Engeller * Behçet Necatigil

Sen benim engelimsin beyaza.Yaparım yıkılır,Saldıran sularda silinenKumdan kuleler deniz kıyısında. Sen benim düşmanımsın değişen,Her seferinde ismin başka.Ama hiç tadı yok yaşamanınTam doğrulurken yenidenTarlamı suların basmasa. İnsanınla vur, hastalığınla yere ser,Sars beni paracaHer yıkılışımda kuvvetim artarIşıyan köşe er geç benimSen benim geçidimsin beyaza.

Edebiyat Matinesi * Behçet Necatigil

Kaykılmış koltuğunda bir kızÇiğner ciklet.Bir oğlan dalgada,Geldiğine pişman uyuklarBir başkası arkada. Hiç bulabilir mi beyaz evi çok uzakUçurduğunuz kuş?Kılıç gibi keskin karlı dağ.Hiç yeri miydi açmak kalbiBu çiğ ışık altında. Sizden önce birisi bir fantazi okudu,Kırdı geçirdi.Yayvan gülüşlerden ağızlar çok geç döner;Şimdi sıra sizde üzgün…

Köy Enstitüleri 72 Yaşında * Mehmet Hekim

Urbalarımız bozduToprak rengindeYamasız temizÖyle uydu sırtımızaNedense yadırgadılar bizi Potinlerimiz beykozduBeykozun içinde ilk kezÇorap gördü ayaklarımızOkşar gibi giydik ikisini deNedense yadırgadılar bizi ?Köy Enstitüleri ilkesi, bu pratik ilke tamamıyla bizimdir. Taklit değildir. Türkçe buluştur. Benzersizdir. Çünkü millet sevgisi gibi bir kaynaktan ilhamını almıştır. Pedagoji kitapları yazmaz,…

72. Kuruluş Yıldönümünde Köy Enstitülerini Yeniden Anlamak * Kemal Kocabaş

?Köy Enstitülerinde Türk Çocuğunun yaratıcı kudreti meydana çıkarılmış, gelenekçi okulun çocukları ezen, yıpratan sakat usulleri yerine yeni metotlar geliştirilmiştir. Enstitüler ulusal varlığın ve değerlerin fışkırdığı birer kaynak olmuşlardır? İsmail Hakkı TONGUÇ 17 Nisan 1940 TBMM?nde Köy Enstitüleri yasasının kabul ediliş tarihi. Nisan ayı boyunca ülkenin…

Deli Atlar Kışındayız * Celal Soycan

Ayşe için geldikleri git diyesilip öyle yazarlar yürüdükleri tek yollehimli pusuladasırıtır kırk yön sustukları ince falkalınca gölgelerikestirmeden Kafka uzuncadır sözlerikamaşan sularda lahzada buhar bakarken yapışırlarondandır çizgilerieşya onlarda öyle güneş çubuğu kamasapı bebek kemiğiiri sayı oyarlar aşkları işaretsizişaretli kuşlarıtaşa boya dökerler eskimez geldiklerikocamış aynalarda

Ev Geri Alınıyor * Celal Soycan

bir şehrin ilk halindeyimköşker suyunda köselekilim kokusu çivit sevinciev geri alınıyor çiriş kabında yelkenbiçimliyor kesik eşyayıdelirmiş harf eski sayıbatsa taşırmaz suyu ev geri alınıyoravusu kâhin mirasıçıkrığı çıbanlı yüzüm ambalajında bir tanrıömrü kendine zimmetesirgeyen bağışlayan ölümkime ziyade pay kendinden susuyor ev ev geri alınıyorkalanıyla kimsesiztuhaf tanıdıkları…

Kar Hallacı * Celal Soycan

her kış yenilenirsusan ustalığıyla baharın pörsük memeli annelerleuzun ateş köprülerigeçerek geciken çocuklar-gibi kar-çoğaltır sabahları korkak ve kararlı bir trenimuştular hızla akan raydölkıran mevsimleremasal dökerken sakal daha bir kez bile doğmamışkenölümü aşındıran kelebektirhallacın avucunda kar

İzlenim * Celal Soycan

meydan kurnasındayımgöğün kalafatı altındacamdan kuma pürzaman reçine damlıyor- memedenyanlış devrilen ağaçusulca uzanıyor boşluksuzormanına; duvardabaşını dinlendiriyor geyik belleğin eleği kıpırdıyor,buruşuk zembereğiminbasmakalıp ufkunda birbirinisiliyor med ve cezir- – gövdemle görüyorum:koruğun şarabî pasınıçıngırağın saydam yazındaotun keçiye solmasını bir ölüyü ortalayıpkaşınıyorum- çapaklanmıştören yalnızlığı derimde midye kapanması, iki denizarasında kişneyen…

Oda * Celal Soycan

şehri dolaşır duvarkovuklarında rüzgârmat anılar ölüsü gezgin korku çadırı-çıngıraklı ışık metal ses-eşiğinde kuş yemi daralan duvarasuluboya pencerecamında yanak izi gülü dolaşır duvarşehrin kül bahçesindeherkes kuramacak kör oda sınar duvarıgiz gövdeyi arıtırkensürtünür taş ve kemik

Taş Ustaları * Celal Soycan

tören yerini yontuyor taş ustalarııssız doğumlara benzesin diyetoprakta dinleniyor murç ve taraksaralı sanrılarla meydanda yenikisyancıların gönyesi dönüyor su diplerinin çıkrığı dönüyor batıkpankartların leş harfleriyleyırtılmış belleğini yamıyor meydan en gencimiz tarihtir diyor derin ağzınasöz kaçmasın diye bıyık örten bir ustadüşüp kalan kuşlarla bir genişlik biçiyorölçüldükçe biçim…

Ey Türk Eli !.. * Enis Behiç Koryürek

Ey Türk Eli!.. Ey Türkeli, ben uzaktan gelen yorgunum.Dinle beni, ben de senin bir öz oğlunum.Geceleyin çölde yalnız kalan yolcu birSolgun ışık farkedince nasıl sevinir,Nasıl bütün ümidini bağlarsa ona,Ben de öyle yadelinden baktım vatana.Sen uzaktın benden, fakat kalbim senindi.Ey Türkeli, hasretin ta ruhuma sindi. Bir…

Sevgi * Enis Behiç Koryürek

Nasıl söylesem bilmem, Ve anlatsam ne ile? Bu öyle bir duygu ki Gelmez kaleme, dile… Sen varsın bakışımda, Her nefes alışımda, İçimde ve dışımda, Günahlarımda bile! Gözümde, hayalimde Hiç sorma ki neler var… Sendedir ufukları Ve ancak sana kadar… Dünyayı iki şeyden İbaret bilirim ben;…

Düşük Ninni * Enis Batur

Beli bağlanmış anneler babalariçin de bir ninni düşmeli; Abélard'dan Heloise'den sözetmedenyumuşak, umutsuz bir nota bulmalıDoğuma muska kurup karayazı kırmadançocuğun olması mı ölmesi mi diye sormalı; Ey tohum tanrısı! Temsili bir çocukiçin de düş yatağında uykusuz kadınlar mıolmalı ?

Duman * Enis Batur

Gümüş düşlerimin içinde dolaştıgeceden geceyeiri göğüslü Tatar kadınlarıve köpük köpük bir at,saçakları dövdü yağmur,saç damlardabir akordun merdivenindenaşağı yukarı tırmandıdurdu piyano,eylül müydüyoksa eylül ile ekim arasıkimsenin henüz tanışmadığı bir ay mı:Bir odada sigara dumanı ve sessizlik,toplanmıştık Vladimir,Sergei ve ben,ne anlamsızdı intihar etmek,etmemek. Dolaştım gümüş bir uykunun…

Deja-vu * Enis Batur

Takvimin, ağır, kadınsı dönüşünde hayat musluğuna birikenanları paylaşamıyor insan kimseyle : Ne coşku, ne buruk tad, birlokomotifin ardına taktığı iki som düş vagonunu geri gerikoyağa söküşünden sökün eden o yabanıl, unutulmamış duyguve her sabah, aynı pencereden aynı gözün aynı görüntüyübulup retinede doğurduğu yumuşak ayar: Saf…

Bir Kış Meseli * Enis Batur

Vur, vur, o an toparlanırkatı düş, sis:Bir gül yarasıdır kılıcıneriyik gözde açtığı. Mevsim bitiştirir siyah lekeleribirer halka gibi kör zincire,ki kılıçbir yara daha açar düşe, vur,vur, toparlanır uykumuneş soluğu. Bir kış sabahı, buğu ve tütsü,'deniz kıyısında bir çölülkesi'ne yol, at terkisindebulanık bir bedevi kimliğigeliştirir savruk…

Bekleyiş * Enis Batur

Cehennem kimdir demiştiniz?Keder kuşlarını ben de gördümFlütün ucundan bir oraya bir burayaEvet, biliyorum, herşey benim düşgücümŞeyi, nasıl söylenebilir, bu kelimelerBöyledir işte: Tam tutacakken… Yağmur yürüyüşüne çıkmıştık o gün,Unutmam ben ayrıntıları, kimdiHatırlayamıyorum tabii, ne önemi olabilirİsimlerin, evet yüzünü de getiremiyorumGözümün önüne, eylüldü, eylüllerdenBiri, cehennem kimdir diyordunuz?

Aztek Yılı Biterken * Enis Batur

Bırak, gelsin: ışık, ses, temas:Sen sis nedir bilir misin?Avlandığım ıssız akşamlar,kıpırtısız binlerce yaprakve erketede bekleyen rüzgarhatırlıyorum herşeyi birbir unutuyorum herşeyi:Bu gam, bu dövme, Ave Mariave kuşların toparlanma çağı:Güneş batarken başını kaldırıpkısık gözleriyle gökyüzünü delenkadından kalmış bir bakışhızla akıyor içimden. Karanlığın sonuna gittim ben.Orada pencereler dilsizkapılar…

Yanlış Mesel * Enis Batur

Bir zaman da böyle geçsin, pusuladurmadan dönüp dursun: Şimdineredeyim? Yüksek Düş'ün içinde,sarsıntı, soğuk ter, gırtlağımdabir güz mührü, neredeyim ki azalıyorumgecede, yükseliyor simsiyah kanım. Bir zaman da böyle geçti, pusuladurmadan döndü ve durmadan durdu:Şimdi buradayım: Kâğıtla kalemarasında titrek, kararsız, bir sınırvarsa beni benden ayıracak, tam dakanın…

1 3 4 5 6 7 9