Türkler, Kızılderililer ve Soykırım

SÖZDE Ermeni soykırımı tasarısının komisyonda kabulü birçok insanın aklına Kızılderilileri getirdi. Haksız da sayılmazlardı hani… Soyları kırılmış (!) Ermenilerin koskoca bir ülkeleri ve diasporaları varken, soyları kırılmamış (!) Kızılderililerin ne bir ülkesi vardı, ne de diasporası…
Kızılderililer, Türkleri ilgilendirir miydi? Akrabaysak, bal gibi ilgilendirirdi. Klişeleşmiş “Kızılderililer Türk mü?” sorusunu Ord. Prof. Dr. Reha Oğuz Türkkan “Türkler ve Kızılderililer” kitabında (Pegasus Yayıncılık) yanıtlıyor:
“Tabii ki, değil; onlar bizim amcaoğullarımız.”
Türkkan’a göre, uzaktan akrabalarımız M.Ö. 17-20 bin yıllarında buzlarla kaplı olan, bugünkü Bering Boğazı’ndan geçerek ilk Amerikan yerlilerini oluşturmuşlar; M.Ö. 1200’lü yıllarda ise, daha yakın akrabalarımızdan Etrüsklerin bir kolu, gemilerle Cebelitarık boğazını geçerek bugünkü Meksika’ya ulaşmış, Aztek ve İnka uygarlıklarının öncüsü “Olmek Uygarlığı”nı kurmuş. Kanıtlardan bazıları; 300’den fazla ortak sözcük (dilbilim kurallarına göre Türkçe’de aynı anlama gelen “Havasu”, Akkapına”, “Çapultepek”, “Tepehuan” gibi bileşik sözcüklerin her birinin rastlantı olma olasılığı milyonda bir); 12 hayvanlı Türk takvimin neredeyse aynısı Aztek takvimi; benzer piramitler, heykeller, kilim desenleri, töreler, efsaneler (İnkaların Kapaktakon efsanesi – Ergenekon efsanesi).
¡
Prof. Ward Churchill 1500 yılında 12 milyon olan Kuzey Amerika Kızılderililerinin sayısının 1900’de 237 bine düştüğünü, bunun “tarihin en uzun süreli soykırımı” olduğunu bildiriyor. Prof. David E. Stannard ise “Amerika’nın Soykırım Tarihi” kitabında (Gelenek Yayınları) Amerika’nın Kızılderilileri bütünüyle ortadan kaldırmak amacıyla; önceden tasarlanmış, çiçek mikrobu bulaşmış battaniye hediye etmek gibi insanlık dışı yöntemler kullandığını anlatıyor; onlarca milyon insanın ölümünü “tarihin en kötü soykırımı” olarak niteliyor. Ezilen tüm insanların bu düzene karşı birlikte savaşmalarının, haklarına ve doğal zenginliklerine sahip çıkmalarının, özgür ve onurlu yaşamak için bir zorunluluk olduğunu ekliyor sözlerine.
En güzelini ise Kızılderililer söylüyor: “Eğer beyazlar kazanırsa bu bir savaştır; eğer Kızılderililer kazanırsa bu bir katliamdır.”