Özel Okullar ve Eğitimdeki Yeri

Ülkemizin en eski okulu son yıllarda 100’e yakın öğrenci ile var olma savaşı veren Fener Rum Erkek Lisesidir.1454 yılında eğitime açılmış. Cumhuriyetin ilk yılları ile birlikte okullaşma oranlarında hızla ilerleme kaydedildi. Önce Köy Enstitüleri açılarak öğretmen yetiştirildi, ardından bu öğretmenlerin gittiklere yerlere hızla okullar açılmaya başlandı. Her yerleşim merkezinde Atatürk ve Cumhuriyet adı ile okullar açıldı. Sonra diğerleri takip etti.
Eğitim sistemimizi bir bütün olarak değerlendirirsek; eğitimimizdeki programlar ve sınav sistemleri, öğretmenler, genel başarı durumu gibi durumlar resmi okullar kadar özel okulları da etkiliyor. Ancak özel okulların uyguladıkları bazı farklı ilave programlar, sınıf geçme sistemleri, sosyal, kültürel, sportif alanlardaki etkinlikler, başarılı yabancı dil öğretimi sağlıklı eğitimin yapıldığı ve yeterli eğitim araç gerecinin bulunduğu bir ortamın varlığı öğrenci için daha çekicidir. Özel okullar, öğrencilerine iyi bir eğitim ortamı sağlarken, öğretmen ve yöneticilerine de düzenli hizmet içi eğitim programları uyguluyor. Bu hizmet içi etkinliklerle eğitimdeki gelişmeler zaman geçirilmeden öğrencilerle paylaşılıyor. Bu nedenlerden son yıllarda hızla özel okullar açılmaya başlandı. Büyük holdingler kendi adlarına özel üniversiteler açarken, özel ilköğretim okulları il merkezlerinden ilçe merkezlerine doğru hızla yayılmaya başladı. İlimiz genelinde özel okul sayısı 14 rakamına ulaşırken bünyesinde 3846 öğrenci ve 400 civarında öğretmeni istihdam etmektedir. Bu rakam ülke genelinde 3 milyar dolara aşan bir yatırımla, 70. 000 öğretmenin istihdamı ve 400 bine yakın öğrencinin devletin külfetinden kurtulması demektir.
Ülkelerin eğitime ayırdıkları parayla eğitim düzeyi arasında bir paralellik vardı. Bunun en açık örneği uluslar arası sınavlara ortaya çıkmaktadır. Türkiye’nin de içersinde yer aldığı PİSA sınavlarında 57 ülke arasında Türkiye; Matematikte 45, Fen Bilimlerinde 47, Okuma Becerilerinde 39. sırada yer aldı. İlimiz için de başarı sıralamasına bakarsak; İlköğretim düzeyinde ilk 12 sıranın özel okullar tarafından paylaşıldığını görebiliriz.
Özel okullar bir ticari kuruluş olmalarıyla birlikte, eğitime yaptıkları yatırımlar dolaysıyla desteklenmelidirler. KDV oranları düşürülerek şu anda yüzde elliye yakın kapasiteyle çalışan bu okulların, kapasiteleri artırılabilir. Daha fazla öğretmen ve öğrenci barındırmaları düşünülebilir. Eğitimde; dünya sıralamasında pek yükseklerde değiliz. Genelde hepimiz “eğitimin devletin kontrolünde” olmasından yanayız. Ben de bu görüşe katılıyorum. Hiçbir kurum ve kuruluş kendi başına eğitim programı uygulamamalıdır. Devletin üzerinde durması gereken kurumlardan biri, olmazsa olmazı eğitimdir. Eğitime her zaman “birinci öncelik vermesi” gerektiğinde herkes hemfikirdir.