Milas Delileri

DELİ MEMET? / NEVZAT ÇAĞLAR TÜFEKÇİ
Memet kimdir, nerelidir kimse bilmez. Onun elinde bazen dümbelek olur, dümbeliği bulamazsa boş bir teneke kutu olur; onları çalarak Milas?ın cadde ve sokaklarında dolaşır, o. Zayıf, ince bir yapısı vardır Memet?in. Ayakta lastik ayakkabı, eski-tüskü pantolonunun paçaları çoraplarının içine sokulmuş, hafif kamburlaşmış haliyle Memet, habire Milas?ın cadde ve sokaklarını dolaşır durur. Yorulmak bilmez o. Dümbelek, dümbelek yoksa boş bir teneke kutu, onun çalgısıdır daima. Memet, bu yaptığından büyük zevk alır. Dolaş ha dolaş? Milas?ın sokak ve caddeleri, Memet?in dümbelek veya teneke sesiyle yankılanır.
Memet, elindekini çalarken kendisinden geçer. Bazen caddede yürürken, arkasındaki arabalara aldırmadan yolun ortasında durur, o anda kendisini izleyenlere gösteri sunar. Arabaların korna seslerine hiç aldırmaz. Çünkü o anda kendisinden geçmiş bir solo program yapmaktadır. Memet?in arkasındaki arabaları aldırış etmemesi, trafiğin tıkanması üzerine, birileri Memet?in yanına yaklaşır, kolundan tutarak, onu kenara çeker? O anda Memet?in yüzünde hafif bir tebessüm belirir. Bu tebessüm, belki yaptığı işin onda yarattığı bir mutluktur, belki de arkasına arabaları nasıl dizdiğinin muzipliğidir? Bunu anlamak pek mümkün olmaz.
Memet?in yaşı pek anlaşılmaz. O, bakımsızlıktan, iyi beslenememekten dolayı belki daha yaşlı görünüyor. Memet yolda elindeki dümbelek veya tenekeyi çalarken ağzından sigara hiç düşmez. O çalarken sigarayı unutur, ağzında sigara, o çalmasına devam eder. Sigara onun ağzında kendi kendine tükenir gider. Bazen sigara yerine Memet?in ağzında kuru ekmek vardır. O hem ekmeğini ısırır hem de çalmasına devam eder. Memet, Milas cadde ve sokaklarının bir simgesidir adeta. O çalarken kendisinden geçer, kendisine laf atanları hiç duymaz. Çalarken, Memet?in her vuruşunda, ağzından, ?Ho, ho, ho?? diye sesler çıkar. Memet kimseyle diyalog kurmaz, kimseyle konuşmaz. Kendisiyle diyalog kurmak isteyenlere karşı boş boş bakar. Kendisiyle konuşulmasından, ilgilenilmesinden memnudur Memet ama o kimseyle konuşmaz veya konuşamaz? Söylenenleri anlar mı o da bilinmez.
Bazen onun arkasından bir çocuk ordusu yürür. O önde çocuklar arkada; caddede gösteri yapan bir bando takımının şefi gibidir Memet o sırada. Arkasından bir topluluğun yürümesi Memet?in hoşuna gider. Çocukların kendisine sataşmasından o hiç rahatsız olmaz. O çalar, çocuklar arkasından yürür. Çocuklar bir süre sonra onu takip etmekten vazgeçer, o ise yoluna devam eder. Memet çaldıkça çalar, çaldıkça coşar, ne zaman yorulursa veya akşam ne zaman olursa o zaman bırakır. Memet nerede yatar, nerede kalır bilinmez. Memet hasta olur mu, anası-babası var mıdır, Memet?i tanıyanlar bunu da bilmez. Memet, onlar için bu âlemde, dümbeleği ile özdeşleşen tek başına bir insandır.
Memet, bir ara ortadan kayboldu. Onun varlığına, onun caddede gösteri yapmasına alışkın olanlar, Memet?in birden kayboluvermesine anlam veremediler. Herkes onu merak etmeye başlamıştı. Milas cadde ve sokakları, onun çalgısının sesine, Memet?in çalarken, ?ho, ho, ho?? diye çıkardığı o anlaşılmaz seslere alışmıştı. Sokakların, caddelerin birden sessizliğe gömülmesi yadırganır olmuştu. Milaslılar için doğal olan Memet?in kendisi ve çalgısının sesiydi. Sokakların ve caddelerin onsuz oluşu düşünülemezdi.
Memet?in uzun süre ortadan kaybolması, Milas?ta bir söylentiye yol açtı. Herkes birbirine aynı şeyi soruyordu. Mahalle arasında oturan kadınlar birbirine aynı şeyi anlatıyordu. ?Duydun mu, Memet neden yokmuş? Memet su deposuna düşmüş. Cesedini su deposundan çıkarmışlar.? Bu söylenti bir anda Milas?ın her tarafına yayıldı. Hiç kimse, çeşmesinden su içmez oldu. Bulaşıklarını bile çeşme suyuyla yıkamadı hiç kimse. Çeşmeden akan suya tiksintiyle bakmaya başladı çoğu kimse. Belediye böyle birşeyin olmadığını, bunun gerçek dışı olduğunu, bir söylenti olduğunu açıklasa da kimse bu açıklamalara inanmadı. Caddede yürürken karşılaşanlar, birbirine selam vermeden, ?Duydun mu ?Deli Memet? su deposuna kaçmış? diyordu. Mahallede, sokak aralarında kapı önüne oturmuş akşamüzeri sohbetleri yapan kadınların, birbirlerine ilk sözü, ?duydun mu ?Deli Memet? su deposuna kaçmış? oluyordu. Milas, uzun süre bu dedikoduyla çalkalandı. Memet?in organ mafyası tarafından kaçırıldığını da söyleyenler oldu ama herkes Memet?in su deposuna kçmış olması söylentilerine inandı. Memet?in yok olduğu süre içinde, birçok kişi çeşmesinden su içmedi. Ellerini çeşmeden akan suyla yıkamaktan bile kaçındılar. Labranda damacana su satışları patladı. Bayiler damacana su yetiştiremez oldu.
Uzun bir aradan sonra bir gün Memet?in sesi duyuldu bir caddede. ?Ho, ho, ho?? diye sesler çıkararak, avuç içiyle tenekeye vurarak o eski gösterilerine devam ediyordu, Memet. Arada bir duruyor, dizlerini hafif kırarak ve kamburlaşan belini doğrultarak ve yüzüne hafif bir gülümseme kondurarak, ?hepinizi nasıl da işlettim? der gibi muzip muzip çevresine bakınıyordu. Memet?in ortaya çıkması, herkese derin bir ?ohhh!? çektirmişti.
Memet, her zamanki gösterilerine devam etti Milas?ın cadde ve sokaklarında. İnsanlar eskiden olduğu gibi çeşmelerinin suyunu kullanmaya başladı. Damacana su satışları eski haline döndü. Memet?in ortaya çıkışıyla Milas?ta yaşam normale dönmüştü? Hem söylenti sona ermiş hem de Memet?in solo gösterileri tekrar başlamıştı?

HURİ? / NEVZAT ÇAĞLAR TÜFEKÇİ
Huri, Milas?ın ilginç tiplerinden birisiydi. Onu, Cumhuriyet Caddesinde, Kadıağa Caddesinde veya herhangi bir yerde avazı çıktığı kadar bağırırken duyardınız? O, birilerine bağırırken, etrafındaki insanlar onu ilgiyle, biraz da merakla seyrederler… Onu tanımayanlar, acaba bu kadın kime ve neden bağırıyor diye merak ederdi. Onun ağzından çıkan sözler ise öfke ve nefret doludur.
Küfürlü sözlerdir. Onu tanıyanlar, onun kime niçin bağırdığını bilirler. Tanımayanlar ise onun bu canhıraş bağırmalarına, yerden taş alıp karşısındaki masum hedefinin üzerine fırlatmasına bir anlam veremezler. Huri?nin, sanki karşısında bir düşmanı varmış gibi yerden taş alıp fırlatması ise, bazen tehlikeli durumlar da yaratıyordu.
Ona ?Deli Huri? de derler. İsmi belki Huriye ama kısaltılmışı olarak Huri derlerdi. Yaşlıca ve zayıf bir kadındı. Sol tarafına doğru kaykılarak dururdu. Sol tarafı aksardı. Belki de sol ayağında sakatlık olduğu için böyleydi, bu. Başında, kirli, omuzlarından aşağıya beline doğru sarkan basmadan başörtüsü olurdu hep. Sigarası ağzından hiç eksik olmazdı. O caddede gayet sakin yürürken birini gördüğü zaman hemen parlar, öfkelenir ve bağırmaya başlardı. Onun bu şekilde ani çıkışları, karşındakine bağırmaya başlaması, caddede yürüyenler arasında bir şaşkınlık yaratırdı.
Onun tepkisinin ve bağırmalarının sözleri şöyle olurdu: ?Or..puuuu!, K..taaakkkkk!? Bu, onun hemcinslerine, kadınlara karşı kullandığı tepki sözleriydi. Onun erkeklere karşı bir tavrı, bağırması olmazdı. O bu tepkisini kadınlara karşı gösterirdi hep. Huri, caddede yürürken; güzel, makyajlı ve şık giyimli bir bayan gördüğü zaman, avazı çıktığı kadar bağırırdı: ?Or..puuu!, K..taaakkkk!? Huri, ayakta durur, hafif soluna doğru yaslanarak, bu sözler ağzından ardı ardına dökülürdü. Huri bağırırken, onun bu haykırışları, Milas?ın bir başka yerinden rahatlıkla duyulurdu. Huri, o anda, yerde, bağırdığı kişiye fırlatacağı bir şey bulursa, onu alır var gücüyle, karşısındakinin üzerine doğru atardı. Attığı sert bir cisimse, o anda tehlikeli bir durum yaratırdı Huri?
Huri?nin bu bağırış-çığırışları uzun süre Milas cadde ve sokaklarında yankılandı. Huri?yi gören bayanlar, onun hışmına uğramamak için ya hızlı hızlı yanından geçer ya da yolunu değiştirirdi. Güzel ve şık bir bayanın her zaman Huri?nin hışmına uğraması olasıydı. Bir bayanın onunla karşılaşması, bir tehlikeyle karşı karşıya gelmesi demekti. Tehlikeyi herhangi bir tepkiyle karşılaşmadan savuşturanlar, derin bir oh çekiyordu. Ben Huri?nin bu bağırışlarına hep Cumhuriyet Caddesi üzerindeki Ziraat Bankasının önünde rastlardım. Huri, Bankanın önünde durur, karşısındakine doğru bağırırdı: ?Or..puuuu!, K..taaakkkk!?? Ziraat Bankasının önü, sanki onun saldırı üssüydü? Etrafta herkes toplanmış, bir tiyatro oyuncusunun oyununu izler gibi onu izlerdi. Huri?nin tepkisini çeken o güzel ve şık giyimli bayanlar ise hiçbir şeyden habersiz onun etki alanında bulunuyorlardı?
?Deli Huri?, güzel bayanları görünce neden böyle davranıyor, neden onlara zarar verecek kadar bir tepkide bulunuyor, bunu kimse bilmiyor. O sadece, Milas?ın caddelerinde avazı çıktığı kadar bağıran, ağzından o küfürlü sözlerin çıktığı bir figürdür veya bir oyuncudur? Vaktiyle mutlu bir evliliği varken, bu evlilik mutsuzlukla, kötü bir olayla mı sonuçlanmıştı? Onun yuvası, bağırdığı güzel ve şık bayanların örneğindeki biri tarafından mı yıkılmıştı acaba? Bunları kimse bilmiyor. Bu tür soruları, Huri?nin bu davranışının nedeni ne olabilir diye, çoğaltmak mümkün? Huri?nin başından ne geçti, Huri nasıl bir travma yaşadı da Milas?ın caddelerindeki o şık giyimli, kibar ve güzel bayanlar farkında olmadan onun düşmanı ve hedefi olmuşlardı?
Huri, şimdi hayatta değil? Bir ara, televizyonlarda, şarkı-türkü yarışmalarının jürisinde yer alan o ünlü sanatçının, onun oğlu olduğu söylenildi ama onun da kesinliği anlaşılamadı/öğrenilemedi?
Milas, ilginç insan tiplerinin yer aldığı bir yer… Bu insan tipleri, bizim şehrimizin insan manzaralarıdır. Bu konuda, yazılacak/tasvir edilecek çok insanımız var. Aslında onlar; bizim toplumsal yaşam kültürümüzün birer parçası, yaşantımızın farklı renkleri ve desenleridir? Aslında, yaşadığımız her yerde böyle insanlar yok mu? O insanlar bizim insanlarımız?