NLP ve Yaratıcılık * Tamer Dövücü

Hayal gücü bilgiden çok daha önemlidir. Albert EINSTEIN
Şikago bu kez karlıydı. 2 ay önceki gelişimde (Ağus tos) sıcaklık 30 derecenin üzerindeydi. Yine de hoş bir şehir. Bu gökdelenlerin 1930'larda yapıldığına inanmak çok güç. 1930'ların Şikago'suna ait bir fotoğraf vardı bir mağazada ve aynı meydan (Chicago Tribune'ün olduğu alan) bugünkü gibiydi. İstanbul'daki 70 yıl önceki fotoğraflardaki ahşap evler ve taş binalardan oldukça farklıydı.
Biz Maslak'daki gökdelenlerle övüne duralım 2 kuşak önce ABD'de yapılanları görmek etkileyiciydi. Gerçi bizdekiler son teknoloji. Hatırlıyorum New York'taki Empire State binasını, havalandırma teşkilatı 1930'larda olmadığı için, bugün hala taşınabilir vantilatörlerle serinleti yorlardı. Bu ülkede doğan bir çocuğun zihninde hayata başladığı referanslara bakın. “Benim dedem bu gökdelenleri yapmış. Kimbilir ben neler yaparım” Bizde 10 yıl önce doğanlar bile gökdelenlerle yeni tanışıyorlar.
Amacım ABD'dekiler şöyle, biz şöyle geri kalmışız edebiyatına girmek değil. Zerre kadarda ABD'de doğmak yada yaşamak istemezdim. Ancak oradakiler toplumsal bir artı güvenle başlıyorlar ve önlerinde gerçekten iyi rol modelleri var. Sistem en iyi sistemleri yaratmak ve yaratıcılık üzerine kurulmuş. Patent yasası bile anayasalarında var. Thomas Jefferson'ın ya da Benjamin Franklin'in mucitlikten politikacılığa geçtiği bir ülkede bu normal sayılabilir elbette.
Peki bireysel anlamda yaratıcılığı nasıl geliştirebiliriz ve NLP bu konuda neler yapabilir? Daha önce Disney'in stratejisiyle ilgili bir yazı yazmıştım. Şimdi bu konunun biraz daha ötesine geçmek istiyorum. NLP'de bu konuda yapılan iki tür temel çalışma var. İlki Mo delleme dediğimiz yöntem. Burada yaratıcı insanların ve mucitlerin düşünme biçimleri modelleniyor. Diğeri de mantık seviyelerinin (logical levels) 6 boyutunda birden yaratıcılığı geliştirmek.
1. Yaratıcılığın modellenmesi: ABD'ye bir önceki gelişimde Rex'in verdiği modelleme kursuna katıldığımda temel olarak yaptığımız modelleme çalışması şunlardan oluşuyordu;
? Ruh halini kontrol etme ve başkasının fizyolojisine geçebilme. Burada herkes sevdiği bir film kahramanı olarak (James Bond, Casanova vb.) yaşadı bir müddet.
? Sonra videolardan izlediğimiz modellerin filtrelerini oluşturduk. Temsil sistemleri, meta-programları vb. Ben en çok Milton Erickson'u modellemekten hoşlandım. Hemen hemen tüm kitaplarını okuduğum halde onu videoda hipnoz yaparken izlemek ayrı bir keyif verdi.
? Yetenek boyutunda modellerin ruh hali ve stratejileri, değer ve inanç boyutunda da adı üstünde değer ve inançları incelendi.
? En çok üzerinde durduğumuz konu ise dili kullanım biçimleriydi. Burada yüzey yapıdan derin yapıya ulaşmayı öğrendik. Bunun için Meta-Modeli ve Laf Cambazlığı (Sleight of Mouth) kalıplarını çok iyi bilmek gerekiyor.
? Daha sonra da uygulamaya geçtik. Örneğin modellediğimiz başarılı komedyenler gibi çıkıp stand-up gösterisi bile yaptık. Rex'in bize öğrettiği en önemli şey modellemenin stratejilerin ve filtrelerin çok daha ötesinde olduğuydu. O kişinin dünyasına, düşüncelerine giriyorsunuz. Normal bir practitioner veya Master practitioner kursunda ya da modellemeyle ilgili NLP kitaplarında bunlar öğretilmiyor.
Meşhur O.J. Simpson davasının avukatını modellemek de hoştu. Adam gerçek bir şovmendi. Aramızda bulunan ABD'li bir savcı kursiyer ağzı açık izledi. Döndükten sonra bireysel uygulamalar esnasında hipnotik modellemeyi bir kez kullandım. 14 yaşlarında cin gibi bir delikanlıyı annesi bana getirmişti. Annesi psikanaliz eğitimini yurtdışında ünlü bir üniversitede almıştı. Bana oğlunun okuldaki başarısıyla ilgili kaygılarından bahsetti. NLP'yi duymuştu ve duydukları akla yakın geldiği için denemek istemişti. Başarılı olursam kendisi de sigara bırakmak için geleceğini söyledi. Annesi dışarı çıkınca delikanlıyla konuştuk. Gayet zekiydi ve okulda eğleniyordu. Öğretmenlerin çok genç ve yetersiz olduklarından ve otorite sağlayamadıklarından bahsetti. Yani ona göre bir sorun yoktu. Bizde insanları zorla değiştirmek diye bir şey olmadığı için o istemeden kendisine yardımcı olamayacağını belirttim ve değiştirmek istediği bir şey olup olmadığını sordum. Basketbolda sorunu olduğunu, son birkaç maçta kötü oynadığı için koçun artık onu takıma almadığını söyledi. Hangi hareketleri yapamadığını sorduğumda ise “3 sayılık atışları” ve “ters turnike”yi yapamadığını söyledi.
Aslına bakılırsa benim basketbol konusunda bir geçmişim yoktu. Ters turnikeyi hayatta denememiştim bile. Ancak onun bildiğini biliyordum. Önce sınırlayıcı inanç sistemini değiştirdim ve ruh halini kontrol etmeyi öğrettim. Ancak yeni stratejiyi vermedim. Çünkü onun ne olduğunu bende bilmiyordum. Bunun için bu tür durumlarda kullanılan “New beha viour generator-yeni davranış geliştirici” adlı yöntemi kullandım. Uygulamayı önce uyanıkken yaptım. Önce 3 sayılık atıştan başladık. Takımında kendisinden daha iyi 3 sayılık atan biri olup olmadığını sordum. Böyle biri vardı. Ama onun atış sitili kendisine ters geldiği için (o karpuz gibi atıyordu) ona uyum gösteremedi. Onun yerine sevdiği bir NBA'li basketçi vardı. Yanlış hatırlamıyorsam adı Iverson'du. Uygulama yaklaşık olarak şöyle yapıldı;
? Önce Iverson'u 3 sayılık atış yaparken zihninde defalarca izledi.
? Sonra onun bir adım arkasına geçti ve o ne yaparsa aynısını yapmaya çalıştı. Yani onu birebir taklit etmeye çalıştı.
? Daha sonra Iverson'un yüzüne kendi yüzünü koydu ve uzaktan atış yaparken defalarca izledi.
? Daha sonra tüm vücudunu Iverson'un yerine koyarak kendini 3 sa yılık atarken izledi.
? En sonunda da Iverson'ın vücudunun içine girmiş kendi vücudunun içine girdi (Associate oldu)
? Bu durumdayken önce duruştan başladık. Ayakları hangi açıyla basıyordu ve vücudu nasıl duruyordu?
? Sonra bakışlara geçtik. Nereye odaklanıyordu?
? Daha sonra sıra kaslara geldi. Önce hangi kasları kullanıyordu, sonra hangilerini?
? Sonra da bilek hareketini öğrendi.
Uygulamaya sonunda Iverson'la arasındaki farkı sorduğumda onun durarak attığını kendisinin hareket halindeyken atmaya çalıştığını söyledi. Onun aynı zamanda topun girişini zihninde canlandırdığını sandığını da ekledi. Ayrıca tüm vücut hareketlerinde ufak farklılıklar vardı.
Bu uygulamadan sonra transa soktum ve zihninde 20 dakika Iverson'ın yeteneklerini öğrenmiş olarak tekrar oynadı.
2. seansa geldiğinde 3 sayılık atışları yapabiliyordu. 2. seansta da ters turnikeleri öğrendi. Transta geçmişe giderek yeni baştan ustalaşınca ya kadar oynadı. Şu anda eskisine oranla 2 kat daha fazla sayı yüzdesiyle oynuyor.
Bu niye böyle oldu? Hafta sonları dahil her gün antrenman yapan birisi nasıl oldu da o kadar sürede öğrenemediği bir şeyi üstelik basketbolden anlamayan birinden 4 saatte öğreniverdi? Onun zihnindeki dünya modelinde o ana kadar geliştirdiği, öğrendiği, otomatik pilota bağladığı ve hiç sorgulamadığı bir harita vardı. Ve kimse de ona daha iyi ve açık bir harita vermemişti. Olan buydu.
Sonra annesi de geldi ve 25 yıldır içtiği ve hamileyken bile bırakamadığı günde 2 paket sigarayı 3 seansta (6 saat) bıraktı.

2. Kendi içimizdeki yaratıcıyı çıkarmak;
Burada birkaç yöntem uygulanabiliyor;
? Davranış boyutunda;
? Analizci düşünme: Balık kılçığı diyebildiğimiz model. (Daha çok Toplam Kalite Yönetimi eğitimlerinde kullanılır)
? Sentezci düşünme: Sibernetik ya da Sistem Düşüncesi dediğimiz model.
? Sleight of Mouth düşünme modelleri (Yatay düşünme dahil 21 ayrı çeşit düşünme modelini içerir)
? Yetenek Boyutunda;
? Yaratıcı ruh haline girmek ve onu anchor etmek (çağrıştırıcıya bağlamak)
? Yaratıcı ruh halini Chain anchor dediğimiz modelle oluşturmak. Burada farklı ruh halleri sırayla çağrıştırıcıya bağlanır ve sonra hepsi domino taşı gibi birbirini tetikleyecek şekilde çalıştırılır. Yaratıcılık için genellikle kullanılan metod şöyledir:
Zihin Karışıklığı Merak Meydan okuma Arzu Yaratıcılık
Öğrenmenin ilk adımı kafamızın karışmasıdır. (Confusion) Kafamız karışıyorsa öğrenilen bir şey var demektir ama henüz bilinçseviyesine ulaşmamıştır. Bu adımı merak (Curiosity) izlerse yaratıcılığa giden yol açılmış demektir. Merak belli bir seviyeye geldiğinde meydan okuma (Challange) duygusuna dönüşebilmelidir. Kişi “Ben bu problemi çözeceğim. Kafaya taktım bir kere,” diyecek hale gelince merak kaybolur ve Arzu (Wanton desire) başlar. Bu arzu motivasyon içeren ve “hemen bunu istiyorum” duygusu yaratan bir arzudur. Bu arzu da bir süre sonra yerini yaratıcılığa bırakır. Ancak bu örnek bir modeldir. Başka türleri de olabilir.
? Yaratıcılık içeren bir başka stratejide de TOTE model stratejisidir. Bu modelde yaratıcı çözüm bulduğunuz bir içerikdeki test aşamalarınızı ve operate aşamalarınızı çıkarıp bunu yaratıcı olmadığınız bir içeriğe aktarabilirsiniz. Örneğin iş yerinde yaratıcı çözümler buluyorsanız aynı modeli evliliğinizdeki sorunları çözmedede kullanabilirsiniz.
? Bir başka model geçen sayılarda bahsettiğim Disney'in yaratıcılık stratejisidir.
? Başka bir yöntem algı filtrelerimizi sırayla değiştirerek uygulama yapmaktır. Burada yaratıcı bir kişinin algı filtrelerini kendimize aktarabilir, dünyayı onun gözüyle görebiliriz. Burada onun stratejisi çıkarılarak onun göz hareketleri kopyalanır ve o nun sub-modaliteleri kullanılabilir.
Bunu bir kere eşime uygulamıştım. O dokunsaldır ve çok çalışkandır. Ancak düzen konusundakiısrarı bazen beni rahatsız eder. Bir gün onun zihninde neler yapıp da bu kadar çalışkan olduğunu anlamaya karar verdim. Stratejilerini çıkardığımda şöyle bir şey ortaya çıktı.
? Onu rahatsız eden bir dağınıklık vb. görüyordu (Ve)
? İçinden bir ses ona kalk şunu topla diyordu. (Aid)
? Bu ses rahatsızlık duygusu yaratıyor içi sıkılıyordu. (Ki) Burada bir döngü oluşuyordu. Onu temizlemediği sürece ses gittikçe artıyordu. Sonunda ses dayanılmaz bir hale geliyordu ve gidip o işi yapıyordu. (Ke) Bu rahatsızlığı duymamak için de sürekli birşeyler yapmaya koşturuyordu.
Biraz karıştırınca o sesin çok titiz olan annesinin sesi olduğunu öğrendim. Benim annem öyle değildi. Ben de babaannemin sesini koydum. O oldukça otoriterdi. (Bu uygulamayı yapmak için strateji yerleştirme uygulamasını kullandım) Ve birden ben de kendimi etrafı toplar buldum. Sonra bu işin fazlası beni rahatsız ettiği için değiştirdim. Ama onu daha iyi anlıyorum. O dö nem eşim de oldukça şaşırmıştı.
? Başka stratejiler ise yaratıcılığı engelleyen düşünceleri ve engel olan dirençleri temizlemektir.
? SCOREmodeli denen ve özünde yine yaratıcı ruh haline ulaşmayı amaçlayan ama bunu seçenekler yaratmak için kullanan bir model daha vardır.
? Son bir model de Görsel'in seçenekler ürettiği, Dokunsal'ın bunlar içinden uygulanabilir olanları ayırdığı, İşitsel'inde istenen kriterlere göre kalanları ayıkladığı modeldir.
? Değer ve İnanç boyutunda da yine modellemeyle başka modellerin değer ve inançları ya da kendi kişisel geçmişimizden yaratıcı olduğumuz zamandaki değer ve inançlarımız bulunarak süreç güçlendirilebiliyor.
Chicago'da hava iyice soğumuştu artık. Barnes and Noble'da (Oranın en büyük kitap zinciri) kahveyi bitirip yeni kitaplar aldığıma sevindiğim o zamanı hatırladım yine. Gökdelenler yaratıcılık için güzel referanslar. Bizde yaratıcılık ne anlam ifade ediyor sahi? Memoli adlı dükkan açmakla ve yaratıcı Banu Alkan reklamlarıyla nereye kadar daha idare edebiliriz ki?