Ne Kadar Tanıyoruz?

Havalar değişti. Tüm renklerin coşkusunu yaşadığı baharda , kırlarda dolaşmayı çok isterdim. Gönül istiyor da, vücut yeter deyince, düşüncelerim paramparça oluyor.
Bu gün yine Manisa'yı düşündüm. Eskiden Manisa'mızın güzelliklerini, duygu ve düşüncelerimizi ,Manisa'nın tarihi çınarlarıyla paylaşmak için, evlerinin kapısını çalardım. Şimdilerde ise çalacak kapılar bir elin parmakları kadar azaldı diyebilirim. Çınarlar yok oldukça, aslında geçmişimizi anlatacak gerçek Manisalılar yok oldu. Nerede Keşfi Karadanışman? Ne güzel anlatırdı Manisa'nın folklorik değerlerini? Nerede Mesedet Karaosmanoğlu? O da ne güzel anlatırdı Cumhuriyet çocuğu oluşunu? Sessiz gemisine yakın bir zamanda binip gidenlerden Mustafa Çapra ne güzel anlatmıştı küçük sanayiinin kuruluş öyküsünü. Ne güzel dile getirirdi Manisa şivesiyle konuşan Mesude Teyze(Yorgancı) menkibeleri…. Ya Bedriye Teyze(Akgümüş o da Mesude Teyze'den kalır yanı yoktu , o da Kurtuluş Savaşı'nda çektikleri sıkıntıları , bir de Manisa'da söylenilen deyişleri öyküleriyle anlatırken kahkahalarımız dışarılara taşırdı…
Bu gün yine durmadan Manisa'yı düşündüm. Acaba Manisa'da oturanlar, Manisalı olanlar, Manisa'yı tam olarak tanıyorlar mı? Kanımca bu kentte oturanlar, kentin ekonomisini, tarihini ve kültürünü tam olarak tanımıyordur.
Oysa herkes önce kendini, daha sonra yaşadığı köyünü, yahut kasabasını ve kentini her yönüyle tanımış olsa, hem bu gününü, hem geleceğini daha iyi anlar Ve toprağa daha iyi emin adımlarla basar.Bu gün yolda giden birisine, Şair Tevhide'yi, Gördesli Makbule'yi, Kuvayi Milliyeci Belkıs Hanımı sorsam , tanıyan çıkar mı acaba?
Acaba üniversitede okuyan gençlere sorsam, kaç kişi Yusuf Atılgan'ı, İlhan Berk'i, Erol Toy'u, Afşar Timuçin'in… bu topraklarının çocukları olduğunu kaç kişi bilecek acaba? Ya Deli Hamdi'yi tanıyanınız var mı desem? Günlerce oturup Deli Hamdi'yle ilgili fıkraları dinleseniz şöyle bir yerinizden silkinirsiniz. Tabi en güzel anlatıcı Tezcan Karadanışman olursa. Ne de olsa babasının oğlu. Bir o kaldı, bir de terzi Saim… bunları anlatacak insan olarak.
Yazımı Deli Hamdi'yle anlatılan bir fıkrayla noktalayalım. Ha sahi unutuyordum Deli Hamdi Manisa'da yaşamış bir zat:
Bir gün Deli Hamdi mutasarrıf Haydar Bey'in yanına gitmiş. Haydar Bey, Deli Hamdi'yle dalga geçmek istemiş:”Al bu kavuğu başına tak. Gel benim koltuğuma otur”, demiş.
Hamdi şöyle bir Haydar Bey'e bakmış:
“Çabuk evine git, eşyalarını topla.” Mutasarrıf bu sözlere çok gülmüş. Yirmi dört saat içinde Haydar Bey'in tayini çıkmaz mı? O zaman mutasarrıf, Deli Hamdi'nin ermiş kişi olduğunu anlamış, yanındakilere şöyle söylemiş:
“Nice deliler vardır velidir.”