Beyin ve Zeka * Mehmet Hekim

100 trilyon hücreden oluşan yetişkin insan için en önemli organı şüphesiz BEYİN 'dir. Bilim adamaları geleceğin büyükleri olan bebeklerin gizemli dünyasını çözmeye önce beyinden başlamışlardır. Bebeklerin doğumdan hemen sonra, daha anne karnındayken tanıştıkları annelerinin seslerini algıladıkları, dört aylıkken kendi isimlerini öğrendikleri Heidelberg Üniversitesi araştırmacıları tarafından ortaya konulmuştur. Artık araştırmalar sonucu gelinen son noktada organik olan insan beyninin dijital bellek kapasitesi ile karşılaştırmaları yapılmakta ve insan beynini bilgisayarlardan çok ötesinde olduğu görüşünde hemfikir olmuşlardır.

Zekâ, psikolojinin en tartışmalı ve en çok araştırma yapılan konularından biridir. Beyin somut organ olarak varlığını sürdürürken soyut olan zekânın eskiden beri doğuştan var olduğuna inanıldı ve çok zeki denilen insanlara ” ne kadar şanslı ” diye imrenilir gözle bakıldı. Gözümüzün, burnumuzun şeklinin aileden aldığımızı söylediğimizde kimseden itiraz gelmez ama zekâmız konusunda aynı şeyi söylediğimizde kendimizi bir anda tartışmanın içinde buluveririz. ABD ve Finlandiya'da son yıllarda yapılan araştırmaların sonucu IQ 'nun kalıtımsal olduğu görüşünde birleşmişlerdir. Yine bilim adamlarının işinden çıkmadığı bir görüş de zekânın arttıkça mutluluğun azaldığı saptamasıdır.

Zekâ, yalnız insanlar için değil hayvanlar için de geçerli bir araştırma konusudur. Sık sık kullanmışızdır komşumuzun kedisi ne akıllı, arkadaşımın köpeği sanki zekâ küpü diye…

Bu kadar güçlü organa sahip biz insanlar acaba zekâlarına nerelere harcadıkları da günümüz dünyasında araştırma konusu olmaktan çok mizah konusu olmaktadır.

**********

4 Ekim “Dünya Hayvanları Koruma Günü”. Bu seneye mahsus Kurban Bayramını da aynı gün kutluyoruz. Kurbanlıkların boğazlandıkları günde çocuklarımıza hayvan sevgisini nasıl vereceğiz bilemiyorum. En iyisi bu sene Hayvanları Koruma Gününü gelecek aya erteleyelim.

Cumartesi günü Kurban Bayramı, bayramların en önemli yanı, insanları sevdikleriyle bir araya getirmesi olmuştur. Bayram kelimesi sevinç, mutluluk, toplumsal kaynaşma, hoşgörü, barış ve sevgi kelimeleriyle eşdeğer hale gelmiştir. İnsanlar mutlu saatlerini ve günlerini sanki o günü bayram gibiydi deyimleriyle anlatmışlardır.

İYİ BAYRAMLAR…

Yolcu gemisi, okyanusta küçük bir ıssız adanın yakınlarından geçerken yolculardan biri, sesinin var gücüyle bağırmaya başladı:
“Bakın, bakın…
Karşıda sakallı bir adam bize el sallıyor ve sesi duyulmuyor ama galiba bir şeyler de anlatmaya çalışıyor…”
Yolcunun bağırması üzerine geminin kaptanı güverteye geldi ve ona sakin olmasını önerdi:
“Beş yıldan bu yana yılda iki kez buradan geçerim ve adaya her yaklaşmamızda bu adam sahile çıkar, kimi zaman ellerini, kimi zaman gömleğini sallar,sonra da gemi uzaklaşırken arkamızdan en ayıp el kol hareketleriyle bize küfreder “dedi ve tüm yolcuların şaşkınlık dolu bakışlarına aldırmadan, sözünü şöyle tamamladı:
“Galiba delinin biri…”