4 Ekim ve Kurban * Reyhan Elbirliler

Yaklaşık 100 yıl önce çeşitli ülkelerin hayvan hakları örgütleri bir araya gelerek oluşturdukları federasyonla 1931 de 4 Ekim'i Dünya hayvan Hakları Günü ilan ettiler. Ülkemizin de imzası bulunduğu Hayvan Hakları Evrensel Beyannamesi kabul edildi. Bu tarihten itibaren pek çok ülkede 4 Ekim günü hayvan haklarının daha etkin davranışlarda bulunma günü olarak kutlanıyor.

Bu sene Kurban Bayramı'nın ilk gününe gelmesi aslında ironik bir tesadüf oldu. Amacını aşmış bir geleneğin sermayesi haline gelmiş hayvanların haklarının kan ve acıyla sona erdirildiği gün içinde yer alması elbette bir gün çakışacaktı. Kutlama kelimesi coşkuyu,sevinci mutluluğu içeren eylemler karşılığı kullanılan cümleler içinde yer alan bir kelime . Hayvan hakları gününde katliam boyutuna varan kan akıtmaların, yaşadıkları korku gözlerinden belli olan,bin bir eziyetle taşınan ,aç susuz pislik içinde hayvanların hangi hakkını kullanacağız ?

Bu çağın çocukları ne yazık ki kana alıştırıyor.Çocuklar bayram adı verilen günün sabahında sevdikleri bir canlının gözleri önünde boğazlandığını izliyor. Kendilerini çelişkiler içinde buluyorlar. Sevmek ve öldürmek. Ülkemizde her fırsatta hayvan kanı akıtılıyor.Yeni evlenenlere, askerden dönenlere, yağmur duasına,yeni alınan arabaya, yeni açılan iş yerine, inşaat çukuruna,futbol takımlarının sezon açılışlarına, devlet büyüklerinin karşılamalarında hemen kurban kesiliyor. Kurban bayramında ise katliam boyutuna ulaşıyor. Tanrı adına yapılan hayvan katliamı gün geldiğinde insan katliamına dönüşebilmektedir. Buna hepimiz bugünlerde şahit değil miyiz ?

Yine acı veren görüntülerle karşılaşacağız. Üstelik haklarının söz konusu edildiği bir günde Hayvanların gözlerinde korku ve acıyı göreceğiz. Çoğu yerde hayvanlar yine tekmelenecek, kuyruklarından,kulaklarından çekilecek, acemi eller işkenceyle can alacak. Yasada yönetmelik de koruyucu maddeler yer alsa da uygulayan olmayacak.
Sığır ve koyunların strese insandan daha çok duyarlı oldukları saptanmış olup acı duydukları da bilinen bir gerçek. Ayakta, birbirinin üstünde uzun yolculuklardan sonra yaşadıkları ortamdan çok farklı ve gürültülü ortamlarda yine eziyetle araçlardan indirilen, doğalarına hiç uymayan yerlerde korku dolu bekleyiş içinde başlarına kötü şeylerin geleceklerini hissediyorlar. Algılama kapasiteleri bizlerden yüksek olan sığırların, koyunların kesim sırasında etrafta boğazlanan hemcinslerinin ızdırap dolu seslerini duymaları, görmeleri acılarına acı katmaktadır. Bir an onların yerinde olduğunuzu düşünün ! Hangi hakla bu acıları diğer canlara yaşatıyoruz ? İnsan olduğumuz için mi ?

Mustafa Yanık'ın köyünden şahit olduğu örneği her fırsatta paylaşırım.;
Bizim köyde, Köyevi'nin arkasındaki parkta keser çok kimse kurbanlarını.
Beş, on metre ara ile derin kuyular açarlar ve o kuyuların başında keserler kurbanlarını.Parçalarlar, payları bölüştürürler…
Kalan parçaları, işkembeleri ve atıkları o kuyunun içine doldurarak ağzını toprakla sıkıca doldururlar. Köpekler zarar vermesin diye taşlarla takviye ederler. Dışarıda bir damla bile kan bırakılmaz.
Ertesi gün köyün hayvanları otlamak için salındığında çoğunlukla o parkın yanından geçerler.
Ve orada dehşetli bir gösteri başlar…
Tüm hayvanlar, o çukurların başına koşarak çılgınca eşinmeye ve böğürmeye
başlarlar…
Ağlar hayvanlar…
İnsanlardan daha acı, insanlardan daha sesli ağlarlar…
Ağıt yakarlar, zılgıt çekerler…
Ve gözyaşı dökerler…
Çünkü o hayvanlar; aynı köyün kırlarını, aynı evin ahırlarını paylaştıkları
hemcinslerinin kokularını tanıyorlar.
Onlar ete, kana ve sakatata ağlamıyorlar o çukurların başında; kardeşleri
için ağlayarak ağıt yakıyorlar bana göre.
Ve en çok da aynı ahırda beslenen yani aynı eve ait hayvanların başında
eşinip, böğürerek seslenmeye çalışıyorlar. Ağlıyorlar….

Evet onlar da acıyı , korkuyu, özlemi hissediyor.Yaratanın adını kullanarak onun yarattıklarını acılar içinde yok etme hakkını nasıl kendimizde görüyoruz ? Yaşadığımız çağda en geçerli olan , en fazla ihtiyaç duyulan et mi ? Hasta olup parasızlıktan tedavi olamayanlar,ilaç alamayanlar,okuyamayanlar,odun kömür alamayanlar, evine bir lokma ekmek götürmek için çöplüklerden kağıt toplayanlar için et yerine para daha makbule geçmez mi ? Kapıdan bir parça et verip rencide etmek yerine gizliden yapılacak para yardımı “hayır yapmayı” daha fazla yerine getirmez mi ?

Çocukluğumun kurban bayramları gözyaşı içinde geçerdi. Halbuki bayram sevinç demekti, coşku demekti. Elinizden yemeğe alışmış, ardınızdan koşturan, sizinle oynayan , sizi göremediğinde meleyerek sağa sola koşturan, sizi arayan karagözlü kuzucukların kesilmesine,kurbana niye bayram dendiğine hiç anlam verememiştim. Şimdi de çocukların gözü önünde ortalığı kan gölüne çevirip, hayvancıkları eziyet içinde öldürmelerine, çocuklarda bıraktıkları izlere, kendi aralarında yapılan et alış-verişine, ithal edilen ve 4 gün içinde yok edilen milyonlarca hayvana, sağa sola atılan et parçalarına hayret ve acıyla bakarak kan akıtma merağını endişe ve üzüntüyle izleyeceğiz.

Et yiyemeyecek kimsesiz bir yaşlıya kurban parasını vermek daha hayırlı değil midir ?

Aslında yüzyıllar alacak bir değişim olacağını biliyoruz .Belki de o kadar sürmez. Mevsim değişiklikleri, kuraklık, hastalık 3-5 sene sonra kitle halinde hayvan yok edilmesini engeller…..

Bu sene 4 Ekim Dünya Hayvan Hakları Günü bize çelişkili duygular yaşatacak. Uluslararası anlaşmalara hayvanları koruma adına imza atmış devletin, yasalarla görevlendirilmiş, görevleri yaşatmak olan belediyelerin yasal görevlerini yerine getirmelerini diliyoruz.

Yasal görevlerini yerine getirme yerine görev ihmallerinin ayıbını kapatacak ölüm yasa tasarısı hazırlanmış,Mecliste beklerken ,4 Ekim Hayvan Hakları Günü kanların oluk oluk akıtıldığı bir günde nasıl kutlanabilir ?

Allah'a sunulacak en büyük hediye : “Hiçbir maddeye CAN veremeyeceğinin bilincinde olarak, CAN almayı da kendine men etmektir”

Her şey bir tarafa hayvanlar insanlığın yaşaması için var olmak zorundalar, dolayısıyla HAYATLARI görmezden gelinecek kadar önemsiz olamazlar. Hayvan haklarının korunması yalnızca kendini düşünen insanoğlu için de gereklidir.
Kansız, çiçek kokulu bayramlar dileği ile…
Sevgi ve saygılarımızla,