Türk Üniversiteleri İlk 500 Sıralamasına Girebildi Mi? İbrahim Ortaş

Neden Türkiye Üniversiteleri Dünyadaki İlk 500 Arasına Giremiyor -6
Prof. Dr. İbrahim ORTAŞ, Çukurova Üniversitesi, iortas@cu.edu.tr

"Neden ilk 500 sıralamasında Türk Üniversitesi yok" konusu epeyce basında tartışılmıştı, ancak üniversitelerimiz bu konuda kişisel görüşlerin ötesinde resmi olarak sesiz kaldılar. Doğal olarak imkanların yetersizliği sıkça gündeme geldi. Ancak 14 Ağustos 2007 tarihinde bir çok gazete "En iyi 500 üniversite listesinde beş Türk Üniversitesi" başlığı ile ABD'nin ünlü haber dergisi Newsweek'in dünyanın en kaliteli 500 üniversitesi ile "World's Top Universites" adlı çalışmayı sundu. Listede Türkiye'den İstanbul, Sabancı, İTÜ, Bilkent ve Çukurova üniversiteleri var. Ayrıca 'Dünya üniversiteleri' başlığıyla yayımlanan makalede "eğitim kalitesi ve prestijleri ele alınmıştır" denilmektedir. Dünya sıralamasında 500 içinde beş Türk üniversitesi bulunması anlamlı, kendilerini kutluyorum, ancak neye göre ve hangi kriterlere göre bu sıralamayı yaptığının belirtilmemesi beraberinde kuşkuları da getirmiştir.
Amerikan Newsweek dergisinin gündeme getirdiği yükseköğretimdeki global yarış başlıklı yazıda "sıralamanın ABD'den THES (Times Higher Education Supplement) ve Çin'den Shanghai Jiao Tony University'nin yaptığı sıralamalara uzmanlardan alınan görüşlerin eklenmesiyle dünyanın en prestijli ve kaliteli 500 üniversitesi belirlendi" denilmektedir.
Webometrics Yöntemle Dünya Üniversitelerinin Internet Üzerindeki Performansları Yönünden de Pek İyi Sayılmayız 20 Kasım 2007 tarihli basına yansıdığı üzere merkezi İspanya'nın Milli Araştırma Konseyi'nin (CSIC) üniversiteler üzerinde yaptığı "Webometrics
Dünya Üniversiteler Sıralaması" sonuçlarına göre ise Bilkent ve ODTÜ ise kıl payı ile sıralamanın sonalarında ilk 500' de yer alabilmişlerdir http://en.wikipedia.org/wiki/Webometrics_Ranking_of_World_Universities).
Çeşitli ülkelerde faaliyet gösteren 13 bin üniversite üzerinde yapılan üniversitelerin Internet performansı araştırmasına göre hazırlanan çalışmanın Temmuz 2007 dönemi sonuçları, Türk üniversiteleri sıralamada Bilkent Üniversitesi 475. ODTÜ 482. ve Boğaziçi ise 525. sırada yer
almaktadır. Diğer üniversitelerimizde 789 puan ile İTÜ; Ankara Üniversitesi, 852; Hacettepe Üniversitesi, 915; Ege Üniversitesi, 1002; Anadolu Üniversitesi, 1068; Gazi Üniversitesi, 1145; Dokuz Eylül Üniversitesi, 1277 ve Çukurova Üniversitesi 1521 sırası şeklindedir.

Objektif Kriterlere Göre Sıralama Yapılması Gerekir

Çin'in Shanghai Jiao Tony University'nin yaptığı çalışma konusu akademisyenler tarafından da kritik edilmişti ancak kendine göre kriterleri bulunuyordu. Bu konuda bir dizi (5 sayı peş peşe, çözüm önerileri dahil iki yazı daha ileride bilginize sunulacaktır) yazı yazdım. Ancak THES (Times Higher Education Supplement) listesinde ise pek kriter görülmüyor.
Ülkemizdeki bir çok üniversite anında olaya tepki vererek sübjektif bir değerlendirme yapıldığını belirttiler (Sabah Gazetesi 15 Ağustos 2007).
Konuyu değişik boyutlarda elektronik ortamda araştırdım ve yurtdışında bazı bilim adamlarına sordum. Bazı öğretim üyeleri konu üzerinde yaptıkları araştırma ve edindikleri izlenimleri ile dikkate alınacak bir olay olmadığı, ekonomik kaygılar ile yapılmış sübjektif bir değerlendirme olduğu yönündeydi. İlgili Internet sitesi http://www.topuniversities.com/book/)
özel bir site öğrenci değişim programı ve işbirlikleri konusunda reklam ve bilgi sunan bir site izlenimini veriyor. Sitedeki bilgileri yetersiz ve ikna edici değil. Bir çok öğretim üyesinden aldığım izlenim, acaba ABD kaynaklı bu haberlerin altında öncekilere benzer "bir bit yeniği var mı?" diye sormaktadırlar.

Kendimiz Kendimizi Değerlendirmeliyiz
Yine de ülkemiz üniversiteleri adına sevindirici. Başta öğretim üyelerimizin bireysel başarıları dahil olmak üzere emeği geçen herkesi kutluyorum. Ancak ABD'de öğrenci değişim ticareti yapan bir sitenin ötesinde, kendi gerçeklerimiz ile yüzleşerek gerçekten bilim yapan bir
üniversite olarak yerimizi kendimizin belirlemesi gerekir diye düşünüyorum.
Eğer geçmişle kıyaslandığında üniversitelerimiz ilerlemiş ise, o zaman ekilen biçilmiş demektir. Başkasının beni nasıl gördüğü önemli, ancak benim gerçekten kendimi nasıl gördüğüm daha öneli. Kendim herkesten önce aynanın karşısına geçip kendim ile yüzleşmem gerekiyor. Ben kendimi biliyorsam ve güveniyorsam, kuru kuru övünmenler ve yermeler pek beni etkilemez.

Başarı Kurumsal Destekten Çok Bireysel Başarının Sonucudur.

İlke olarak güzel, sevindirici ve gurur verici. Ciddiyeti ne olursa olsun, sonuçta üniversitemizle birlikte 5 üniversitenin dünyanın en iyi 500 üniversitesi arasında adının geçmesi sevindirici. Önümüzdeki yıllarda listede ODTÜ, Boğaziçi, Hacettepe, Ankara, Ege Üniversiteleri, Dokuz Eylül, Uludağ ve Gazi gibi köklü üniversitelerin adının da geçeceğini sanıyorum. Daha önce Çin'in Shanghai Jiao Tony University tarafından yapılan çalışmada
listeye bir dönem yalnızca İstanbul ve Hacettepe üniversitelerinin girdiği belirtilmişti. Şimdi Hacettepe Üniversitesi yok. Sanırım kuşkularda buradan başlıyor. Listeden adı sanı duyulmamış üçüncü dünya ülkelerinin üniversitelerin olması kaygıyı iyice artırmaktadır. Maalesef son yıllarda yeterli akademik kadroların ve bütçenin sağlanamaması nedeniyle üniversitelerin zor günler geçirdiğini biliyoruz. Diğer taraftan YÖK'ün başta akademik atamalarda aradığı kriterlerin belirginleşmesi,TÜBİTAK'ın makalelere teşvik vermesi ülkemiz üniversitelerinde uluslar arası makale sayısında belirgin bir artış sağladığı da izlenmektedir.Ayrıca kurumsal destekten çok üniversitelerde çok sayıda bilim adamının yoksulluk sınırında maaş almalarına rağmen bilim yapma konusundaki çabalarının yansımaları sonucu ülkemiz üniversiteleri kendilerini uluslararası alanda kabul ettirmeye çalışmaktadırlar. Açıkçası üniversitelerin kurumsal çaba ve katkılarından çok kademisyenlerin bireysel çabalarının ülkemizde daha çok taktir edilmesi gerektiğini düşünüyorum.

Ne Yaptık da Bu Başarıyı Elde Ettik

-Kendi kendimize sormamız gereken sorular şunlardır:
-Öğretim üyemize, öğrencimize ne kadar üniversite ve çalışma ortamı hazırladık?
-Alt yapıya ne kadar önem verdik?
-Kaç öğretim üyemizi teşvik ettik?
-Kaç projeye destek sağladık?
-Kaç konferansı destekledik?
-Kaç öğretim üyesini yurtdışına gönderdik?
-Bilimsel çalışma yapan öğretim üyelerine ne oranda destek olduk?
-Başarılı öğretim üyesine ne tür destekler çıktık?
-Üniversitenin ödül sistemi ne orada objektif değerlendiriliyor?
-Başarılı kaç öğretim üyemizi daha çok üretmek için isteklendirdik?
-Üniversitelerimizin basın yayın organlarında sürekli adının geçmesini
sağlayan kaç kişiye teşekkür ettik?
Bir başka açıdan sorularımızı soracak olursak, üniversitelerimizin misyonu
ve vizyonuna uygun ne tür tedbirler aldık da üniversitelerimizde
-Uluslararası dergilerde yayınlanan makale sayısında artış oldu,
-Yayınlanan makalelere yapılan atıfların sayısı arttı,
-Her yıl basılan ulusal ve uluslararası nitelikte kitap sayısı arttı,
-Daha fazla uluslararası konferans düzenlendi,
-Daha fazla öğretim üyesi yurtdışında ülkemiz temsil etti,
-Daha fazla ulusal ve uluslararası ölçekte proje üretildi,
-Daha fazla öğretim üyemiz toplumu aydınlatmak için değişik ortamlarda
fikir üretti,
-Daha fazla patent ve buluş yapıldı,
-Daha fazla öğrencimiz gelişmiş üniversite tarafından burslu olarak
doktoraya kabul edildi,
-Daha fazla üniversite ile ikili işbirliği sağlandı,
-Daha fazla öğretim üyeniz başka üniversite tarafından konuk öğretim üyesi
olarak davet edildi,
Bütün bu ölçütlerde Üniversitelerimiz bir iyileşme sağladı mı? Veya bu
iyileşmeyi sağlayacak ciddi bir girişimde bulunuldu mu da üniversitelerimiz
ilk 500 üniversite arasına girdi?

Türkiye'nin Bilime Katkısı Nicel Ağırlığı İle Ters Orantılı
Türkiye Dünyanın en büyük 21 ekonomi ve 17 büyük nüfusa sahip belirli
konularda ağırlığı olan bir ülkedir.
Geçmişinde önemli bir imparatorluk bulunan, yönetsel ve dünyadaki büyük
ordulara sahip olması ve askeri tecrübesi bulunan, dünyanın önemli bir
coğrafyasında bulunuyor. Ancak eğitim kalitesi, ürettiği değerler yönünden
az gelişmiş ülkeler kategorisinde yer almaktadır. Bilimsel makale üretme
sayısı bakımından ilk 20 sırada yer almamıza rağmen (son üç yılda da
geriliyoruz) dünya bilim makalelerine katkımız %1'in altında ve ülkemiz
adresli makalelere yapılan atıf sayısı ise daha da düşük düzeydedir.

Türkiye Üniversiteleri Yerini Korumak Zorundadır
Newsweek dergisinin haber yaptığı THES sıralamasındaki değerlendirme her ne
kadar sübjektif olarak yapılmış olsa da iyi niyetle kendimize bir bakış
açısı kazandırmak ve gelecekte gerçekten dünyada belirli bir sıralamada
olmamız açısından bize bir sorumluluk yüklemiştir. Bugün ilk 500
sırlamasına girip de yarın oradan çıkarılmak zor ve kötü bir imaj yaratır.
Bundan sonra Anadolu tabiri ile "attan inmek" daha da zor olacaktır. Onun
için bu sıralamanın bizlere yüklediği sorumluluğu ciddiye alarak kendimizi
daha iyi yerlere ve ileriye taşımak için daha çok nitelikli ölçütleri olan,
bilime ve liyakate dayalı ciddi bir çalışmaya girmemiz gerekir. Bunu
yapmaya mecburuz. Unutmayalım, bilim taktir görmediği yeri terk eder. İyi
bilim adamı da bilim yapacağı asgari koşulları arar.

İlerlemek İçin Üniversitenin Nitel Bazı Tedbirleri Alması Gerekir.

-Öğretim üyesi alımında ciddi uluslararası ölçütleriniz var mı?
-Öğrenci almada söz sahibi misiniz?
-Daha fazla yüksek lisans ve doktora için alt yapı ve kaynak
ayırabiliyormusunuz?
-Üniversite kaynaklarından yararlanma konusunda (proje desteği, Ar-Gör
alımı, Öğretim Görevlisi ve elemanı alımında, lojman desteği) hakkaniyet ve
ölçütlere riayet sağlanıyor mu?
-Başarılı bilim adamlarına maddi ve manevi destek sağlanıyor mu?
-Üniversite organlarının şekillenmesinde liyakate önem veriliyor mu?
-Teknoloji ve patent üretiminde neredeyiz?
-Sosyal sorunların çözümünde alternatif modeller geliştirebildik mi?
-Sağlıkta, tarımda yeni buluşlara imza atabildik mi?
-Üniversitelerde toplumsal modeller (örneğin demokratik bir yapı)
oluşturabildik mi?
-Aydınlanma sürecine, insanların kafalarının genişlemesine, sorma
becerisine bir katkımız oldu mu?
-Kısacası özerk bir üniversite ortamına kavuşabildik mi?

Türkiye'nin Yeri İlk 100 Üniversite Arası Olmalı
Dünyadaki en iyi üniversitelerinin ilk 500 üniversite sıralamasında zar zor
giriyor olması açıkçası üzücü. En azından ilk 100 sıralamasında bir veya
iki üniversitesinin bulunması beklenir. Türkiye'deki bir üniversitenin ilk
100 sıralamasında olması da doğal karşılanır. Ancak bugünkü üniversite
profili, koşular ve alt yapı imkanları buna elvermiyor. Üniversite öğretim
üyesi (özellikle Ar-Gör ve Yarımcı Doçentler) ve çalışanı bugün açlık
sınırında maaşla yaşamak zorunda bulunmaktadır. Batılı meslektaşlarınıza
durumu anlattığınızda böyle bir ortamda bilimin yapılması da bir şekilde
mucize gibi geliyor kendilerine.

Türkiye'nin Potansiyeli Var, Bilim Yapma Ortamının İyileşmesi Zorunlu
Ancak bu sübjektif durum ile avunmadan, ülke olarak bu konuyu siyaset üstü
bir anlayışla ele alıp kendimize yakışır yere gelmek için ne yapacağımızı
ve ne tür tedbirler almamız gerektiğini belirlememiz gerekir. Artık günü
kurtarmayı bırakıp uzun erimli çağdaş Türkiye için bilim yapma ortamı ve
koşullarını sağlamaya çalışalım.
Benim izlenimlerime göre ülkemizde sıralamasını söylemek kolay olmamakla
birlikte ilkler arasında uluslararası nitelikte bilim ve eğitim yapacak
kapasitede üniversite bulunmaktadır.
Ülkemizde daha önce de belirttiğim gibi halen uluslararası nitelikte bilim
insanı bulunmaktadır, çok sayıda bilim insanı da Türkiye'deki yetersiz
ortamdan dolayı beyin göçü ile yurtdışına çıkmıştır. Konunun yeniden ele
alınması ve ülkemize yakışır bir durum ile dünyadaki yerimizi almamız
sağlanmalıdır. Bunu yapacağımıza inanıyorum ve bilim insanımıza
güveniyorum, yeter ki destek görsün ve isteklendirilsin.
Ancak sübjektif de olsa sıralamaya giren üniversitelerimizi kutluyorum,
başarının diğer gelişmiş üniversitelerimizi de kapsamasını diliyorum.
Başkasının kriterleri değil, kendi kriterimizi oluşturarak, kendimize
güvenerek daha başarılı bilimsel çalışmalara diyelim.
Bilgisiyle, eleştirisiyle, aydınlanmasıyla, sanatsal duyarlılıklarıyla,
patentleriyle kendi ölçütlerini kendisi geliştirebilen ve insanlık
tarihinde yerini alabilen Türk ve dünya üniversiteleri dileğiyle.

Not: Bu yazının önemli bir kısmı 7 Aralık 2007 tarihli CBT dergisinin 1081 sayısında "Üniversitelerimiz İlk 500'e Girebildi mi? Adı ile yayınlanmıştır.
Not: Sayın Hocam, bazılarınızın e-posta adresi bir şekilde makinemdeki adres listesine takılmıştır. e-posta almak istemeyenler lütfen belirtin isminizi listeden çıkarırım. Şimdiden ilginize teşekkür ederim.Saygılarımla