Çöl * Metin Cengiz

Ben bir imge yolcusuyumİkizinii arıyorum yollardaBeni herkes kanlı gömleğimden tanırTarlalar bağlar ürünle doluSular akıyor yeşillikler içindeKızlar yıldızlar gibi gökteBu görüntü ormanı öyle derin Dostlar çevirmiş yanımı yöremiSoframızda yemekler meyvelerNe güzel gümüş bir kahkahaAma ölü sesler inliyor kulağımdaHerkesin ikizi ölü beniınki uzaktaArada bir ateşte yakıyorlar beniLanetleyip…

Ben Tanığım Yok Senin Üstüne Bir Kadın * Nizar Kabbani

1 Ben tanığım, yok senin üstüne bir kadınBütün oyuncak bebeklere baktım, yok senin üstüneBütün sapık olasılaraBütün olasılar gibi onlarca yılaSabır gibi deliliğime dayandınTırnaklarını kemiripDürüp defterlerimiAna okula başlattın beniYok senin üstüne 2 Ben tanığım, yok senin üstüne bir kadınZeytin fotoğrafı gibi sulandırırsın ağzımıAhlaklı düşüncenle, yok senin…

Fincanı Okuyan Kadın * Nizar Kabbani

Oturdu.. Umutlanarak ters çevrilmiş fincanımdangözlerinde korku belirdi ansızınDedi:Ey oğul?hüzünlenmeBu aşk sana yazılmışEy oğulÖlene kadar tanıklar?Aşka tapmaktan kim ölmüşFincanında?dünyanın korkusu doluHayatın yolculuk ve savaşlarla…Çok seveceksin ey oğul…Çok öleceksin ey oğul…Unutulan bütün topraklara aşık olacaksın..Yenilen krallar gibi geri döneceksin.. Hayatınla, ey oğul, kadının..Gözleri, suphanallah tapılacak cinstenAğzı..bir salkım…

Tek Yol* Nizar Kabbani

Bir tüfek istiyorumSattım anamın yüzüğünüBir tüfek uğrunaRehin verdim cüzdanımı Bize öğretilen dilOkuduğumuz kitaplarEzberlediğimiz şiirlerBeş para etmiyor Bir tüfek karşısında Şimdi benim de bir tüfeğim varBeni de Filistin'e götürün sizinle birlikteMeryem'in yüzü gibi mahzun bakışlı tepelerePeygamberin taşına yeşil kubbelere Tam yirmi yıldırBir vatanVe bir kimlik arıyorumOradaki…

Uygarlık * Nizar Kabbani

Sevginle temizlersin beni bedeviliğimdenGözlerim ışıldıyor kum ve çakıllaBeni sudan kasır-a sokarsın bütün geceBeni hüznün mavisine sokarsınSenin huzurunda soruyorum:Sen kimsin ey sevgilim?Peçeyi kaldırarak yüzündenBir daha soruyorum: Bu dedikleri o uygarlık mı?.. Çeviri: Metin FINDIKÇI

Lolita * Nizar Kabbani

Yaşım olduOn beşBin defa daha da tatlı oldumSevgim sana daha da büyüdü Bin defa Belki iki yıldaYuvarlak yüzümde kırılacak olsaGüzelliğim, arasındaydı benim ve onunElbisem iki dizimi örtecek kadarVerirdim sana dikilecek o elbisemiVe belimin kemeriniYeterdi, seni bana çekmeyeKuklaŞekeri kesipDaha fazlasını isterdim …DeğişirdiBu kadar şeyden sonraKesilen şekerden…

Demirci Manisa Tedavi Bakım Merkezi * Reyhan Elbirliler

Geçmiş yıllarda adı itlaflarla geçen Demirci Belediyesinin o günlerdeki Belediye Başkanı Sayın Mithat Erşahin?in bakım evi için verdiği yanıtlar ? ihtiyaç hissedilmesi halinde tesisin yapımına başlanacağı ? şeklinde olmaktaydı. Resmi kayıtlarında Demirci'de 100 köpek olduğu belirtiliyordu !!!2010 yılında yakınlarındaki 3 köy tilki saldırması sonucu karantina…

Yasaklanmış Şiirler * Nizar Kabbani

Nasıl söyler türküsü o ağız,Dudakları dikilmişken, beyim?Bir Arap ozanı ölünce bugünKim yakarır onun için?Benim şiirim el öpmezŞiirimin ellerini öpmek Sultanlara düşer! 1DostlarımBaşkaldırmıyorsa, neye yarar şiir? Azgınları ve azgınlıkları yıkmıyorsa, neye yarar şiir? Zamanı ve mekânıSarsmıyorsa, neye yarar şiir?Satrapların başındaki tacıYere çalmıyorsa, neye yarar şiir? 2İşte…

Hurafeler * Nizar Kabbani

Zamanın içindeydikKüçük kitabelerdeGece gündüz akıl almaz söylencelerde topladılarBizi çalıştılar:“Tek gözlü kadına bindiler?”“Tek gözlü kadın ha bire gülüyordu?”“Tek gözlünün -ahşap kapının ardında-çığlığı” Sevişmenin suretini bize çıkardıDişleri güçlü ve büyüktüÇocukları boğuyordu, kimseye görünmezdiKorkunçtu?Tanrının azabıydı, bize aşıktıYıkandı?Sahranın bitkisi gibiydiTuzu emen, toza karışanGünlerden bir gündüKarşılaştığı iki adamı yakaladı? yaşlılardı?…

* Nizar Kabbani Yaşam Öyküsü

Suriyeli Arap şair Nizar Kabbani 21 Mart 1923'te Şam'da doğdu, 30 Nisan 1998'de Londra'da öldü.1945'te Suriye'de Şam Üniversitesi Hukuk Fakültesi'ni bitirdi. Dışişleri Bakanlığı'nda ve Kahire, Ankara, Londra, Madrid, Pekin ve Beyrut'ta görev yaptı. 1966'de devlet yönetimiyle uyuşmazlığa düşünce istifa etti. Beyrut'a yerleşerek Nizar Kabbani Yayınevi'ni…

Metin Fındıkçı * Özleme Mekan

IEski bir kilise avlusu nasıldır bilirsinBilirsin çinisi çalınmış kırık bir pusulada geçer zaman Nasıldır bilirsin böyle bir avluda soluklanmakSeni görmediğim günlerin küflü ekmeğini bilirsin, bekliyorum Su alan bir kalyonla, bilirsin bir kara parçasıdır yüzünBir ormandır bir koydur bir buluşma yeridir Ve yoktur onu da bilirsin….

Metin Fındıkçı * Ellerime Sığmayan

Kırık bir testidir eşikte duranOvaya yayılan acı bir sudur. Oysa sığmaz gecenin gözleri yananmumlara,ellerime sığmazbir yara içinde büyüyorumakan suyun tadı kaplanın gözlerinde dururgitgide organlarıma karışıyor talan edildikçe kadim yerler. Mumlarda tükenen gecenin gözlerine bakıyorumsen büyüyen bir fısıltıyla çıkıyorsungeceden gündüzedağılan nar tanelerini örtüyorsunkaranlıktan aydınlığa açılıyorsun. Çocuk…

Yazın Sonu * Metin Celal

sararır mevsim, terk etmeye hazırlanıryorgunluk basar, çöküveririz bulduğumuz ilk yerebir sıcaklık ararız, kaçarken yakalayacağımızürpersek de çıplak vücutlarımızı sunacağımız gün ışığıo uyuşukluk haline yakınlaşan tenler üşürüz, yine de bırakmak istemeyiz sahilihavlulara sarınıp son kez yattığımız öğle uykularıbaşımızı annemizin omzuna koyup kurduğumuz düşlerbelki de budur özlemle ardından…

Faydalı Bilgiler * Metin Celal

hayata bir çentik atmak istiyordumzamana senden iz bırakmaksözcüklere gerek vardı, ağlıyordunoysa küçük beyaz bir yalan yeterdi kendimizi şaşırtmayı sevdikhatırlamanın verdiği hazzıaramızdaki o değersiz boşluğukırılıp dökülmeleri, paramparçalığı sıradan öğütlerdeki felaket haberleri,unutulmuş çocukluğumun o uzun ırmaklarıbir bakış, anlamsız bir gülüş; suç ortaklarımızgölgelerin renginde birbirini bulan bedenlerimiz öncesi…

Melisa Gürpınar * Gözyaşıyla Söner Mi Yangın

gözyaşıyla söner mi yangıney ölümben ne aptalımokunur mu yolladığım mektuptutuşmuş bir kalemle yazdığım dağıldı oyuncak atımın boncuklarıbütün çeşmeleri kurudu sokağımınkapladı göğün yüzünükara bir örümceğin ağı halden anlar mı acaba güneşama o hiç sokak çocuğu olmadıuyumadı kaldırımdafarelerle yanyanaşair de olmadı hiçbeyaz ince bir dizeylebağlanmadı ay ışığına…

Melisa Gürpınar * Güzelim

Bir gün bana gel desen, yüreğimi yak desen,Götür beni buralardan, bir ben birde sen,Bu kötü hayattan, olabildiğince uzaklaşalım,Geride bırakalım her şeyi, hiç arkamıza bakmadan,Kolu komşu ne der diye düşünme,Onlar bizim aşkımızı bilemez ki,Bilemezler sevgimizi, içimizi bilemezler,Boş verelim her şeye,Dünya yalan, yaşam yalan, arkadaşlıklar yalan,Bir tek,…

Güneş Lekeli * Melih Elhan

mimozaaltın sözcüklerle konuşuyordökülerek yollara kokuların mevsimindeyiz sürekli küçülen geceçatlak doğramalardan sızıyor odaya balkonkış yorgunu çığlıkmartıya yakışıyor en çok yağmur,sabahı da tutup elindengetiriyor beraberindeyaprakları öpüp geçiyor kuşların diliylesöyleşiyor zamangüneş lekeliartık düşlerim Dize, Ekim 2005

Lades * Melih Elhan

içimdeki çocuğun yaz evi hırçın Haziran suskunluk anlarını bile dolduraraksessizliğin büyüsünü bozuyorkuşlar, hiç durmadan hırçın Haziran,martının diktiğikayık desenlibalık işlemelimavi yorganasarılma vakti içimdeki çocuğun yaz evi gece,ıslak, simsiyah ve kusursuzuzanıyor eşikte.kimbilir nerdeçocukken lades tutuştuğumuz ay-ışığını uzatırdı penceredenhemen perdeleri kapardım“aklımda” deniz bulutu çekerken üstüneusulca çıkarıyorum içimdekini Dize,…

Aşık * Melih Elhan

ayışığınıpencereden alır evegizlice ne kadar örtse de perdeyibir aydınlık evin içinde sabah oluryalnızlığa uyanırçarşafta ayışığı bir leke. Dize / Sayı 93, Temmuz 2003