Adalet Mi? Cesaret Mi? Ali Suat Ertosun

Büyük İskender, hocası Aristoteles'e “Lider için adalet mi daha önemlidir yoksa cesaret mi?” diye sormuş. Aristoteles “Adaletin olduğu yerde cesarete gerek kalmaz” demiş. Bu kısa anekdot çok şeyi anlatmıyor mu?
“Devleti ayakta tutan şey nedir?” sorusuna Sokrates, “Devlet adaletle ayakta durur, zulüm geldiğinde o devletin varlığı düşünülemez” cevabını vermiş.
* * *
İnsanlık tarihi incelendiğinde; tüm mücadelelerin temelinde hukuk ve adalet arayışı bulunduğunu; bütün dinlerin, düşüncelerin ve felsefî akımların amacının adaleti sağlamak olduğunu; isyanların hak aramak için çıkarıldığını; haksızlığa karşı duranların öldürüldüğünü, öldürülmeyenlerin yıllarca düşüncelerinden dolayı hürriyetlerinden mahrum kaldıklarını; günümüzden yaklaşık 2100 yıl önce Spartacüs'ün Roma'daki adaletsizliklere karşı çıkmak için köle isyanını çıkardığını görürüz.
Siyaset, daha hakça ve insanca bir gelecek için yapılmakta, siyasî partiler bu amaç için kurulmakta ve bunun için iktidara gelmek istemektedir.
Yakın zamanlara kadar “Birey devlet içindir” anlayışı hâkimken, günümüzde “Devlet birey içindir” anlayışı öne geçmiştir.
Sosyal bilimler içerisinde pozitif bilimlere en yakın olanı hukuk, normal alışılagelmiş düzeni içerisinde, rutin dışına çıkmadan, adil ve hızlı çalışmalıdır. Hukuk devleti olmanın koşulu da budur.
Bir an için hukukun olağan uygulamalar dışına çıktığını, bir amaca ulaşmak için araç gibi kullanıldığını düşünelim. Geçmişte yaşadığımız, demokrasinin askıya alındığı bu dönemlerin acılarını hâlâ çekmiyor muyuz?
Adaletin olmadığı bir yerde yaşamın değeri yoktur. Yaşamımıza değer katan ve onu anlamlı kılan en önemli unsurlardan birisi şüphesiz ki adalettir. Adaletsiz bir uygulamaya maruz kaldığımızda infiale kapılır, hakkımızı aramak için ilgili mercilere başvurur, hakkımıza kavuşunca da mutluluktan uçar ve kendimizi güvenceli hissederiz.
Hukukun bir araç olarak kullanıldığı dönemlerde etki tepkiyi doğurur; bunun sonucunda ise, yargı kendi içinde kahramanlar çıkarma sürecine girer.
Bir ülkede kahraman hâkimlerden, savcılardan ve avukatlardan söz ediliyorsa, orada adaletten ve hukuk devletinden söz edilemez.
Şüphesiz ki hukukçular, cesur olmalı ve haksızlıklara önce onlar karşı çıkmalı. Prusya Kralı Büyük II. Frederick'in, saray yaptırmak için almak istediği arazisini satmayan değirmenciye “Ben kralım, arazini zorla alırım” demesi üzerine; değirmencinin, “Alamazsın, Berlin'de hâkimler var” sözünü unutmamalı ve halkın güvenini boşa çıkarmamalı.
Arzuladığımız hiçbir etki altında kalmayan bağımsız ve tarafsız yargı.
Çağımızda ülkelerin uygarlık dereceleri, ekonomik göstergelerden ziyade insan haklarına gösterdiği saygıyla ölçülmekte ve yeni dünya düzenini insan hakları biçimlendirmektedir.
Hukukun yükselen bir değer olduğu günümüzde rutinin dışına çıkmaya gerek var mı?
Tabii ki yok. Öyleyse yapmamız gereken, hukuku araç olarak kullanmamaktır. Bir gün bizim de hukuka ihtiyacımız olacağını hep düşünelim. Haksızlıklara birlikte karşı çıkalım. Meşhur Alman Şairi, Tiyatro Yazarı ve Yönetmeni Bertolt Brecht'in “Naziler geldiler. Önce komşularımı götürdüler, sonra yazarları, ses çıkarmadım. Sonra komünistleri götürdüler, ses çıkarmadım. Tekrar geldiklerinde sosyalistleri tutukladılar, götürdüler, yine ses çıkarmadım. Beni almaya geldiklerinde, ses çıkaracak kimse kalmamıştı.” sözlerini unutmayalım.
——————————————————————————–
GÜZEL SÖZLER
Adalet nedir? Her şeyi yerine koymak. Zulüm nedir? Bir şeyi yerine koymamak, başka yere koymak. (Mevlâna)
Cesaret, bütün zorluklar ile her durumda savaşmaktır; hatta olmayanı oldurmaya çalışmaktır. (Clemenceau)
Bir tek kişiye yapılan haksızlık, bütün topluluğa yönelmiş bir tehdittir. (Montesquıeu)
Gerçeğin dağlarına umutsuzlukla çıkılmaz. (Nietzsche)

Sesleniş Sitesinden alıntıdır.