Unutulan Tayyareciler ve Yazdıkları Destan * Haydar Aksakal

26.11.2012 / 00:00
Ulusal tarihimiz destanlar, sırlar ve bilinmeyenlerle doludur. Öğrencilere, klasik tarih kitaplarındaki bilgiler anlatılır. Onlar, mazilerini çok iyi bilmeli, Atalarının geçmişinden gurur duymalıdır. Kazanılan zaferler onları mutlu ettiği gibi, yapılan hataları ve yenilgileri de öğrenmeli, öz eleştiriye açık olmalıdırlar. Tarih tekerrür etmemelidir. Bunun yolu, tarihi yerinde, derinlemesine incelemeden geçiyor. Arşivler dikkatlice araştırılmalıdır. Bizler, öz tarihimizi yabancılardan öğrendik. Onların yazdıkları kitaplar, tercüme edildi ve okutuldu.
Sahip olduğumuz kültürel kaynak, tarihsel değerler ve muhteşem tarihimiz hiçbir ülkeye nasip olmamıştır. Anadolu?nun gizemli ve zengin tarihine, binlerce yıldan beri yabancılar el koymaya çalışıyor. Onu soydular, çaldılar, yurt dışına kaçırdılar, tahrip ettiler, yıktılar ve yaktılar. İçerdeki soyguncularla işbirliği yaptılar.
Anadolu yine dimdik ayaktadır. Anadolu?nun kültür varlığı dünya için bir ışıktır.
Atatürk?ün; ?İstikbal Göklerdedir? sözünden yola çıkarak havacılarımıza ve maziye döndüm. Bu konuda derinlemesine araştırma yapan bilge ve güzel insanlarla dostluklar kurdum. Bilgi sayar ortamında yazılanları izledim?
İngilizler, 8 Kasım 1919?da İstanbul-Yeşilköy?deki hava alanı ve hangarlarının müttefikler tarafından kullanılacağını söyleyerek üç gün içinde boşaltılmasını istediler.
I. Dünya Savaşı sonunda, Osmanlı Devleti?nin elinde 100 tayyare vardı, bunun 60?ı Yeşilköy?deydi. İngilizler, 45 tayyareyi Maltepe?de yapılan bir hangara götürdü. Taşıma sırasında hepsini harap ettiler. Kalanlar, zaten kırık döküktü.
1920 yılında, milli mücadelenin Anadolu?da başlamak üzere olduğunu duyan pilotlar ve makinistler heyecan içindeydi. Mondros Antlaşması gereği; bunların bir kısmının Osmanlı Hava kuvvetleriyle ilgileri kesilmişti. Anadolu?daki ulusal güçlere, tayyareleriyle katılmak istiyorlardı. Pilotlar karalıydı, tayyareleri kaçıracaklardı…
?Yıl 1920, 7 Haziran gecesi saat 1.30. İstanbul-Maltepe Tren Garı?nda, Pilot Vecihi ve Pilot Rıdvan istasyonun loş kısmında beklemeye başladı.
Bir süre sonra Baş makinist Eşref ve diğer pilot arkadaşları İsmail Zeki, Kazım ve Bezmi göründü. Pilot Şakir, hastaydı ve eşi Müzeyyeni de getirmişti. Ekip tamam sayılırdı, diğer arkadaşlarını bekleyecek zamanları yoktu. Anadolu?da milli mücadeleyi başlatan Mustafa Kemal ve arkadaşlarına, İstanbul?dan tayyare kaçıracaklardı.
Sağlam üç tayyare vardı. Birinci Dünya Savaşına pilot olarak katılmış olan İsmail Zeki Fokker?i, Kazım Albatros?u, Vecihi de yanına alacağı eşi ve eşref ile birlikte keşif tayyaresini kullanacaktı. Bezmi, Şakir ve Rıdvan?ın kullanacağı tayyareler uçuşa elverişli değildi.
Onlar, Karayoluyla Anadolu?ya geçmeye karar verdiler.
Türk pilotlar gruplara bölünerek hangarlara dağıldı. Çok ihtiyatlı davranıyorlardı. Gecenin sessizliğinde, motorları çalıştırdılar. Geriye zorlu bir aşama kalmıştı. Bu meydandan tayyareleri uçurmak zordu; pist çok kısaydı.
On gün önce; çukurlar ve tümseklerle dolu pisti onarmak için kurnazca plan yapmışlardı: Makinist Şakir, tayyare futbol takımı kurmuş, idmanlara başlamış, ?Burada futbol oynamak çor zor? diye pistin çukur ve tümseklerini onarmışlardı. Plan eksiksiz uygulanıyordu. Başaracaklardı, başka çareleri yoktu.
Yakalandıklarında biliyorlardı ki, sonları hiç iyi olmayacaktı.
İlk havalanan 24 yaşındaki Pilot Kazım oldu. Gecenin karanlığında kaybolup gitti. Başarmıştı. Sırada 25 yaşındaki Pilot İsmail Zeki vardı. Pistin sonuna geldi; yükseldi; ama bu irtifa ona yetmedi. Tepeyi aşamadı. Çakıldı. Uçağı parçalandı. Arkadaşları tereddüt etti; yardıma gitmeli mi yoksa harekete devam mı etmeliydiler? O sırada… Bir mucize oldu. Paramparça olmuş tayyareden İsmail Zeki ayağa kalkıp onlara doğru yürümeye başladı. Rahatladılar. Sıra 24 yaşındaki Pilot Vecihi?deydi. Birinci Dünya Savaşı?nda 7. Tayyare Bölüğü?nün pilotlarından biriydi. Bir Rus uçağını düşürmüştü. İçlerinde en deneyimli oydu. Tayyarenin geniş kanatları fazla ağırlığa rağmen kolayca yerden havalandı. Tam dar ve küçük meydandan ayrılmışlardı ki motordan kesik homurtular geldi. Tayyaresini havada tutabilmek için var gücüyle mücadele verdi. Olmadı, başaramadı. Tümseğe çarptı. Tayyare ateş aldı. Pilot Vecihi ve Müzeyyen Hanım hafif, makinist Eşref ağır yaralı olarak kurtuldu. Yardımlarına Bezmi yetişti. İstasyondan aldığı arabaya EEşref?i koydu ve hızla kayboldu. O sırada İngiliz askerler istasyona doluştu. Pilot Vecihi, İngiliz askerlere görünmeden tren garına koşup trene atladı ve gecenin karanlığına karıştı.
İngilizlerin, ?Buradan ancak sinek havalanır? dediği pistten üç tayyare havalanmış, ancak biri Maltepe?den uzaklaşabilmişti.
İngilizler, Türklerin tayyare kaçıracaklarını hiç hesap etmemiş, Maltepe?deki hangarlara nöbetçi koyma gereği dahi duymamışlardı…
Görevli bir kaç kişi zaten Türk?tü, gece yapılacak operasyondan haberleri vardı?
İngilizler tüm aramalarına rağmen Türk pilotların izini bulamadı. Pilotlar hakkında bilgi getirenlere para ödülü verileceğini bile açıkladı.
Türk pilotlar her yerde aranırken onlar yeni bir kaçış planı yaptı. Bu arada tayyare kaçırmak isteyen bir başka grubun daha varlığını öğrendiler. Güç birliği yaptılar. Pilot Fazıl, Pilot Emin Nihat, Pilot Muhsin, Pilot Hayri, Pilot İhya ekibe katıldı.
Artık İngilizler tayyarelerin kaçırılmaması için sıkı önlemler almıştı. İstanbul?dan tayyare kaçırmak güçtü.
Bir nefer olarak ulusal güçlere katılmaya karar verdiler; Anadolu?daki hurda tayyareleri onararak savaşmak için sabırsızlanıyorlardı. 15 Haziran 1920 İngilizler, ?tehlikeli? Türk tutukluları genellikle Selimiye Kışlası?nda tutuyordu.
Pilotlar tebdili kıyafet giyerek, tutuklular ve onların başındaki Osmanlı askerleri gibi Harem?den küçük bir istimbota doluşup Marmara?ya açıldılar. Sağ salim Mudanya?ya geldiler. Bursa, Eskişehir üzerinden hava istasyonu bulunan Konya?ya ulaştılar.
Türk pilotların kaçtıklarını öğrenen İngilizler, 24 Haziran?da Maltepe?deki tüm uçakları yaktı. Osmanlı hava kuvvetlerini lağvetti. Türk pilotlar, İngilizleri çıldırtmıştı.
Çeşitli yerlerden kaçıp bin bir güçlükle Anadolu?ya gelen pilotlar, Konya?da buluştu. Burası Birinci Dünya Savaşı?nda transit merkeziydi. Askeri depolarda Filistin Cephesi?nden kaçırılan hurda 17 tayyare vardı. Tayyareler uçamayacak kadar kötüydü.
Yılmadılar; gece gündüz sürecek zorlu çalışmaya giriştiler. Yedek parça sıkıntısı tayyarelerin faal duruma getirilmelerini son derece güçleştiriyordu. Tayyareleri uçuracak benzin ise Rusya?dan, İtalya?dan kaçırılarak at, eşeksırtında getiriliyordu.
Pilotlar aralıksız büyük bir azimle çalışırken, Konya?da bir gerici ayaklanmayla karşı karşıya kaldılar. İngilizler ve Saray?la işbirliği içinde olan Zeynelabidin ve kardeşleri, Konya?daki Delibaş Mehmet ve 500 adamını ulusal güçlere karşı kışkırttı.
Ulusal savaşta ilk şehit pilot, Konya?daki bu gerici ayaklanma sırasında verildi.
Birinci Dünya Savaşı?nda bir kurşun yarası bile almayan Pilot Üsteğmen İbrahim Ethem, Konya istasyonunu savunurken 3 Ekim 1920?de gericiler tarafından şehit edildi. Pilotlar gericilere karşı tayyarelerini korurken ellerinde silahları bile yoktu.
Zorlu mücadele sadece ülkeyi işgal eden düşmana karşı değil, yerli işbirlikçileri gericilere karşı da veriliyordu. Tüm bunlara rağmen pilotlar, makinistler bazı tayyareleri çalışır hale getirdi. Ulusal güçlerin elinde çalışabilir halde sadece 8 tayyare vardı. Yunanistan ise 75 uçağa sahipti. İlk uçuş, ilk zafer 15 Ağustos 1920?de İstiklal Savaşı?nda kazanıldı.? (1)

Kaynakça: (1) http://www.bilginozkaynak.com/altin_kanatlar.html