Rol Yapmanı İstemiyorum!..

Aktör sırası gelince sahneye çıkar. Tam repliğini söylemek için hazırlanırken ön sıralardan bir izleyici bağırır: ?Hey dostum!.. Seni seyretmek istiyorum ama rol yapmanı istemiyorum. Oyunculuğunu beğeniyorum ama oynamanı istemiyorum!..?
Bunun üzerine aktör perdenin arkasına geçer ve sahnede söyleyeceği repliği herkesin şaşkın bakışları arasında orada söyler. Ve cümlesi bitince seyirciye sorar: ?Nasıl, tatmin oldum mu?..?
Olayları kısaca hatırlayalım?
Davos zirvesine katılan Ekonomi Bakanı Babacan ve ticaretten sorumlu Bakan Çağlayan başta olmak üzere, hükümet üyeleri seçimlerden önce ?kredi notunun artırılması? yönünde aşırı bir beklenti içine girmişlerdi. Gerek yaptıkları ikili görüşmelerde, gerekse televizyonlara verdikleri mülakatlarda beklentilerini hissettirmişler, hissettirmekle kalmamış açıkça söylemişlerdi. Sayın Çağlayan?ın son beyanatında, ?Fitch yine Fitch?liğini yaptı? vurgusu bile o dönemdeki beklentilerinin karşılıksız kalmasına duyulan tepkinin dışa vurumuydu?
Geçen sene Aralık ayını hatırlayınız? Merkez Bankası (MB) mevduat munzam karşılıkları artırmış, kredi maliyetlerini artırmaya ve talebi kısmaya yönelik bir dizi önlem almıştı. Arkasından döviz kurlarında ani ve kısa süreli bir yukarı yönlü kıpırdanma başlamıştı. Seçim süreci, günlük hay huy arasında unutulup gitmişti?
Gelelim günümüze?
Hükümet ve MB uzunca bir zaman dilimi boyunca (ki 4-5 yıllık bir periyottur) gerçekçi döviz kurları yerine enflasyonu önemsediğini, döviz kurlarını sadece enflasyonu kontrol altında tutmak amacıyla bir araç olarak kullandığını çok defalar kanıtlamış oldu? Hükümet için önemli olan cari açık ve döviz kurları değildi?
Küresel krizin ardından, uluslararası piyasalarda bir nakit bolluğu vardı ve reel faizin nispeten yüksek olması nedeniyle para girişi artarak devam ediyordu? Ekonomi büyüyor, büyüyen GSYİH ile birlikte cari açık dengeleniyordu (cari açığın rakamsal büyüklüğü yerine GSYİH?ya oranına bakılır)? Kısacası büyüme devam ettikçe ?No Problem!..?
Cari açık aslında 2000 yılından beri devam eden yapısal bir sorun? Şunu da vurgulamak lazım; cari açığın büyümesi ile birlikte döviz fiyatının artması neden sonuç ilişkisi içerisinde doğru gözükmekle birlikte aslında çok da geçerli değildir. Cari açık aslında uygulanan gerçekçi olmayan ve baskı altında tutulan döviz kurlarının yarattığı bir sonuçtur. Düşünün; cari açık neden kaynaklanıyor?.. İthalatımızın ihracatımızdan fazla olmasından değil mi. Peki ithalatı artıran unsur nedir?.. Dövizin ucuz olması değil mi?.. Hem ucuz, hem bol hem de ekonomi büyüyor. Cari açık nasıl büyümesin?.. Hükümet ve MB tüm dikkatini sadece enflasyon üzerinde yoğunlaştırmışken, büyümeyi önemsemişken cari açığın alabildiğine artması gayet doğaldır!..
Niyet neydi akıbet ne oldu?..
Aslında hükümet ve MB, Para Piyasası Kurulu?nun ardından yaptıkları açıklamalarla iyi niyetli davrandılar. Özel sektörü döviz borcu nedeniyle uyarmak istediler. İstediler ki piyasa hızlı olmayan biçimde açık pozisyonlarını kapatsın ve döviz hızlı olmayan biçimde, gayet yavaşça biraz yükselsin. Neyi hesap edemediler?.. AB ve ABD?de yaşanan son gelişmelerin ışığında piyasaların son derece hassas ve kırılgan olduğunu, olumsuz açıklamalara piyasaların aşırı tepki vereceğini hesaba katmadılar. AB Yunanistan krizi ile boğuşuyor, ABD Başkanı borçlanma limiti konusunda kongreden bir türlü onay alamıyor ve temerrüde doğru gidiyor. Dış piyasaların göstergeleri iyi değilken içeride ?tüm iyi niyete rağmen- yapılan açıklamalar telaş yaratıyor. Hep söylenir; eğer MB önlem alacaksa tek seferde ve herkesi ikna edecek biçimde almalıdır. Bölül pörçük açıklanan önlemler piyasalara güven vermez. MB piyasanın en büyük otoritesidir. Güven kurumudur?