Bir Törenin Ardından? * Kemal Kocabaş

24 Kasım 2012 Cumartesi günü İstanbul?daydık. Yeni Kuşak Köy Enstitülüler Derneği (YKKED) 2012-Mustafa Necati Öğretmenlik Onur Ödülünü Maltepe Belediyesi ile birlikte Türkan Saylan Kültür Merkezi?nde Aksu Köy Enstitüsü, Hasanoğlan Yüksek Köy Enstitüsü çıkışlı eğitimci, yazar Pakize Türkoğlu?na verecektik. Kültür merkezinin giriş salonunda Prof.Dr.Kemal Kocabaş?ın hazırlamış olduğu 26 posterden oluşan ?Türkiye?nin Geçmişindeki Yarın: Köy Enstitüleri? YKKED fotoğraf sergisi tüm görkemiyle yerini almıştı. Salona gelenler önce ülkenin kaçırdığı bu aydınlanma projesinin kazanımlarını yansıtan sergiyi acıyla izlediler. YKKED?nin bu etkinlik için hazırladığı ?Pakize Türkoğlu Armağan Kitap? Maltepe Belediyesi tarafından ?Öğretmenler Günü Anısına Saygıyla?Prof.Dr.Mustafa Zengin? imzasıyla salona gelenlere günün armağanı olarak dağıtıldı.
Saat 13.00?te tören başladığında 600 kişilik salon Köy Enstitülüler, öğretmenler, aydınlar, öğretim üyeleri ve Maltepeliler tarafından tıklım tıklım doldurulmuştu. Doç. Dr. Çoşgül Yüksel tarafından hazırlanan; Pakize Türkoğlu için bir halk çocuğunun Toros?ların tepesindeki bir dağ köyünden aydınlığa yolculuğunu önce Aksu sonra Hasanoğlan ışığını arayışını anlatan ?Mucize? adlı belgesel büyük bir beğeni ile izlendi. İstiklal Marşı ve saygı duruşu sonrası açılış konuşmaları başladı. YKKED-Anadolu Yakası Şube Başkanı Zübeyit Çelik ve Maltepe Belediye Başkanı Prof. Dr. Mustafa Zengin?in ülkenin içinde bulunduğu koşullar, Mustafa Necati?nin eğitim tarihimizdeki yeri, enstitülü öğretmenlerin kahramanlıkları ve Cumhuriyet Eğitim Devrimindeki örselenmeleri dile getiren konuşmaları sonrası söz alan YKKED Genel Başkanı Prof. Dr. Kemal Kocabaş eğitimin güncel sorunları, 4+4+4 yasası ve yarattığı tahribat, günümüzdeki öğretmenlerin özlük hakları, atanamayan öğretmenlerin çığlığına kulak verilmesine yönelik ilgiyle izlenen bir sunum yaptı.
Açılış konuşmaları sonunda Pakize Hanımı anlatan dört konuşmacı vardı. Prof. Dr. Türkkaya Ataöv, Doç. Dr. Firdevs Gümüşoğlu, Adnan Binyazar ve Prof. Dr. Klaus Liebe Harkort değişik yönleriyle Pakize Türkoğlu?nu anlattılar. Pakize Öğretmenin kitapları, dönemin sosyo-ekonomik koşulları, aydınlanma kavramı ve köy enstitüleri bu konuşmalarda öne çıkan başlıklardı.
Bu ödül töreninde Sayın Prof.Dr. Klaus Liebe Harkort?un konuşması ?evrensel insan vicdanı? anlamında çok çarpıcı ve insaniydi. Öğretmenler günü kutlamasına, böyle bir törene çok yakışmıştı. Prof.Dr.Klaus Almanya?da Bremen Üniversitesinden emekli bir Türkolog. Dostu, arkadaşı Aziz Nesin?in hatırasını yaşatmak için Aziz Nesin vakfında koordinatör olarak çalışıyor. 1964 yılında İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi?nde iki dönem burslu öğrenci olarak öğrenim görürken İstanbul-Sultanahmet semtinde bir evde oturmaktadır. Turistlere kuş yemi satan yoksul, 5-7 yaşlarında, Emine, Sevgi ve Sevinç adlı üç kardeş kız çocuğuyla tanışır, sohbet eder, sahiplenir. Onlarla önce milli eğitime gider. Bu çocukları nasıl okuturuz, nereye yerleştiririz diye araştırır. Milli Eğitim Küçükyalı?daki Yetiştirme Yurduna yönlendirir. Pakize Türkoğlu yurtta müdür yardımcısıdır. Çocuklar yurda kabul edilir. Sıcak bir yuvaları vardır artık. Eğitim alırlar, hayatları değişir, anlamlaşır. Çocuklara ?Klaus?un Çocukları? adı verilir. Klaus Türkan Saylan Kültür Merkezinde bu yaşanmışlığı anlatırken birden salona döndü ?Emine buraya gelir misin !? diye seslendi. 1964 yılında yurda yerleştirdiği Emine?yi sahneye çağırıyordu. Emine gözyaşlarıyla sahneye geldiğinde Klaus, Emine ve Pakize Türkoğlu?nun birbirlerine sarılması ?evrensel insan duyarlılığı? anlamında olağanüstü güzel bir fotoğraftı. Tüm salon onları alkışlıyordu.
Öğretmenler gününün anlamına değer katan bir başka öykü de editörlüğünü yaptığım ?Pakize Türkoğlu Armağan Kitap?tan. Pakize Türkoğlu Öğretmen 1974-1977 yıllarında Kadıköy Kız Meslek Lisesinde psikoloji-sosyoloji öğretmenliği yapmaktadır. Çocuk gelişimi bölümünde de ruh sağlığı dersine girmektedir. Yaşar Kemal?in o yıllarda yeni çıkan ?Yılanı Öldürseler? romanını öğrencilere ödev verir. Okumalarını ve sonra sınıfta tartışacaklarını söyler sınıfa. Bir hafta sonra sınıfta roman tartışılır.
Heyecanlı lise öğrencileri görüşlerini dile getirirler ve sonra topluca öğretmenleri Pakize Hanıma bir öneri götürürler. ?Öğretmenim biz bu romanı çok sevdik. Bu roman mutlaka sinemaya aktarılmalı ve buradaki ana rolünü de mutlaka Türkan Şoray oynamalı? Yaşar Kemal ve Türkan Şoray?a sınıf olarak mektup yazacağız.? derler. Pakize Hanımdan bu mektubu yazmasını isterler. Pakize Hanım çocukların bu heyecanını sevgiyle karşılar ama kısa bir süre sonra başka bir eğitim kurumuna atanır. Mektup da yazılmaz. Aradan yıllar geçer.
?Yılanı Öldürseler? sinemaya aktarılır. Esme Ana rolünü de Türkan Şoray oynar. Pakize Öğretmen filmi izledikten sonra öğrencilerin dileğini yerine getiremediği için üzülür. Filmin oynadığı aylarda bir telefon alır. Kadıköy Kız Meslekten bir öğrencisidir.. Hal hatır sorulur. Öğrenci ?Ah Hocam, bizi yaktınız. Gördünüz mü Yılanı Öldürseler film oldu, hem de Türkan Şoray oynadı. O zaman mektubu yazsaydık, sınıfımızın adı geçerdi? der. Pakize Öğretmen yıllar sonra yazdığı bir makalede ?Şimdi o liseli kızlardan, sevgili öğrencilerimden özür dilerim. Liseli aceleciliği kimi zaman güzeldir? Liselilere asla çocuk deyip geçmemeli? şeklinde yazar. Bu çok insani iki yaşanmışlık öğretmenler günü armağanıydı.
Mustafa Necati Öğretmenlik Onur Ödülü töreni sonrası aynı gün İstanbul Elektrik Mühendisleri Odasında (EMO) ?Köy Enstitüleri? başlıklı bir konuşmam vardı. İstanbul?un yoğun trafiğinde çok kahraman bir şoför arkadaşın çabalarıyla bir saatte Maltepe?den Beşiktaş?a EMO binasına ulaştık. Yaklaşık iki saat süresince EMO?daki dostlarımızla Türkiye, eğitim ve Köy Enstitülerini konuştuk. Ne yapmalıyı tartıştık. Demokratik kitle örgütlerinin işlevselliğini tartıştık. 25 Kasım Pazar günü de tüm gün İstanbul-TÜYAP kitap fuarında YKKED standında yeni çıkan ?Memleket Yazıları? ve ?Kızılçullu Köy Enstitülü Yıllar? kitaplarını imzalayarak ve de İstanbul?dan çoğalarak İzmir?e döndük. Her daim tüm beraberlikler, toplantılar ilericidir. Ortak akıl üretir, yeni bir umut üretir, dostluklar, arkadaşlıklar üretir. İstanbul buluşmaları da böyleydi. Özlük, demokratik ve sendikal hakların özgürce kullanılabildiği aydınlık Türkiye dileği ile öğretmenlerimizin gününü sevgiyle kutluyorum.