Telli Katiller Dışarı,gazeteciler İçeri * Ahmet Çınar

13 Temmuz 2012,
Ahmet ÇINAR
Oda TV davasının sanıkları 3. Yargı Paketi'nden yararlanmak için dilekçe verdiler.
Cevap: Hayır, çıkamazsınız.
7 üniversite öğrencisini telle boğanlarsa ellerini kollarını sallaya sallaya aramızdalar.

***

Tüm bunlar olup biterken, itirafın büyüğü AKP'nin ülkücü kökenli milletvekili Selçuk Özdağ'dan geldi. Özdağ, 7 öğrencinin katili olan ülkücülerin tahliye talimatını bizzat Başbakan Erdoğan'ın verdiğini açıkladı.

***

Parçaları birleştirince, büyük fotoğrafı gayet net bir biçimde görebiliyoruz.
Komünizmle Mücadele Dernekleri'nden yetişen, Necip Fazıl'ı “süper mürşid” belleyen Tayyip Erdoğanların, Abdullah Güllerin, Bülent Arınçların, Beşir Atalayların yapacağı budur. Kinleri, nefretleri, kavgaları bitmemiştir.
Bu toprakların yurtsever öğrencileriyle, işçileriyle, sosyalist hukukçularıyla, aydınlanmacı yazarlarıyla, muhalif gazetecileriyle, cumhuriyetçi akademisyenleriyle 40 yıl önce tutuştukları mücadelenin “rövanşını” almayı sürdürmektedirler.
Rehberleri Amerika, üsleri CIA'dir, kıbleleri İsrail'dir.
Çiftlikleri Pensilvanya'dadır.
Limanı, dereyi, denizi, dağı, ormanı, bankayı, telefonu, fabrikayı, tarlayı dünya finans kapitaline teslim etmişlerdir.
Ticaret-siyaset-tarikat sarmalında gemilerini yürütmektedirler.
Hırsla, inatla, ısrarla, kararlılıkla, dişlerini tırnaklarına takarak misyonlarını yerine getirmektedirler.
Cumhuriyeti tepelemiş, laikliği yürürlükten kaldırmış, aydınlanma felsefesini kazımış, ticaret-siyaset-tarikat üçgeninde karanlık bir ortaçağ düzenini hakim kılmışlardır.
Şimdi de…
Memleketin eşitlik ve özgürlükten yana gençlerini telle boğdurdukları yetmemiştir, şimdi de o cinayetlerin tetikçilerini aklamak, katilleri hapishaneden kurtarmak için çabalamaktadırlar.
Tıpkı, Sivas katliamının avukatlarını bakan, milletvekili, belediye başkanı yaptıkları gibi…
Sivas'ta yakanlar, nasıl ki AKP'yi kuranlar ise; TİP'li gençleri öldürenler de yine AKP tarafından aklanmaktadırlar.
Ak Parti'nin “ak”ı, katilleri “aklamaya” yetmektedir sadece!

***

Şöyle diyor Manisa'nın eski ülkücü yeni AKP'li milletvekili Selçuk Özdağ: “1980 öncesi Ülkü Ocakları'nda yöneticilik yaptım. Adanalı ve Osmanağaoğlu'nu tanımıyorum ama bugün tahliye olması beklenen Muhsin Kehya koğuş arkadaşımdı. 7 yıl yattığım Ankara Kapalı Cezaevi'nde tanışmıştım. Bünyamin Adanalı ve Ünal Osmanağaoğlu'nun kardeşleri, Kehya'nın ağabeyi benimle görüştü, eşitsizlik olduğunu söyledi. Bir yıldır bunun üzerinde çalışıyordum. Hazırladıktan sonra Bülent Arınç'la görüştük, Ak Parti hukukçuları bu konuda çalıştıktan sonra konu Başbakan'a arz edildi. Başbakan 'Burada bir mağduriyet var mı? ' diye sordu. 'Var' denince mağduriyetin giderilmesi talimatı verdi. Önerge komisyona Ak Parti önergesi olarak geldi, daha sonra MHP destekledi.”

***

Bu önemli bir itiraftır.
Bahçelievler'de 7 TİP'li üniversite öğrencisini telle boğarak katleden tetikçilerin hapisten kurtarılması operasyonunun talimatı, Tayyip Erdoğan tarafından verilmiştir.
Hani şu 12 Eylül'le hesaplaşacağını, darbecilerden hesap soracağını iddia eden Tayyip Erdoğan var ya!
İşte o Tayyip Erdoğan'dır, telli katilleri hapisten kurtaran.

***

İpe sapa gelmez düzmece kanıtlarla cezaevlerine doldurulan ve dört yıldır yüzlerce duruşmaya rağmen haklarında bir hüküm bile verilemeyen gazeteci, yazar, siyasetçi, akademisyen, öğrenci ve asker hapishanededir, hücrededir.
Yurtsever, sosyalist üniversite öğrencilerini yataklarında uyurken telle boğanlarsa salıverilmiştir.
“Türkiye bağırsaklarını temizliyor” diyen Bülent Arınç utanmalıdır.
Eğer hala “utanma”, “vicdan”, “adalet” duygusu kaldıysa…

***

Bu ülkede hala “yumurta attığı”, “bakanı protesto ettiği”, “parasız eğitim istediği” için, üzerlerine “imal edilmiş bir suç” yapıştırılan 600 civarında öğrenci cezaevindedir.
Bu ülkede hala 30 yıl önce idam edilen Denizleri andığı için, “suçu ve suçluyu övdüğü” gerekçesiyle zindanlara tıkılan insanlar vardır.
Okuldan uzaklaştırılan öğrenciler, gazetesinden atılan yazarlar, işine son verilen gazeteciler bu ülkenin gerçeğidir.
Ergenekon, Oda TV, KCK, Balyoz davalarındaki delillerin “düzmece”, “sonradan imal edilmiş” olduğu bilirkişi raporlarıyla defalarca kanıtlanmıştır; buna rağmen “kuvvetli suç şüphesi” gerekçesiyle sanıklar cezaevlerindedir.
“Kuvvetli suç şüphesi” bulunanlar hücrede, telle boğan katiller dışarıdadır!
“İçerde tek bir solcu kalmadı, ülkücüler niye yatsın” diyen Selçuk Özdağ yalan söylemektedir.
Bu ülkenin yurtseverleri, sosyalistleri, muhalifleri, ABD ve AKP karşıtları, “Ben ne zaman alınacağım”, “Kaçıncı dalgada götürüleceğim” diye diken üstünde yaşamaktadırlar.
“YÖK'e hayır” dediği için, poşu taktığı için, çantasında iki yumurta bulunduğu için, yüzlerce üniversite ve lise öğrencisi toplam yüzlerce yıllık hapis istemiyle yargılanırken…
Latif Can'ı, Efraim Ezgin'i, Hürcan Gürses'i, Osman Nuri Uzunlar'ı, Serdar Alten'i, Faruk Ersan'ı ve Salih Gevence'yi acımasızca katledenler, Tayyip Erdoğan'ın yasasıyla dışarıdadırlar.

***

12 Eylül 2010 referandumundan önce Kenan Evren tarafından yaşı büyütülerek idam edilen Erdal Eren için gözyaşı döken Tayyip Erdoğan'ın gözyaşlarının “timsah gözyaşları” olduğu, asıl amacının “oy avcılığı” olduğu bugün kanıtlanmıştır.
Telle boğularak katledilen yedi üniversite öğrencisi için de ağlamayı düşünür müsünüz Başbakan?