlamlı günde konuşulacak en önemli konulardan birini de bu kadar açık varken atanamayan öğretmenler olacaktır. Oysa onlar da 24 Kasım?da öğretmen olmayı ne çok istemişlerdir.
OECD ülkelerinde öğretmenlerin yıllık çalışma saatleri 1652 saat iken Türkiye?de 1840 saat seviyesindedir. Buna karşılık göreve yeni başlayan öğretmenin maaşı ek ders ücreti ile birlikte 2000 lira civarındadır. Geçtiğimiz gün basında yer alan haberlere göre TBMM şoförlerinin maaşı 2700, milletvekili danışmanlarının maaşı ise 3600 lira olacak. Biz eğitimciler bu rakamları kıskanmadan duramıyoruz. Hava kararmadan okulu açıp kaloriferleri yakan müdüründen, kör olası terörden korkmayıp öğrencileriyle birlikte olan öğretmenlerimizin de yaşanır bir maaş hakları olmalıdır.
Dershane ve özel okul öğretmenleri arasında asgari ücretle veya stajyerliği kaldırılma pahasına çalışanlar var. Tam anlamıyla sosyal güvenceleri yok ve sendikalı da olamıyorlar. Buna rağmen insanlar öğretmen olmak istiyorlar. Bu talep öğretmenlik mesleğinin ne kadar kutsal olduğunun bir göstergesidir.
Doğu Anadolu?nun çetin kış şartlarında soba yakarken TV reklamlarına konu olan, deprem ve terörde can veren, öğrencisiyle gülen onunla ağlayan;
ÖĞRETMENİM GÜNÜN KUTLU OLSUN?
CESARETİMİN KAYNAĞI
Cesaretimin kaynağı, bana ilham kaynağı olan, bana cesareti öğreten öğretmenlerimdir. Sana onlardan birinden söz edeceğim.
“Yıllar önceydi Stanford Hastanesi'nde gönüllü olarak çalışıyordum. Oldukça ender rastlanan ciddi bir hastalığı olan Liza adli minik bir kız vardı. Tek iyileşme şansı, ayni hastalıktan mucizevi şekilde kurtulmayı başaran ve hastalıkla mücadele etmeye yarayan antikorları kanında barındıran beş yaşındaki erkek kardeşinden kan nakli yapılmasıydı.”
“Durumu küçük kardeşe anlatan doktor çocuğa kız kardeşine kan vermeyi isteyip istemediğini sormuştu. Çocuğun birkaç saniyelik bir tereddütten sonra derin bir nefes aldığını ve 'Evet Liza'yi kurtarmaya yetecekse veririm' dediğini duydum.”
“Kız kardeşini yanındaki yatağa gülerek uzandı ve nakil başladı. Yüzü gittikçe soldu ve sonunda gülüşü kayboldu. Doktora baktı ve ürkek bir sesle 'Hemen simdi mi öleceğim?' dedi.”
“Yaşı küçük olduğundan doktoru yanlış anlamıştı. Kanının hepsini kız kardeşine vermek zorunda olduğunu sanmıştı.”
“Evet, cesaretin ne olduğunu iyi öğrendim.” diye ekledi. “Çünkü hayatta karşıma iyi öğretmenler çıktı.” GLORY