Memleket Filmleri * Mehmet Hekim

Aralık başında sinemalarda gösterime giren iki film seyirci ve kahkaha patlaması yapıyor. DEDEMİN İNSANLARI ? ve ?ENTELKÖY EFEKÖY?E KARŞI ? Daha önce izlediğimiz Muğla?lı yönetmen Yüksel Aksu?nun ? DONDURMAM GAYMAK? filminden sonra her iki film hem güldürdü hem düşündürdü. Düşünmeyi bir kenara koyduğumuz bu günlerde çok özlemişiz böyle yapıtları ve gülmeyi. Hele de Dedemin İnsanları?nda tipik Çağan Irmak duygusallığı içerisinde hem güldük hem de ağladık. Her ikisinin de memleketim Milas?ta çevrilmiş olması, beraber büyüdüğümüz insanları ve çocukluğumun ve ilk gençliğimiz geçtiği ?Arasta?yı? görmek beni çok duygulandırdı. Berber amcamın yanında ve dedemin sabahçı kahvesinde geçen çocukluk ve ilk gençlik yıllarım gözümde canlandı. Filmle insanlarımla güldüm ve onlarla ağladım. Her Milâs?a gittiğimde tekrar tekrar gezdiğim film platosu olarak geçen sokakları, mahallemizi, filmde Belediye binası olarak gösterilen şimdiki öğretmenevini Milas?tan uzakta seyretmek çok duygulandırdı. Film kısaca küçük bir kasabada yaşayan on yaşında bir çocuk ve dedesi aracılığıyla, bir ailenin ve bir ülkenin geçirdiği büyük değişimi anlatıyor.12 Eylül faşizmi tüm ülkede fırtına estirirken Milas ve Belediye?de yaptığı etkiyi Milâs halkı Girit göçmeni dedenin cenazesinde veriyor tepkisini?
Çekimleri Milas-Bafa-Pınarcık (Mersenet) Köyünde yapılan, ?Entelköy Efeköy?e Karşı? filminde ise gülmekten kendinizi alamıyorsunuz ve çok yoruluyorsunuz. Hele memleket orası olursa o insanlar küfrü bir tamamlama sıfatı olarak kullanırlarsa daha derinden daha içten gülüyorsunuz ağlanacak halinize? Küfrün bir hakaret, aşağılama değil bir iletişim sesleniş olduğunu görüyoruz. Film aşağıdaki Muğla türküsüyle başlıyor ve onunla bitiyor. Alman Katrin, Milas?lı köylü kurnazı muhtara halk türkülerinin önemini ve değerini anlatarak başlıyor. Sevgili dostum Tolga Çandar?ı da anmadan geçemiyor, sizin buraların bir sanatçısı var diye. ?Şu Köyceğiz Yolları ? türküsünü çok dinlemiştim ama filmde bana daha sevimli daha sıcak daha Muğla kokar gibi geldi. Türküye sevgim daha da arttı. Bazen saf, bazen küçücük çıkarına koşan insanları müzik birleştirmiş.
Şu Köyceğiz Yolları
Kaldır Ayşem Kolları
Bizim İçin Yapılmış
Şu Muğla?nın Yolları
Oldu Mu Ayşe?m Oldu Mu?
Enişten Camızlarını Buldu Mu?
Bir Kerecik Öpmeynen
Gül Benzin Ayşem Soldu Mu?
Ay Doğar Aşmak İster
Top Zülüf Yaşmak İster
Şu Benim Deli Gönlüm
Yâre Kavuşmak İster
Filmin finalinde çevreciler karşı çıkınca, devlet, termik santral yapmaktan vazgeçiyor. Kutlamalar yapılıyor. Müjdeyi de Devletin Bakanı veriyor. Özlediğimiz hayalimiz olan görüntüler ama bu bir Türkiye gerçeği değil. Yıllar önce yine Milas Kemerköy Termik santralının yapımına köylüler ve çevreciler karşı çıkmıştı, etkin eylemler yapılmıştı o zaman ama devletin dediği oldu, Özellikle köylü kadınları büyük eylemler yürüyüşler yaptılar. Sonuçta, Dünyanın en güzel körfezine Gökova?ya kıyısına o santral yapıldı. Keşke filmin sonu, Sinop'un şirin ilçesi Gerze'nin başında bela olan 3 yıldır kömürle çalıştırılması planlanan termik santrale benzer. Turgutlu Çal Dağı altın avcılarının doğaya sahip çıkmasıyla sonuçlanır.
Alman Katrinle muhtarın aşklarının saflığı ve temizliğinin yanında filmin ilginç ve güzel yanlarından birisi de, köyün imamının, sosyalist kimlikli ?Aşırı Mustafa?nın ? ahlakına kefil olması?
Ne diyeyim size, hala izlemediyseniz mutlaka gidin derim, âmâ mutlaka? Muğla?lı hemşerimin yöre insanlarıyla çevirdiği Muğla filmleri görülmeye değer, hepsinin emeklerine sağlık?
Tüm insanlığa 2012 yılı önce barış sonra sağlık mutluluk bol kazanç getirmesini dilerim. Yeni yılınız şimdiden kutlu olsun?