Eski Bir Ağustos Islığı * Oğuz Tümbaş

Teri sırılsıklam bir uzaklık
saklı bir ağustos?la taşınır içime
kırılgan söz
yalnızlık dönencemde evrilir
kırsal saklambaçlardan kalan söğüt ıslığı
kışkırtır dudaklarımın özlem kıvılcımlarını
kırgın bir arpacı kumrusu
düşünürken yamacımda.
sarmaşığın gölgesin
güneşi yorgun zamanın
şarkısı hüzün kadar eski!

İçli bir duygunun
eteğinden tutup çekiştiren elim
kırçıl sakalıma da dokunur.
hüzün?
yakasına karanfil takmış
bir yürüyüşçü gibi dimdik;
yorumlar sessizliğin kimliğini.
oysa içimdeki suskun çocuk
devinir
belleğimin gürültülü avlusunda.

ne kadar ertelesem umudu
yüreğim yeni aydınlıklar üretir
aşklar ve şarkılarla.
geceye yazılan karanlık,
çeker aymaz harflerini dilimden;
gök benden yana
kendi yıldızlarımı alkışlar.

eskiten bendim eskiden fırtınaları;
hırçın dalgaları yıpratan,
yatağını değiştiren uzun nehirlerin?
doğuran ve biçimleyen sonsuz yaratış
sürgün verir
yaşamın iyicil çınarları içimde.
söze direnemem,
açarım kapısını yüreğimin
bütün dirimli sevgilere.
ama en çok
erkenci şairlerine üzülürüm yurdumun
eksik kalan sözleri çınlarken kulağımın
tözünde.

ey kırımlar ve kıyımlar çağı
yer altı sürdürümcüleri Ares?in
kan ve ölüm yivlerinden geçen atmaca;
hayata
zamana
ve insana acı devşiren
uzun namlu,
patlarken yoksul ve çileli yokuşlarda,
kınarım aynaların arkasında duran
giz?i!
..dizi..
bir eşkıya coşkusuyla yere vuran aymazı.
ürperen çayırlara dost olurum,
kırmızı gelinciklerle,
kaşlarımın arasında oynarken
çingene sevinci.

her ağustos,
yeni bir doğuşu biriktirir gözlerime!