Arada bir şarap gibi yıllanmış dergiler arasında dolaşırken, sevdiğim şairlerin ve sanatçıların seslerini duyar gibi olurum.Bir süre Tanju Okan'ın sesi dolanır evimizde: “Ah öyle bir zengin olsam…” ardından “Öyle sarhoş olsam ki…”Hele şiirler arasında dolanırken, değişmeyen bir şeyin olduğunu bir kez daha tanık olurum.O da…

Bir gitar ustasıydı.Virtüözdü.Türkiye'nin sayılı gitar üstatlarından.Enstrümanını sadece çalmaz, bütünleşirdi onunla, tek vücut olurdu.Üç serilik “Gitar Alaturka” ve “Turkish Folk Guitar” adlı albümlere imza atmıştı. Bir Demet Yasemen'den tutun da İnleyen Nağmeler'e kadar pek çok Türk Sanat Müziği eserini gitarıyla öyle bir seslendirirdi ki, her parçada…

Eğitimciler zaman zaman hizmet içi eğitime alınarak, eğitim öğretimdeki yeni teknik ve metotları, ayrıca teknolojideki gelişmelere paralel yeni ders araç, gereçlerini kullanır duruma gelmeleri hedeflenir. Öğrencilerimizin bilgiyi sadece anlatım yoluyla alması kalıcı olmamakta, çabuk unutmalarına da neden olmaktadır. Bu durum, bir ders boyu gösterilebilecek dikkat…

Biz mi, yoksa onlar mı engelli?Genetik nedenler, akraba evliliği, travmalar, hastalıklar, ilaç kullanma, ışına maruz kalma, madde bağımlılığı ve kötü beslenme doğuştan engelli olmada belirleyici etmenler.Doğum sonrası oluşan engelliliğin nedenleri ise; kötü ve yetersiz koşullarda yaptırılan doğum, travmalar, yanlış uygulamalar, kazalar, terör ve afetlerdir.Tüm sebepler,…

PISA olarak kısaltılan Uluslararası Öğrenci Değerlendirme Programı (İngilizce: Programme for International Student Assessment) adında Ekonomik Kalkınma ve İşbirliği Örgütü (OECD) tarafından 1997'de geliştirilen sınav uluslararası çapta üç yılda bir 15 yaşındaki öğrencilerin başarısını sınamaktadır.Son sınav sonuçları 2010 yılı son aylarında açıklandı. Biz bu sınavda baştan…

Düşünürken buldum kayayı. Otlarla konuşmaktan geliyordum. Ölü bir yaprak, adını unutmuş bir sokak, sav dolu bir tümce, suçlu bir ırmak, bir de partal bir kuş yürüyorduk. Bir atlı karıncaydı yaşamak, onu yürüyorduk. Bilirim sözcüklerin ulaştığı yere hiçbir şey erişemez. İsa ile Karahisari'nin gömlekleri dikişsizdi. Sözcükler…

– Kimin kurşunu öldürmüş onu? – Bilen yok. – Nereliymiş? – Jovellanos' lu diyorlar. – Nerede bulmuşlar? – Yolun yanında yatıyormuş, öteki askerler görmüş. – Kimin kurşunu öldürmüş onu? Gelip öpüyor onu nişanlısı; anası geliyor sonra ağlıyor. Sonra da yüzbaşı çıkageliyor. bağırıyor: – Gömün onu!…

Manisa güzeldi. Tanrım, tüm bereketini , tarihi kültürel değerlerini velhasıl her şeyi Manisa'ya vermiş.Dağı: SpilOvası: GedizDereleri : Kırtık, Çaybaşı, Haydar…Kaynağı: Akpınar, Güzelbahçe'deki kaynak ve Gürle…Mesire: Çaybaşı boyu, Akmescit, Karaca Ahmet, Mevlana, Cennet Tepe, Akpınar, Yarıkkaya ve Tarzan kulübesinin bulunduğu yer, bir de fidanlık…Saydıklarım ve sayamadıklarımla…

Bu aralar İsmet İnönü'nün Manisa'ya gelişleri ile ilgili anılar ve fotoğraflar topluyorum. Aslında bu işi yedi, sekiz yıldır yapıyorum. Birçok nedenlerle arada duraksamalarım oldu. Ekim ayından beri bu konuyu hızlandırdım.Epeyce İsmet İnönü'nün, Manisa'ya geliş fotoğrafları elimde. Basında çıkmayan bu fotoğraflar, topladığım anılar bir yerde tarihe…

Yollar vardır uzun ve dikenli. Yollar vardır taşlı topraklı. Yollar vardır, güller dökülmüş. Yollar vardır, fahişeyi- travestiyi- esrarcıyı- tinerciyi barındıran. Yollar vardır, insanı yokuş aşağı indirir. Yollar vardır insana ıslık çaldırır. Yollar vardır, okkalı küfür savurursun… Yollarda gidip gelen insanların kimilerinin omzu çökmüş, kimi ise…

Cuma akşamı Eczacıların oluşturduğu Edak Kültür Kulübü'nün gecesine gittiğimde, sergiledikleri gösteriler muhteşemdi.“EDAK” ismini yıllar önce duymuştum. Otuz yıl önce kurulan bir eczacı kooperatifi. Bu zamana dek, sosyal sorumluluk bilinciyle adımlarını atmışlar. Yüreklerindeki insanlığa hizmet duygusuyla, bu günlere gelmişler. Kooperatifin temelinde demokrasi, dayanışma ve eşitlik var….

18 yıl. Zaman ne çabuk geçiyor. 24 Ocak günü, Uğur Mumcu adını taşıdığı sokakta, insanlar onu anmak için toplandı, öldürüldüğü yere çiçekler konuldu. Yapılan etkinliklerde Uğur Mumcu'yu andılar… Uğur Mumcu bir siyasi partinin lideri değildi. Halkın sevgisini saygısını kazanmış bir halk lideriydi. Ona sevgi gün…

Çocuktan aldım haberiyakın, diyorgüzel, diyordopdolu, diyoriştecik, şuracıktaiştecik yolu, diyor Çocuktan aldım haberiiyi, diyoraçık, diyorkurtuluş, diyoriştecik, şuracıktakoş birazcık koş, diyor Çocuktan aldım haberioh, diyortatlı, diyorsıcacık, diyoriştecik, şuracıktadiren azıcık, diyor Koştuk direndik yoruldukDüştük anılar ırmağına ey çocukBak işte kan içinde yumruğumuzBelki senin hakkındır mutluluk

Elli asker savaşta şöyle yaralar alır:Otuz altı asker bir gözünü kaybetti,Otuz beş asker bir kulağını kaybetti.Kırk asker bir bacağını, kırk iki asker de bir kolunu kaybetti. DÖRT YERİNDEN BİRDEN YARALANMIŞ ASKER SAYISI EN AZ KAÇTIR?

Yaşlı kral, krallığını kime bırakacağını karar vermek için iki oğluna bir görev verir,Oğullarına, atı tepedeki kiliseye en son ulaşanın kendisinden sonra kral olacağını söyler.Küçük oğul derhal bir ata atlar ve kiliseye doğru dörtnala yola koyulur.Kral sözünün eridir ve krallığını küçük oğluna bırakır. NEDEN?

Ankara'dan İstanbul'a gün boyu tranlar kalkıyor.Trenler hep aynı hatta,aynı hızla ve durmadan gidiyorlar.14.00 treni seferini seksen dakikada tamamladı,oysa 16.00 treninin seferi 1 saat yirmi dakika sürdü. NEDEN?

İki kabınız var, biri üç diğeri beş galon su alıyor.Tam dört galon suya ihtiyaç var. İKİ KABI KULLANARAK NASIL DÖRT GALON SU DENKLEŞTİRİRSİNİZ?

Beş farklı renkte beş ev var.Her evde farklı bir ülke vatandaşı yaşıyor.Beşinin de sevdiği bir içecek, uğraştığı bir spor, beslediği bir hayvan türü var.Besledikleri hayvanlar,uğraştıkları sporlar ve sevdikleri içecekler farklı. KİMİN BALIĞI VAR?

Yürür asfalt ovalarda abdal. Vitrinlerin düşen kepenklerinde Hep hüzün çeşmeleri: lambalar. Yüzer gibi önce bir tulum yavaşça Yanaşır kıyımıza eski diclelerden Ve fırlar ilk bedevi, dalar çadırımıza. Nerde bu leylâ, aslı nerde? Çıkartmalar, yağma ve leylâ! Vurur ferhat dağlarında abdal- Bir fener olacak ilerde bir…

Bir Süleyman gördüm hiçbir yanı kımıldamıyorOturmuş bir iskemleyePek de oturmuşluğu yok iskemle ayaksızO nasıl şey, bu adam soyut mu neBaksan bir ilgisi var elleriyleUzamış uzamış uzamış doğrusu elleriSevmeye domuzlanıyor gittikçeKonuştum konuşmuyorDürttüm dürtülmüyorKızdım, bir bıçak salladım karnınaAaaa!Yok yahu bana mısın demiyor Şaşırdım, yokladım kendimi iyiceBir çağ…