İZMİR'E HAKARET EDENLERE

Bizim İzmir’de insanlar şıhlara, şeyhlere kul olmaz. Zengin yoksula insan gibi davranır; köle gibi değil.
Kadına saygı vardır İzmir’de…
Tecavüz edilen masumlar değil, tecavüz edenler cezalandırılır; cezayı da insanlar değil, yargı verir.
Erkekler saygı duyar eşlerine; üstlerine kuma getirmez.
Bizim İzmir’de ne kadar yoksul olursa olsun, insanlar çocuklarını okutur; özellikle de kız çocuklarını. Bilirler ki; onlar geleceğin anneleridir; gelecek kuşağın en önemli eğiticileridir.
İnsanların kökenleri ve inançları farklıdır bizim İzmir’de…
Giritlisi, Adalısı, Selaniklisi, Boşnağı, Levanteni, Arnavutu, Lazı, Çerkezi, Kürdü; Alevisi, Sünnisi; Hıristiyanı ve Yahudisi bir arada sevgi, saygı, hoşgörü içinde yaşar.
Göğüslerini gere gere “Ne mutlu Türk’üm diyene” derler hepsi de.
Atatürk İzmirliler’e nasıl özel bir sevgi beslemişse, onlar da Atatürk’ü öyle gönülden sever; ilkelerini ve devrimlerini benimser.
Birçok mübadil yaşar İzmir’de… Birçoğunun ataları, savaşı kazanmalarına rağmen evlerini, topraklarını kaybetmiştir.
Türkiye’ye ayak bastıklarında tek kelime Türkçe bilmeyenler bile kısa zamanda Türkçeyi öğrenmiştir.
Devrimleri ilk benimseyenler yine onlardır.
Laikliği gerçek anlamıyla özümsemiştir İzmirliler… Tanrı ile kul arasına girmek, dinlerini çıkarlarına alet etmek akıllarından bile geçmez.
Bizim İzmir’in insanları kendisine hakaret edenlere karşı bile toleranslı ve hoşgörülüdür; ama anlayacağı dilden uygun yanıtı vermekten de geri kalmaz.
Örnek mi?
İzmir’in önemli bir bulvarına adını veren Şair Eşref, halka “eşek” diyen bir devlet büyüğü için şunları yazmıştır:
“Millete erbâbı mansıptan biri eşek demiş. Reddedilmez böyle bir söz, amma ki pek can sıkar. Olsa da millet eşek, eşek diyen bilmez mi ki: Sadrazamlarla valiler de milletten çıkar…”
(Prof. Dr. Ülgen Zeki Ok’un kaleminden, ulgenok@ulgenok.net)