6 Mayıs 1972, Mahur Beste ve Mare Nostrum * Kemal Kocabaş

“Şenlik dağıldı bir acı yel kaldı bahçede yalnız/ o mahur beste çalar müjgan'la ben ağlaşırız/ gitti dostlar şölen bitti ne eski heyecan ne hız/ yalnız kederli yalnızlığımızda sıralı sırasız/ o mahur beste çalar müjgan'la ben ağlaşırız/ bir yangın ormanından püskürmüş genç fidanlardı/ güneşten ışık yontarlardı sert adamlardı/ hoyrattı gülüşleri aydınlığı çalkalardı/ gittiler akşam olmadan ortalık karardı/ bitmez sazların özlemi daha sonra daha sonra/ sonranın bilinmezliği bir boyut katar ki onlara/ simsiyah bir teselli olur belki kalanlara/ geceler uzar hazırlık sonbahara…” Attila İLHAN

Bugün 6 Mayıs 2014. Sabah saat 8.00, fakülteye gitmeye çabalıyorum. Kanal D sabah haberlerini de bu koşuşturma içinde izliyorum. Deniz Gezmiş ve arkadaşlarının aramızdan ayrılışlarının 42. yılıydı. Deniz Gezmiş'in idamı öncesi yaptığı son konuşmayı kendi sesinden veriyordu. İçim hüzünle, acıyla doldu… Sonra hiç duymadığım bir şarkı… Sözlerini Attila İlhan yazmış, bestesini Ahmet Kaya yapmış. Adı da “Mahur Beste”… Hiç duymamıştım, otura kaldım… Güfte ve bestenin uyumu olağanüstü idi…

Fakülteye geldim, dilimde bu şarkı. İnternet ortamında şarkıyı kovaladım. Tarih, 6 Mayıs 1972… Ankara'da Deniz'ler idam edilir. Sonrasını Attila İlhan anlatıyor: “12 Mart sonrasının kahır günleriydi. Bir sabah radyoda duyduk ağır haberi: Deniz'lere kıymışlardı. Karşıyaka'dan İzmir'e geçmek için vapura bindim. Deniz bulanıktı; simsiyah, alçalmış bir gökyüzünün altında hırçın, çalkantılı… Acı bir yel esintisinin ortasında aklıma düştü ilk mısra…

Vapurda sessiz bir köşe bulup yüksek sesle tekrarladım. Vapurdan indikten sonra da rıhtım boyunca bu ilk mısraları tekrarlayarak yürüdüm”. “Bir yangın ormanından püskürmüş genç fidanlardı/güneşten ışık yontarlardı sert adamlardı/hoyrattı gülüşleri aydınlığı çalkalardı/gittiler akşam olmadan ortalık karardı” Şiir böyle ortaya çıkmıştı. Şiir, her anlamıyla bir Attila İlhan şiiriydi. Şiirdeki “Müjgan” ise Arapça'da “kirpik” anlamına geliyordu. Attila İlhan'ın “Kara Çocuk” dediği Ahmet Kaya ise bu güzel şiiri 1993 yılında besteleyerek şarkılaştırmıştı.

İnternette sosyal medyada Deniz'e dair şiirler sıralanmaya başladı. Şiirimizin özgür, radikal sesi Can Yücel, Deniz için yazdığı şiirine “MARE NOSTRUM” adını vermişti. “Mare Nostrum” Latincede “Bizim Deniz” anlamına gelmektedir. “Mare Nostrum” kavramı ilk kez milattan önceki yıllarda bir köle devleti olan Roma İmparatorluğu'nun askeri ve politik lideri Jul Sezar tarafından Akdeniz için kullanılmıştı. Can Yücel, “Aşk olsun sana çocuk, aşk olsun/ Acıyorsam sana anam avradım olsun/ Elbette Türkiye'de de en uzun koşuysa devrim/ O, onun en güzel yüz metresini koştu/ İlk o fırladı

lüverden en sekmez mermisiynen/ En hızlısıydı hepimizin, ilk o göğüsledi ipi…/ Acıyorsam sana anam avradım olsun,/ Ama aşk olsun sana çocuk, aşk olsun…” dizeleriyle Deniz Gezmiş'i selamlıyordu… Bu şiiri de Mazlum Çimen bestelemişti ve Edip Akbayram'ın olağanüstü yorumu yıllarca dillerimizdeydi. Denizler için ülkenin çok değerli sanat insanları şiir, beste ve müzik imecesi içindeydi.Aramızdan ayrılışının 42. yılında yüreklerde, beyinlerde iyiden, güzelden, adaletten, temiz toplumdan yana tüm insanların sevgiyle anımsadığı Deniz Gezmiş kim? Deniz Gezmiş, 27 Şubat 1947'de Ankara'nın Ayaş ilçesinde ilköğretim müfettişi Cemil Gezmiş, ilkokul öğretmeni Mukaddes Gezmiş'in üç erkek çocuğundan ikincisi olarak dünyaya gelir. Gezmiş, ilk ve ortaöğrenimini Sivas'ta, liseyi İstanbul 'da Haydarpaşa Lisesi'nde okur, lise öğrencisiyken sol siyasal düşünceyle tanışır ve kendini döneminin eylemleri içinde bulur. 1965'ten sonra, Türkiye'de gelişen gençlik hareketinin en önemli önderlerinden ve Türkiye Halk Kurtuluş Ordusu (THKO)'nun kurucu ve yöneticilerinden olan Deniz Gezmiş, 1965'te Türkiye İşçi Partisi (TİP)'nin Üsküdar ilçe başkanlığına üye olur. 7 Kasım 1966'da İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi öğrencisi olan Gezmiş yürüyüşlerde, boykotlarda, işgallerde hep en önde vardır. Birçok kez tutuklanır, çıkar. Deniz Gezmiş, Hukuk Fakültesi'nde birlikte okuduğu arkadaşlarıyla birlikte 30 Ocak 1968'de “Devrimci Hukukçular Örgütü”'nü, daha sonraki yıllarda “Devrimci Öğrenci Birliği” (DÖB)'ni kurar. Kasım 1968'de TMGT (Türkiye Milli Gençlik Teşkilatı) , AÜTB, ODTÜÖB ve DÖB'ün başlattığı Samsun'dan Ankara'ya “Mustafa Kemal Yürüyüşü”'nü düzenler. Filistin'e gider. Dönemin pek çok siyasal eyleminin içinde yer alırken arkadaşlarıyla birlikte yakalanır. Yargılanmaları 16 Temmuz 1971 günü Altındağ Veteriner Okulu binasında Tuğgeneral Ali Elverdi başkanlığında, Baki Tuğ savcılığında, Ankara Sıkıyönetim Komutanlığı 1 Nolu Mahkemesinde başlar ve 9 Ekim 1971 günü biter. Deniz ve arkadaşları 16 Temmuz 1971'de başlayan THKO-1 Davası'nda TCK'nin 146.maddesini ihlal ettiği gerekçesiyle, 9 Ekim 1971'de 146/1 maddesi uyarınca idam cezasına çarptırılır. İdama tanık olan avukatı Halit Çelenk'e göre ise son sözleri “Yaşasın tam bağımsız Türkiye… Kahrolsun emperyalizm. Yaşasın işçiler, köylüler” olmuştur. Yusuf Aslan ve Hüseyin İnan ile birlikte 6 Mayıs 1972 tarihinde, gece 1:00-3:00 arası, Ulucanlar Cezaevi'nde idam edilir. Deniz Gezmiş ve arkadaşlarının 1969'da öldürülen Taylan Özgür'ün yanına gömülme isteği yerine getirilmez. İdamından sonra bayraklaşarak sol mücadelenin çok önemli bir sembolü haline gelir. İdam kararına imza atan Ali Elverdi ve Baki Tuğ'lar ve dönemin egemenlerinin bugün adları anılmazken Deniz Gezmiş, Yusuf Aslan ve Hüseyin İnan belleklerde, yüreklerde, vicdanlarda onurla yaşamaya devam etmektedir. Deniz ve arkadaşlarının yaşam öyküsü öğreticidir. Bu ülke egemenleri, ülkenin genç insanlarıyla 1940'lı yıllardan beri empati yapamamaktadır. Onları anlayamamaktadır. Onları anlama çabasının çok uzağında olmaya devam etmektedir. Bu nedenle fidan gibi gençlerimiz, ülkenin aydınlık geleceği adına yaşamlarını feda edebilmektedir. Son Gezi Direnişinde siyasal iktidarın ve emniyet güçlerinin hoyratça davranışlarıyla kaybedilen sekiz can bu hoyratlığın somut sonuçlarıdır. Türkiye bunu aşmalıdır. Gezmiş ve arkadaşlarını çok sevdikleri Nazım Hikmet'in “Delikanlım” şiiri ile selamlayalım; “Delikanlım,/ iyi bak yıldızlara/ onları belki bir daha göremezsin./ Belki bir daha/ yıldızların ışığında kollarını/ufuklar gibi açıp geremezsin/ Delikanlım,/ sanki, ya bi köşe basında/ kaşından kan sızarak gebereceksin/ ya da bir devrimci gibi dar ağacında/can vereceksin”Kaynaklar:1)http://www.milliyet.com.tr/2005/11/15/yazar/dundar.html2)http://www.radikal.com.tr/hayat/deniz_gezmis_kimdir_en_meshur_sozleri_nelerdir-1177573