Kırkıncı Yaş Çocukları * Müslim Çelik

Üzerimde başımın ülker yıldızı, belki değil
akşam alacası gözlerimde ölüyor
O öyle bir kikirder ki içimde
gülmese ay çiçekleri üzüncünü görmez miyim
O gülmeyen Ay-su bu çocuk işte

Ormanın gümbürtüsüne hüthüt üşüştü ansızın
gölgeli sularda bulut mavileşti az biraz
Gün gülse gözlerinde üşürdü yaş ağladığına
Kırk yaşını cebine koyup yürüyen yan yan
O çocuksu bu çocuk işte

Sokak boylarında akasya olsam sıra
dinlesem yellerin özürlü sesini
duraklarında ömrümün yiten karanfiller
sıkılan gönüllere esenlik olsam
kırk merdiveni kırık merdiven hatmi
O masal ülke bu adam işte

Saksılarda yaşar mı ak kırmızı ortancalar
gönlünde mapuslar girer ancak kafeslere sarı
umu dediğin umutsa ey gül yerde de olsa
Okulların ziline sesin karışırdı ansızın
O seher gözlü çocuk bu yavru işte

Kıyıları ağzının yarpuz kokulu
Bir kez olsun yol vermez gitmeme ırmak
Sıcak yeraltı suları kımıldar içimde
O açık pencere bu kapı işte

Bedenini ilkyaz toprağının terler sardı soğuk
doygun değilim, akan yıldırımın sesi denli eski
bin yıldır dolam dolamız kanlarımız ısınmakta
Altta kızıl kor, üstte ıslak yağmur

Fokurdayan o sessizlik bu fırtına işte

(Adam Sanat, 86)