Öntürkler * Haydar Aksakal

Düşünen insan, okuyup araştırdıkça birçok bilinmeyen duvarlar karşısına çıkıyor. Onları aşmak, ufkunu genişletmek, olaylara yüksekten, tarafsız ve akılcı yoldan yaklaşmak istiyor. Dinler tarihini incelediğinizde, karşınıza 5-6 bin yıllık bir tarih çıkıyor. Oysa insanlığın bugüne kadar uzanan tarihini araştırdığımızda tarih ve zaman değişiyor. Çağlar atlıyor, on binler ve yüz binyıllar öncesini ve tarihi kurgulamaya başlıyorsunuz?

İnsanın ve milletlerin yaşamı, kültürü, bıraktığı eserler ve izler tarihini anlatır. Tarih milletlerin hafızasına yazılır. Anlatılan öyküler, destanlar ve mitlerle günümüze ulaşır. İnsanlar, ortaya çıkardıkları medeniyetleri koruyamıyor ve milli birlik içinde hareket edemiyorlarsa tarih şuuru yok olur. Zaman içinde yaptıkları işler ve varlıkları da unutulur gider. Milli birliği oluşturmamış milletler yaşayamaz ve tarih sahnesinde silinir.

Milli şuurun zayıfladığı dönemlerde, toplum içinde siyasi ve sosyal problemlerin çoğaldığı görülür. Tarih şuuru gelişmemiş toplumlarda, aydın geçinen insanların milletine ve ulusuna karşı yabancılaştığı görülür. Kendi kültürüne ve tarihine sahip çıkmayan aydınların milletine hizmet etmesi ve yol göstermesi mümkün değildir.

Türk tarihi, insanlık tarihine kadar uzanır. Büyük devlet adamı Atatürk?e kadar kimse bu konunun üzerine ciddi ve bilimsel olarak gitmemiş, köklü tarihimiz araştırılıp ortaya çıkarılmamıştır.

Osmanlı İmparatorluğu döneminde, tarih konusunda yeterli araştırma yapılmamış, Anadolu?da ve imparatorluk topraklarında yaşayan insanlara tarih şuuru verilmemiştir.

Batı dünyası, Türklerin son defa Anadolu?ya girdikleri 1071?den itibaren Türk milleti ve vatan olarak sahiplendikleri Anadolu?yu hedef almıştır. Hedef sadece devlet değil, tüm Türk varlığı olmuştur.

Mustafa Kemal Atatürk, Türk milletinin muasır medeniyet seviyesini çıkmasını isterken, köklü tarihimizin araştırılıp, ortaya çıkarılmasını hedeflemiştir. ?Asla şüphem yoktur ki, Türklüğün unutulmuş büyük medeni vasfı ve büyük medeni kabiliyeti, bundan sonraki inkişafı ile atinin yüksek medeniyet ufkunda yeni bir güneş gibi doğacaktır.?

Atatürk, Türk tarihinin bilimsel metotlarla araştırılmasını ve milli şuurun uyandırılması için çalışmaları bizzat kendisi başlatmıştır.

Türk tarihi ilmi metotlarla modern ve bilimsel hale getirilmiştir:

1. Türkler, brakisefal ve beyaz ırktandır. Medeniyetin beşiği, anayurdu Orta Asya?dır.

2. Orta Asya?dan doğal afetler yüzünden dünyaya yayılmışlardır.

3. Anadolu?nun ilk yerli halkı Türklerdir.

Türk Tarih Kurumu, Atatürk?ün talimatıyla 15 Nisan 1931 yılında kurulmuştur. Türk tarihinin bir bütün olarak ilmi metot ve usullerle araştırılması isteniyordu.

Ön Türkler, Göktürklerden önce yaşamış, Türk dil ailesine mensup dili konuşan anaerkil oldukları ve Türklerin sahip olduğu bazı sosyal özelliklere sahip olan, daha sonra ataerkil oldukları söylenen topluluklardır. Tarih öncesi zamandan, günümüze kadar gelen manevi değerlerimizi üzerinde taşıyan Türk topluluklarıdır.

MÖ 12. Bin yıllarında Orta Asya?da bulunan büyük deniz çevresindeki mümbit ovalarda ve adalarda yaşayan, Türkçe konuşan topluluklar vardı. Yerleşik düzene geçmiş olan bu insanlar teknolojik açıdan gelişmiş durumdaydı?

Buzul devrinde meydana gelen küresel ısınma, iklim değişiklikleri Türk topluluklarını etkiledi. Buzulların erimesiyle oluşan su baskınları, doğal afetler ve daha sonra gelen kuraklık nedeniyle Orta Asya?daki Büyük Deniz yok oldu. Çevresinde yaşayan medeniyetler gerilemeye başladı. Kıtlık baş gösterdi.

Değişen coğrafi ve iklim değişiklikleri, salgın hastalıkları beraberinde getirdi. Bilinmeyen nedenlerden Türk boyları yerleşik ve ormancılık hayatından bozkır hayatına geçtiler.

Beylik, Hanlık, Kaanlık sürecinden geçen Ön Türkler coğrafi ve jeolojik değişiklikler yüzünden yaşadıkları toprakları terk etti. Türk boyları ve Kaanları başka ülkelere göç etmek zorunda kaldı. Orta Asya?dan dalga dalga büyük göç başladı. İlk önce güneye indiler, Avrupa?ya ve dünyanın değişik bölgelerine yerleştiler, sahip oldukları uygarlıkları ve medeniyeti gittikleri yere taşıdılar.

Mezopotamya?dan Avrupa?ya, Bering Boğazı?na ulaştılar, uygarlıklarını götürdüler. Sümerler Mezopotamya?da büyük bir uygarlık oluşturdu. Sümerlerin dağılmasından sonra, Batı Anadolu?da çeşitli uygarlıklar gelişti. Lidya Devleti kuruldu. Lidyalılardan sonra gelenlerin bir kısmı denizlere açıldı. Etrüskler de İtalya?ya kadar uzandı.

İlk çağ ve Orta Çağ?da, bugünkü Doğu Türkistan, Moğolistan ve Altay bölgelerinin Türklerin ana yurdu olduğu söylenmektedir.

Fransız Türkolog Jean Paul Roux, Çin yazılarında sözü edilen ?Tue?kue? sözcüğünün Türk anlamına geldiğini kabul eder. Batılı bilim adamları MS 6. Yüz yıl ortalarında çıkan Göktürk Kaanlığı?ndan önceki dönemler için Türklerle akraba olan halklara proto-Türk veya Ön Türk adını verirler.

1970 yılında Kazakistan?ın Alma- Ata Kenti?nin 50 km kuzeyinde, Esik Beldesi?nde bulunan bir mezarda, MÖ 500 yıllarında yaşayan, altın elbiseli bir adamın yanında, gümüş kapın üzerinde iki satırlık Türkçe bir yazı bulunmuştur. Yazı Kazım Mirşan ve Kazak Tarihçi Prof. Dr. Olcas Süleymanof tarafından okunmuş, Ön Türk alfabesi olduğu söylenmiştir.