DERSHANELER TARTIŞILIRKEN AÇIKLANAN BİR RAPOR: TÜRKİYE-PISA 2012'DE YİNE SONLARDA… * Kemal Kocabaş

Türkiye son iki haftadır dershaneler konusunda AKP ile cemaat arasındaki tartışmayı ibretle izledi. Tartışma siyasal iktidarın geri adım atmasıyla sonuçlandı ve dershanelerin kapanması bir başka bahara kaldı. Ama bu tartışmalardan geriye Sayın Başbakanın cemaata yönelik ifade ettiği “Hangi isteğinizi yapmadık?” sorusu, AKP Gaziantep Milletvekili Tayyar Şafak'ın “Emniyeti, cemaata bağladık” ifadesi, siyasal iktidarın yayın organı gibi çalışan Yeni Şafak gazetesi yazarı Abdulkadir Selvi'nin köşe yazısında cemaata sorduğu “2004'ten önce kaç valiniz vardı, 2004'ten bu yana kaç valiniz oldu?

2004'ten önce kaç milletvekiliniz vardı, 2004'ten bu yana kaç milletvekiliniz oldu? 2004'ten önce kaç bakanınız vardı, 2004'ten sonra kaç bakanınız oldu?

2004'ten önce kaç üniversiteniz vardı, 2004'ten sonra kaç üniversiteniz oldu? 2004'ten önce ticaret hacminiz neydi, 2004'ten sonra ticaret hacminiz ne oldu?” gibi çok ilginç-çarpıcı açıklamaları beyinlerimizde çakılı kaldı. Ülkenin artık evrensel demokratik-hukuk devleti normlarıyla değil cemaatlarla yönetildiği acı gerçeği ortaya çıktı.

Yaşananların demokrasi ile hiçbir ilintisi olmadığı çok açık… 2002 yılında demokrasiyle gelen bir iktidar ülkenin tüm değerleriyle, dengeleriyle oynuyor. Şimdi, bu yapılanmaya “hayır” diyenlerin yine demokrasi yoluyla Cumhuriyeti geri alma mücadelesini verme zamanıdır.

Türkiye bu tartışmaları yaşarken PISA-2012 (Uluslararası Öğrenci Değerlendirme Programı) sonuçları açıklandı. PISA, OECD ülkeleri arasında orta öğretim düzeyinde “eğitimin niteliğini” ölçen ve üç yılda bir yapılan uluslararası bir sınav. PISA-2012 sınavlarına 65 ülkeden 510 bin, 15 yaş grubundaki öğrenciler girdi.

Türkiye'den 2-30 Nisan 2011 tarihlerinde 57 ilde, 170 okulda okuyan yaklaşık 5 bin öğrenci bu sınava katıldı. Bu sınav, bir boyutuyla öğrencilerin zorunlu eğitim sonunda hayata hazır oluş durumlarını belirlemeyi amaçlayan dünyanın en kapsamlı eğitim araştırması… Türkiye 2003 yılından beri bu yarışmalara katılıyor ve hep sonlarda yer alıyordu.

2012-PISA raporunda OECD üyesi ve PISA'ya katılımcı ülkelerin öğrencileri üzerinde yapılan test sınavları sonuçlarına göre geçen dönemdeki sınavlara göre göreceli çok küçük artışlara rağmen yine 2009 benzeri sonuçlar verdi ve Türkiye, 64 ülke arasında 42'nci sırada yer aldı. OECD'ye üye 35 ülke arasında ise 32. sıradayız. Bu sonuç değişmemiş. Radikal gazetesi sınav sonuçlarını verirken “Türkiye… Otur, Sıfır! Eğitimde son sıraları kaptırmadık” başlığı ile, Hürriyet gazetesi ise “OECD'nin PISA 2012 raporunda Türkiye yine sınıfta kaldı…”

başlığı ile yorumluyordu. Üç alanda ilk 40'a giremememiz gazetelerde bu başlıkların atılmasına neden oluyordu. Aşağıdaki tablo Türkiye'nin 2003 yılından beri her üç yılda bir yapılan sınavlarda matematik, okuma anlama becerileri ve fen bilimleri alanlarındaki puanlarını göstermektedir.

Dersler 2003 Yılı 2006 Yılı 2009 Yılı 2012 Yılı

Matematik 423 424 445 448

Okuma Anlama Becerileri 441 447 464 454

Fen Bilimleri 434 424 454 464

Türkiye, özellikle 10 yıl içinde ortalamasını çok küçük oranda arttırmasına rağmen bu sınavda Hırvatistan (471), Sırbistan (449), Yunanistan (453) ve İsrail (466) gibi ülkelerin gerisinde kaldı. PISA-2012 sonuçları Yunanistan ile karşılaştırıldığında olumlu sonuçlar vermektedir. Daha önce bizden daha ileride bulunan Yunanistan'da yaşanan ekonomik krizin etkisiyle puanlarında belirgin düşmeler olduğu gözükmektedir.

PISA'nın matematik değerlendirmesinde Türkiye, Yunanistan ile arasındaki 49 puanlık farkı 5'e, okuma ortalamasındaki 22 puanlık farkı 2, Fen bilimlerindeki 49 puanlık farkı ise 4 puana kadar düşürmüştür. Türkiye'nin puanlarındaki çok küçük artışlara rağmen OECD ülkeleri arasında yine Meksika'nın ardından Şili ile birlikte en kötü performansı sergileyen ülke.
Matematikte PISA-2012 OECD ortalaması 494'tür. Birinciliği 613 puanla Şangay-Çin, ikinciliği Singapur 573 puanla, üçüncülüğü Hong Kong 561 puanla alırken, Türkiye 448 puanla 44. sırada yer almıştır. Okuma-Anlama becerilerinde PISA-2012 OECD ortalaması 496'dır. Birinciliği 570 puanla Şangay, ikinciliği 545 puanla Hong Kong, üçüncülüğü 542 puanla Singapur alırken Türkiye 475 puanla 42. sırada yer almıştır.

Okuma anlamada artış var ama OECD ortalamasının altında. Fen Bilimlerinde PISA-2012 OECD ortalaması 501'dir. Birinciliği 580 puanla Şangay, ikinciliği 555 puanla Hong Kong, üçüncülüğü 551 puanla Singapur alırken Türkiye 463 puanla 43. sırada yer almıştır. Fen alanında bir yükselme olmasına rağmen rakamlar OECD ortalamasının altında kalıyor.

Bunun anlamı Türkiye'de öğrencilerin fen alanında OECD ortalamasından bir öğretim yılı daha geriden takip ediyor olmasıdır.

Bu sonuçların Uzak Doğu Asya, yani Çin dalgasının eğitimde gelişimini gösterdiği çok açık. Geçen yılların birincisi Finlandiya matematikte ilk onda yok, okuma anlamada 6. sırada, Fen Bilimlerinde ise 5. sırada yer almış. Bu rakamlar 2003-2012 arasında Türkiye'de eğitimin niteliğinde çok anlamlı ilerlemelerin olmadığını göstermektedir. Özellikle matematik puanlarında son sıralarda yer almamız kaygı vericidir.

Matematik öğretiminde bir reform yapılması kaçınılmaz gözüküyor. Liberal dünya görüşü nitelikli eğitimi “nitelikli işgücü” yani piyasa için ister. Radikal yazarı Uğur Gürses, 4 Aralık 2013 tarihli PISA-2012 sonuçlarıyla ilintili yazısında “Gelişmiş ülke olma yolunda en önemli sermaye eğitimli insan kaynağı. Bunun da ölçüsü, aynı sınava katılmış diğer ülkelerle yapılan karşılaştırma. Hem de yakın gelecekte işgücüne katılacak bugünün genç kuşağının, uluslararası rekabette nerede olduklarını gösteren PISA testi.

PISA'da iyileşmenin yavaşladığı gözleniyor. Özellikle, katma değer yaratacak, verimlilik artışına ve yenilikçiliğe temel oluşturacak matematik bilgisindeki görece eksiklik ve başarısızlık, gelecekte olmasını arzu ettiğimiz rekabetçi bir ekonomi açısından umut kırıcı. Umut kırıcı, çünkü bu alanda kaygılı olduğunu belli eden ve geleceğe dönük bir planı olduğunu hissettiren bir siyasi irade de yok.” diyerek siyasal iktidar eleştirisini kendi penceresinden yapmaktadır. Bu sonuçlar Türkiye'de eğitimin niteliğini göstermesi anlamında çok yeni veriler sunmaktadır, nesnel ölçülerle değerlendirilmelidir. Sonuçlar bir anlamda siyasal iktidarın eğitim alanındaki başarısızlığının göstergesidir. Bu ülkenin çocukları için nitelikli eğitim bir haktır. Nitelikli eğitim, dinselleştirilmiş, cemaatlara bırakılmış bir eğitimle olanaklı değildir. Siyasal iktidar eğitimi dinselleştirme, piyasalaştırma projesini yeniden gözden geçirmelidir. Eğitim, evrensel laik, demokratik, bilimsel özellikleriyle bir insanlık hakkıdır. Nitelikli eğitim talebimiz, nitelikli, eşitlikçi, hümanist demokrat bir toplum ve nitelikli bireyler içindir.