Sakıncalı Piyade * Bedriye Aksakal

AKSAKAL'CA
24.01.2013 / 00:00
Türkiye?de araştırma gazeteciliğin öncüsü olan Uğur Mumcu?nun bu gün ölüm yıl dönümü. 24 Ocak 1993 yılında, evinin önünde bombalı saldırıda yaşamını yitirdi.
O, mesleğinde ?Bilgi sahibi olmadan fikir sahibi olunmaz? felsefesini benimseyerek, her türlü yolsuzlukların üzerine gitti.
Kaleminden her zaman şu tümceler döküldü:
BEN ATATÜRKÇÜYÜM.
BEN CUMHURİYETÇİYİM.
BEN LAİKİM.
BEN ANTİ- EMPERYALİSTİM.
BEN BAĞIMSIZ TÜRKİYE?DEN YANAYIM.
BEN ÖZGÜRLÜKÇÜYÜM.
BEN İNSAN HAKLARI SAVUNUCUSUYUM?
Yazdı durmaksızın yazdı. Yazdıklarını ve kendisini sakıncalı buldular. Askerliğini ?Sakıncalı Piyade? olarak yaptı.
24 Ocak 1993?te saldırı sonucu yaşamını yitiren Uğur Mumcu ardında şu kitaplarını bıraktı:
Sakıncalı Piyade, Suçlular ve Güçler, Tüfek İcat oldu, Silah kaçakçılığı ve terör, Devrimci ve Demokrat, Terörsüz Özgürlük, Ağca Dosyası, Papa- Mafya- Ağca, Söz Meclisten İçeri, 12 Eylül Adaleti, Bir uzun Yürüyüş, Tarikat- Siyaset- Ticaret, İnkılap Mektupları, Kürt- İslam Ayaklanması, Büyüklerimiz, Çıkmaz Sokak, Liberal Çiftlik, Bir Pulsuz Dilekçe, rabıta, Sosyalizm ve Bağımsızlık, 40?ların cadı kazanı, Kazım Karabekir Anlatıyor. Gazi Paşa?ya Suikast, Kürt Dosyası. Uğur Mumcu?nun ayrıca ?sakıncasız? adlı bir tiyatro oyunu da bulunuyor.
*
22 Ağustos 1942 yılında, Mumcu Kırşehir?de doğdu. Öğrenimini Ankara Ulus semtindeki Devrim İlkokulunda başladı.
1954 yılında Ulubatlı Hasan İlkokulu?ndan ?pekiyi? derece ile bitirdi. 1961 yılında Ankara Hukuk Fakültesi?ne girdi. 1965 yılında mezun oldu. Bir süre avukatlık yaptı. Bir yıl dil eğitimi almak için İngiltere?ye gitti.
1969-1972 yılında Hukuk fakültesinde idare hukuku asistanı olarak çalıştı.
İlk yazıları Yön dergisinde yayımlandı.
1975 yılında Cumhuriyet Gazetesi?nde köşe yazısı yazmağa başladı.
Gazetecilik alanında sayılamayacak dek ödül sahibi olan Mumcu, yaşamı boyunca Atatürk Cumhuriyeti önündeki her engeli yıkmak için çalıştı.
Halkına da şöyle seslendi:
?Dağ gibi karayağız birer delikanlıydık. Babamız, sırtında yük taşıyarak getirirdi aşımızı, ekmeğimizi.
Arabalar şırıl şırıl ışıklarıyla caddelerden geçerken bizler bir mumun ışığında bitirdik kitaplarımızı. Kendimiz gibi yaşayan binlerce yoksulun yüreğini yüreğimizde yaşayarak katıldık o büyük kavgaya. Ecelsiz öldürüldük, Dövüldük, vurulduk, asıldık.
Vurulduk,ey halkım, unutma bizi.?