?İnsanların tutsak edildiği bu ülkede yaşıyorum
pislik, susuzluk, sessizlik ve açlık içinde?
ARAGON, Le Musée Grévin?den
I.
Gözlerinde bir gemi
Efendisiydi rüzgarın
Gözlerin o ülkeydi
Bir anda kavuşulan
Gözlerin bizi bekliyordu sabırla
Ormanda ağaçların altında
Yağmurda fırtınada
Dorukların karında
Çocukların gözleri arasında oyunları arasında
Gözlerin bizi bekliyordu sabırla
Gözlerin bir vadiydi
Tek bir filizden daha yumuşak
Güneşleri ağırlığını verirdi
İnsanın nekes hasadına
Bizi beklerdi görmek için gözlerin
Hep
Çünkü aşkı getiriyorduk
Aşkın gençliğini
Aşkın sağduyusunu
Aşkın bilgeliğini
Ve ölümsüzlüğü.
II.
En büyük savaşlardan
Daha dolu gözlerimizin günü
Zamanı yenen gözlerimizin
Kentleri uzak mahalleleri ve köyleri
Serin vadilerde yanıyor
Akışkan ve güçlü güneş
Ve otun üstünde kubarıyor
İlkyazın pembe teni
Kanatlarını kapattı akşam
Umutsuz Paris üstünde
Lambamız besliyor geceyi
Bir tutsak gibi özgürlük
III.
Usul usul ve çıplak akan kaynak
Her yanda açılmış gece
Güçsüz ve çılgın bir kavgada
Birleştiğimiz gece
Ve bizi aşağılayan
yatağın oyulduğu
yalnızlıktan yoksun
bir çöküşün geleceği
IV.
Bir bitkidir bu
Toprağın kapısını çalan
Bir çocuktur bu
Annesinin kapısını çalan
Yağmur ve güneştir bu
Çocukla birlikte doğan
Bitkiyle birlikte büyüyen
Çocukla çiçek açan
Bir çocuğa verebilecekleri
Ezayı hesapladılar
Kusmadan kusturan utanç
Ölmeden öldüren gözyaşı
Kara göğün dehşete düşmüş saf göğün
Altında bir ayak sesi
Bitkiyi sökmeye geldiler
Çocuğa acı vermeye geldiler
Sefalet ve hüzünle
V.
Kalbin köşesi diyorlardı kibarca
Aşkın nefretin ve utkunun köşesi
Yanıtlıyor muyduk, gözlerimiz yansıtıyordu
Bize sığınak olan gerçeği
Hiçbir zaman başlamadık
Hep çok sevildik
Ve sevildiğimiz için
Başkalarını da kurtarmak istiyoruz
Buz tutmuş yalnızlıklarından
Diyorum ki istiyorum istiyoruz
Diyorum ki istiyorsun istiyoruz
Işığın sürdürmesini
Erdemin parıltılı çiftlerini
Yürekliliğin zırhlı çiftlerini
Gözleri kendi gözlerine karşı koyuyor çünkü
Çünkü başkalarının yaşamına katılmak istiyorlar.
VI.
Öyle büyük öyle saçma
Bütünüyle saçma sapan
Bir yıkımı göstermek için
Trompet mi çalmalıyız size
Yalnızca ölümü bahane ediyorduk
Yalnızca yeryüzü sınırlıyor bizi
Ama şimdi tüm canlıları
Çeviren bir utanç içindeyiz
Sınırsız kötülüğün utancı
Anlamsız cellatlarımızın utancı
Hep aynı hep
Aynı aşıkların kendileri
İdamlıkların utancı
Sözcüklerin utancı yanık toprak
Ama utanç duymuyoruz çektiğimiz acılardan
Ama utanç duymuyoruz utancımızdan
Savaş kaçaklarının arkasında
Bir kuş bile yaşamıyor artık
Hıçkırıklardan yoksun hava
Masumluğumuzdan yoksun
Nefret ve intikamla çınlayarak
VII.
Tamamen derin bir alın adına
Baktığım gözler adına
Ve öptüğüm dudaklar adına
Şimdi ve her zaman için
Gömülmüş umut adına
Karanlığın içindeki gözyaşları adına
Güldüren sızılar adına
Korkutan gülüşler adına
Sokaktaki gülüşler adına
Ellerimizi bağlayan tatlılık adına
Güzel ve iyi bir toprağın üstündeki
Çiçekleri kaplayan meyveler adına
Hapisteki adamlar adına
Sürgün kadınlar adına
Karanlığa hayır dedikleri için
Şehit olmuş, katledilmiş
Tüm yoldaşlarımız adına
Öfkemizi bileyelim
Her tarafta kovalanan izlenen
Ama bir gün galip gelecek olan
Masumların onurunu korumak için
Yumrukları kaldıralım havaya.
(Çev.:Tozan Alkan)