Tarihi Soluma * Bedriye Aksakal

AKSAKAL'CA
20.11.2012 / 00:00
Bu aralar tarih soluyan yapıtları geziyorum. Tarihi dokuları gezerken tarihin derinliklerine yol alıyorum. Manisa?daki camileri, hamamları, çeşmeleri bir değil birkaç kez gezmeme rağmen, onların gizemi arada bir beni çekerek, tekrar o mekanlara giderim.
Geçenlerde Nehir Aydın Paşamız Manisa Müzesi?ni gezerken biz de oradaydık. Her zaman engin bilgisine güvendiğim arkeolog Umut oğlumuz konuklarına önce ön bahçeden başlayarak, Muradiye Camisi?nin mimari yapısını anlattı.
Manisa?nın en güzel ve en muhteşem camisi olan Muradiye Camii III. Murat zamanında inşa edilmiştir. 1589 tarihinde proje Mimar Sinan?a ait olduğudur.
Camii klasik Osmanlı mimarisinin en zarif örneklerinden biridir. Mihrap İznik çinileriyle kaplıdır.
Medrese ile camii arasındaki avluda yer alan kütüphane 1812 yılında Karaosmanoğulları?ndan Hüseyin Ağa tarafından yaptırılmıştır. Bu gün çocuk kütüphanesi olarak kullanılmaktadır.
Bahçede ise antik çağdan kalan lahit ve diğer yapıtlar yer almaktadır. Umut yapıtları anlatırken, ustaları gözümün önünde canlandı. O ustalar lahitleri ve diğer objeleri yaparken, yüreklerindeki duyguları işlemişlerdir kanımca.
Muradiye Camisinin külliyesi içersinde yer alan medrese, 1937?den bu zamana dek müze olarak kullanılmakta.
1958 yılından beri Lidya Krallığı?nın Sardes ören yerinde çıkarılan yapıtlar burada sergilenmektedir.
Salonda Kybele, Athena, Aphrodite, genç kız, genç atlet heykelleri, Roma ve Bizans dönemlerine ait altın mücevherler yer almakta.
Müze iki bölümden oluşmaktadır. Birincisi arkeolojik (kapalı durumda) diğeri ise etnografya. Bu bölümde, Osmanlı döneminin, yöre halkının gelenek ve görenek yaşamlarını sergileyen eşyalar, Ulu Cami?nin minberi, XVI. Yüzyıl çinileri, XVII-XVIII. Yüzyıla ait yazmalar, kesici aletler var.
Umut, tüm eserleri öyküsüyle anlatırken, gizemli öyküleri de bizler öğrenmiş olduk.
Nehir Paşa?mızın tarihe olan merakını yakinen izleme olanağım oldu. Hele, Manisa?yı tanımak için gittikleri yerleri duyunca, paşamızla gururlandım. Bir de düşünmeden edemedim. Acaba Manisalıların kaçı Manisa?yı il bazında inceledi ve biliyor? dedim.
İnsan önce kendini, sonra ailesini, sokağını, mahallesini, ayak bastığı, yaşadığı köyünü, ilçesini ve kentini tanıması gerekir.
Tarihi olmayan ülkeler her zaman tarih sahnesinden silinmiştir. Onun için tarihimizi sahip çıkalım. Gelecek nesillere bu değerli hazinelerimiz miras olarak bırakalım.