Öldürmekten Vazgeçmek

HENÜZ 10 yaşında bile değildim balık tutmaya başladığımda… Ayvalık’ta, Sarımsaklı Plajları’ndan kesilen bir kargının ucuna bağlı birkaç metrelik misinayla daha çok isparoz avladım önceleri ve kedilerimi tıka basa doyurdum, balıklarla… Ergenlikte, zamanın Şehir Kulübü’nde avladığım kefalleri dostlarımla paylaştım; satarak para kazandığım bile oldu birkaç kez. Gençlikteyse kayıktan sıyırtı ile sinavrit, dörtlü oltayla mercan avladım daha çok; bir de dalarak balık vurmayı öğrendim.
Fırsat buldukça dalarak avlanmayı sürdürdüm sonraları; ancak zamanla balıklara kıyamamaya, giderek daha seçici olmaya başladım. Öğrendiğim bir teknikle yalnızca büyükçe levrekleri vuruyordum son yıllarda… Onlara da kıyamamaya başlayınca, tüfeksiz dalmayı denedim bu kez. Bundan da sıkıldığımı fark ettiğimde sualtında kullanıma uygun kılıfıyla birlikte bir fotoğraf makinesi almaya karar verdim.
Tüfeğimin ucunu görünce hızla uzaklaşmaya çalışan balıklarla artık dostuz; saklambaç oynuyoruz birlikte… Etrafımda dolaşarak elimdeki fotoğraf makinesinin ne olduğunu anlamaya çalışırken bol bol poz veriyorlar bana.
Denizaltında önceden ayırt edemediğim birçok güzelliği keşfetmeye başladım; öldürmekten vazgeçince. İyi bir fotoğraf çekebilmek için dalıp çıkarken, zamanın nasıl akıp geçtiğini anlamıyorum. Öldüreceğim balığı ararken üzerinden hızla geçtiğim kayaların arasında veya altında saklı irili ufaklı rengarenk muhteşem canlıları izlemekle kalmıyor, fotoğraflarla ölümsüzleştirip, sevdiklerimle paylaşabiliyorum artık.
Ve düşünüyorum.
Daha güçlü olmak, daha çok para kazanmak uğruna gözlerini kırpmadan çeşitli canlıların, hatta insanların ölmelerine yol açanlar veya buna göz yumanlar; yakarak, yıkarak doğayı katledenler, öncelikle bu eylemlerinden tamamen vazgeçmeliler sanırım, dünyamızdaki gerçek güzelliklerin farkına varabilmeleri için…
(Prof. Dr. Ülgen Zeki Ok’un kaleminden, ulgenok@ulgenok.net)