Mevlana Müzesi

Mevlâna'nın “Gel, gel, ne olursanol, gel!/İster kâfir, ister mecûsî, ister puta tapan ol, gel! Bizim dergâhımızümitsizlik dergâhı değildir” çağrısı her yıl bir milyondan fazla kişiyi Konya'ya çekiyor. Mevlâna Müzesi Türkiye'nin en çok ziyaret edilen iki müzesinden biri. (Diğeri Topkapı Sarayı) Müzede, Mevlânâ, ailesi ve postnişinlerin (Mevlevî dedesi, şeyhi) mezarlarının yanı sıra Mevlâna'nın el yazması kitapları, Mevlevî kıyafetleri ve müzik aletleri gibi tarihî materyaller bulunuyor. Tel: 0332 351 12 15


Bugün müze olarak kullanilmakta olan Mevlâna Dergâhi'nin yeri, Selçuklu Sarayi'nin Gül Bahçesi iken bahçe, Sultan Alâeddin Keykubad tarafindan Mevlâna'nin babasi Sultânü'l-Ulemâ Bâhaeddin Veled'e hediye edilmistir.
Sultânü'l-Ulemâ 12 Ocak 1231 tarihinde vefat edince türbedeki bugünkü yerine defnedilmistir. Bu defin gül bahçesine yapilan ilk defindir.
Sultânü'l-Ulemâ'nin ölümünden sonra kendisini sevenler Mevlâna'ya müracat ederek babasinin mezarinin üzerine bir türbe yaptirmak istediklerini söylemislerse de Mevlâna “Gök kubbeden daha iyi türbe mi olur” diyerek bu istegi reddetmistir. Ancak kendisi 17 Aralik 1273 yilinda vefat edince Mevlâna'nin oglu Sultan Veled Mevlâna'nin mezari üzerine türbe yaptirmak isteyenlerin isteklerini kabul etmistir. “Kubbe-i Hadra” (Yesil Kubbe) denilen türbe dört fil ayagi (kalin sütun) üzerine 130.000 Selçukî dirhemine Mimar Tebrizli Bedrettin'e yaptirilmistir. Bu tarihten sonra insaî faaliyetler hiç bitmemis 19. yüzyilin sonuna kadar yapilan eklemelerle devam etmistir.
Mevlevî Dergâhi ve Türbe 1926 yilinda “Konya Âsâr-i Âtîka Müzesi” adi altinda müze olarak hizmete baslamistir.1954 yilinda ise müzenin teshir ve tanzimi yeniden gözden geçirilmis ve müzenin adi “Mevlâna Müzesi” olarak degistirilmistir.
Müze alani bahçesi ile birlikte 6.500 m² iken, yeri istimlak edilerek Gül Bahçesi olarak düzenlenen bölümlerle birlikte 18.000 m²ye ulasmistir.
Müzenin avlusuna “Dervîsân Kapisi” ndan girilir. Avlunun kuzey ve bati yönü boyunca dervis hücreleri yer almaktadir. Güney yönü, matbah ve Hürrem Pasa Türbesi'nden sonra, Üçler Mezarligi'na açilan Hâmûsân (Susmuslar) Kapisi ile son bulur. Avlunun dogusunda ise Sinan Pasa, Fatma Hatun ve Hasan Pasa türbeleri yaninda semahane ve mescit bölümleri ile Mevlâna ve aile fertlerinin mezarlarinin da içerisinde bulundugu ana bina yer alir.
Avluya Yavuz Sultan Selim'in 1512 yilinda yaptirdigi üzeri kapali sadirvan ile “Seb-i Arûs” havuzu ve avlunun kuzey yönünde yer alan selsebil adi verilen çesme, ayri bir renk katmaktadir.