AKDENİZ'DE TEYZEM VARDI İNCECİK * Oğuz Tümbaş

Kalkar gizli peronundan karanlığın
İsli ve bungun bir kara tren;
Vadisi uzun sesi gürültülü
Gece yirmi iki'dir değişmez
sarı sıcak yazlarda
Çığlık ve hüzün tarifeli
Buluşur ayrılığın ve kavuşmanın çalgıcıları
Sarsıntılı vagonlarda.

Kömür, is ve buhar?
Sisli yorgunluğu camların
Her karanlık tünelde ürkek rüzgâr
Geçer heyecan raylarını;Yüzü zenci
gözü umutlu sessiz çocuk
Gülümser yaşama beyaz utkuyla.

uğultuları? kalabalıkları?
Kırbaç gibi şaklayan soğukluğu yalnızlığın
Dilimin ucunda yaralı bir üveyik
tutsaklıktan kurtulmuş bir savaşçı gibi anlatır
Akdeniz'deki teyzeme incecik!

Ah o tan çiçekleri!
Leylek fırtınaları
Mavi kanatlı kırlangıçlar
becerikli öğretmenleri uçmanın
Nasıl unuturum kırları
dikenli yamaçları
Ve pamuk tarlalarını
Basma entarili kızlarla gülüştüğümüz

Kömür, is ve buhar?.
Harfleri silik zamanın
Göz açılıp kapanır, görüntü yitik
Trenler anı durağında tedirgin
Ve dili tutulmuş şaşkınlığı yaşar yolcular?
Girer araya
Sıcağın bunalttığı gündüz resimleri
Akşam sinemaları yazın
Sessizliğin Ay çekirdekleri
Siner cibinlik altına sineksiz uyku?

Benim huysuz alışkanlıklarım:
Güneş ter ve isilik?
Her şey o geniş avluda
İki büklüm anıda
Akdeniz'de teyzem kaldı incecik!

ÜNLEM Dergisi Eylül-Ekim 2003