Binüçyüzsensekiz Sokak * Tuğrul Keskin

sisli fotoğraf

1.

banka;

birgün bir oğul sorabilir atasına
ya tasarruf hiç, marksizm her şeyse baba

retina;

kaynağıdır bütün ışıkların
tülin? le süleyman? ı saklar biraz da

cafe;

ancak bu kadar anlatabilir iki sandalye
uzakta bir hiç gibi duran paris? i

çınar;

en çok yapraklarını severdim çocukluğumda
adını şair çınardan almadığı besbelli

park;

çocukları unutur nasılsa
iri arabaları saklar kucağında

kadın;

zarif, bir eli çantasında
birinin karısı olmadığı ne malum

güzellik salonu;

antikalar verip mandal alırlardı bir zaman
şimdi hüzün çizgileri yerine estetik?

berber;

bir makas üç tarak iki bira şisesi
beyan edebilir, mal beyanı sorulursa

sokak;

öksürüğü hiç dinmeyen caddelerden
tıkalı bir damardır ardakalan

2.

her ayrılıkta yalnızlaştı bu köşe
uçuşup düşen sözler neresinde ya tarihin
riya, unutulan akşamların heyecanı
hangi köşesindedir sokağın
uzadıkça uzayan bir elin
terlemesinin hesabı kimdedir.

ancak onunla konuşabilir bir kırgın
biten aşkın sarartan ağrısını
yürümenin şehveti orda güzeldir
ve düşüp dizini vurduğun yer
ağlar en çok bir anneden sonra
ağlaklık, sokağın kendisidir biraz da

kayıp gidiyorken arnavut kaldırımı
ziftin ve asfaltın soğuk girdabına
yaseminler kokar biz yürürdük
dönen ve yalpalayan sokak mıydı yoksa ne
bu sokakta ıslandığımı nasıl unuturum
unutmam, sevgilim ve kalbimin ayak seslerini

üstümüzde dolanıyor kandan sorumlu ilahi
bu küllenmiş bilgi bu toplama kitap
soyunmalıyım şimdi uzun
ve karanlık bir geceye yağmurda
arkadaşlarla ter kokan odalarda yeniden
sokak lambalarını kırmanın büyük hesabına

karantina? da taze ekmek kokusu
gültepe? de sezgi, kale? de uyuyan patika
ayağa kalkıyorken bütün izmir? de sevda
serap sokakta bitiyorsa bu aşk
uzadıkça uzayan bir elin
terlemesinin hesabı kimdedir.

3.

sokak ekmek kadar yumuşak
hergün ölenin yasını o tutar ancak
elleri bağlanmış insandan önce
çürümüşse bir ülke, sokaklar bilir
ve yalnızca yüreği sızlayan söyleyebilir
onun büyük ve bitimsiz şarkısını
ağlar ve aşkı fısıldar yüründükçe
yazamadığı şiirlerini şairlerin
göğün altında en çok o saklar
yaşlı trenlerden inip koştuğun sevgili
dizlerinde değilse onun, eyvah!

uyanırsın, zehirli çiçekler de uyanır
ve yürüyen cip yürüyen panzer yürüyen cemse
acıtır canını n?apsa
hiçbiri sahibi değildir oysa
gelen konuktur giden konuktur düşen konuk

ve şimdi ey sokak, dünyanın orta yerinde
kalbi değilsen bir şeylerin, nesin artık.