Ay Duası * Eren Aysan

Ve sonsuz gökten gelip, çıktım baş döndürücü uçurumları.
Bağırdım ateş böcekleriyle, “ey ay, ay kırmızı ay” diyerek.

Ne kadar zalimdi sere serpe uzandığım toprak
Bereketini yalnızca şahdamarından geçiren vadi.
Her gün üstüne yağmur mu yağardı?
Görkemini umarak oturdum. Ankara garıydı, saat beşti.
Artık bir alıntıydım bozkırın sana bakan yüzünde.
Hiçbir zaman bulamadım saklanacağım derin dağ koyaklarını.

Sen giderken aynı suyu içtiğimiz gölün ördekleri avlanıyordu.
Bilirim. Kanatlardan sızan kanı tanımaz bulutlar.
Bir gözün içine sinen kurtları anlamaz rüzgar
Bense burada görmek istiyorum tüm avcıları. Bu taşın önünde.
Göstersinler bana bir aydınlık deniz.

Kim buruşturup attı günlerimi. Yalan söylüyor.
Ağıt yakan kimse yok benim için. Bir köşeden durup seyreden.
İşte Azrail gibi dimdik duruyorum karşınızda.
Al götür beni yeni kına yaktığım ellerimden.

Özledim gömleğine sinen kekik kokusunu.
Çocukluğunda oynadığın taş avluları anlatışını.
Nerede yürüdüğümüz yol, kayıyor ayağımızın altından.
Yoksa o da mı mazlumlar tekkesinde kaldı?

Ben tavaf ettim seni tam yedi kere.
-Anladım kimse kutsal değildir.-
Sonra sonsuz gökten gelip, çıktım baş döndürücü uçurumları.
Bağırdım ateş böcekleriyle. “ey ay, ey kırmızı ay” dieyerek

-Bak yıldızlar birbirleriyle son kere yatıyorlar
Bekleyelim yarın kopacak kıyamet-