“kir” Öner Yağcı * Işıl Soğukpınar

Tatilde bu! Deniz, kum, güneş, geç yatıp geç kalkmak tatilin keyfini sürmek, tadını çıkarmak. Pek güzel de?Nasıl da iştahla kitap okunur bu tatillerde.
İşte keyifle bununla birlikte yüreğin ve beynin burularak okunacak bir kitap.
?Kir? usta kalem Öner Yağcı kaleminden
Cumhuriyet Kitapları?ndan çıkan roman 400 sayfa.
Roman 1914 Ağustos?unda başlayıp 1919 Ağustos?unda biten beş yıllık bir sevdaya arayışa yöneltiyor ışıklarını. Bu ışıkların aydınlattığı yaşamlarda Amasya?dan Sarıkamış muharebelerine, Sibirya tutsaklığından Kuvay-ı Milliye?ye Anadolu?nun insan gerçeğiyle yüklü temellerini görüyoruz romanda.
?Bir Ermeni ustanın yanında semerci çırağıdır Hasan. Seferberlikte Sarıkamış'a gönderilen bir kınalı kuzudur.Bir kazak askeri bir kılıç omzuna,bir kılıçta başına vurur.Kendinden geçer.Kıntış oğullarından Hasan.Savaş alanından ölüler toplanırken inlemesini duyarlar onun.Cesetlerin arasından çıkarırılar kanlar içindeki Hasancığı. Kızılay, Sarıkamış Hastanesine götürür. İyileşince Hasankale_Aşkale üzerinden yürüyerek Sivas'a oradan da memleketine gelir. Ayağında çarık çorap yoktur.Eti,kemiği,damarı,siniri birbirine kaynamıştır.Necmi Muammmer İlkokulunun yanındaki Cerrah Mustafa Efendi aylarca tedavi eder ayaklarını.Kafasında kocaman bir yarık vardır,çocukları kurşunkalem bile koyarlar oraya,1920 de Kuvayı Milliye için asker toplanırken “bende gideceğim” diye tutturur.Bari geri hizmet olsun diye fırıncı yazarlar.İnönü savaşlarının yapıldığı cepheye giden 200 kişilik kafilede okuma yazma bilen üç kişiden biridir.İsmet Paşa, fırın emini yapar Hasan'ı Mustafa Kemal Paşa'nın çadırı kurulmuştur.Sabahın ilk sıcak ekmeğini götürür verir paşaya.”Ne güzel! buğulu ekmek!” diyen Mustafa Kemal Paşa,emir erine adını soyadını yazdırmasını söyler.”Savaş bitince sana bir ekmekçi kıyafeti hediye edeceğim” der.Kuruluştan sonra da beyaz bir ekmekçi gömleği gönderir Hasan?a Kırılmaz soyadını kılıçla kırılmayan kafası nedeniyle alan Gazi Hasan,1939 da ölene kadar yıllarca tertemiz,ütülü saklar o beyaz önlüğü ve onunla gömülür.
Oğlu Halil, babasının, sürekli “insanlığımızı, Türklüğümüzü Atatürk'ten öğrendik” dediğini söyler.?
Sözleriyle başlar roman
Öner Yağcı, Kıyı Dergisi?nin 211. sayısında ?Kir? romanı üzerine Yılmaz Uçar ile yaptığı söyleşisinde şöyle der:
?Biz, yaralanmış bir Cumhuriyetin çocuklarıyız. Bozgunlarla başlayıp ülkesinin topraklarının çoğunu yabancı güçlere kaptıran bir toplumun seferberlikle birlikteki çırpınışlarından sonra doğan güneşin çocuğudur Cumhuriyet. Bu Cumhuriyeti sırtlarında taşıyanların neleri nasıl yaşadıklarını öğrenince savunmak görevinin ağırlığını daha bir yoğunlukla duyuyorum içimde. Anadolu?nun dört bir yanında direniş ateşleri yakılmıştı. Emperyalist saldırganlığa her yöreden insanlar dur demek için ellerinden geleni yaptılar. O yıllara bakınca dedelerimizin, ninelerimizin yaşadığı sorunların hiç de bugünkünden farklı olmadığı apaçık görülüyor. İnsan aynı. Bu aynı insanlara bakarak tarihi yorumlamak istedim. Çünkü bugünü anlamak, kendi hikâyemizi öğrenmek, kendimizi tanımak için en iyi öğretmendir tarih. Siyasetle iç içe bir tarih, evet Kir, böyle bir roman.?