Karacasu Yaylası * Haydar Aksakal

16.12.2013 / 00:00
Karacasu, Batı Anadolu'nun doğa ve tarihle iç içe, olan bir bölgesidir. Doğusunda, dağcıların zirvesinde dolaştıkları Babadağ, Batısında Karıncalı Dağı arasında yer alan 40 km uzunluğunda dağlık ve engebeli bir vadide kurulmuştur. Aydın İl merkezine 90 km uzaklıktadır. Karacasu İlçesi'nin doğusunda Denizli-Babadağ, batısında Aydın-Bozdoğan, kuzeyinde Kuyucak, güneyinde Tavas ve Kale ilçeleri yer almaktadır.

Karacasu, Büyük Menderes vadisinin güneydoğusunda bulunan Dandalaz vadisi yamaçlarında kurulmuş. Dandalaz Çayı, Antik dönemde Marsyas Çayı olarak anılırdı. Dedeler Köyü'nden çıkıp, zeytin, narenciye ve çağ ağaçları arasından geçerek ilçeye ulaşır, daha sonra Büyük Menderes Nehrine dökülür.

Karacasu, deniz seviyesinden 600 metre yüksekliktedir. İlçenin en yüksek noktası Karıncalı Dağı'dır. Kış mevsimi soğuk, yaz mevsimi serin ve kuraktır. Akdeniz iklimi etkisi altındadır. Nüfusu 20.123 olup, kentte yaşayanların sayısı 6.524, kırsal nüfus daha yoğundur.

İlçe sınırları içinde, Geyre Köyü'nde Batı Medeniyeti'nin çıktığı, heykeltıraşların ustalıklarını sergilediği Afrodisias Antik Kenti bulunmaktadır. Antik kent ve çevresinde bulunan tarihi eserler 5-6 bin yıl öncesine kadar uzanmaktadır.

Karacasu, eski bir yerleşim yeridir, yerleşik düzene ne zaman geçildiği bilinmiyor. Bizans tarihi kaynakları ve söylencelere göre, İlçe ve çevresi 1071 Malazgirt Meydan Savaşı'ndan sonra iskân edilmiştir. Selçuklu kabilesi Dağhanlardan Eymür Aşireti, Ataeymür Beldesi'nin bulunduğu yere, Ayhanlardan Yazırlı Boyu, Yazır Köyü civarını yurt edinmiştir. Karasül Oymağı ise Cuma Mahallesi'nin bulunduğu yerde Karacasu Köyünü kurmuşlardır.

Oğuz Han'ın oğullarından Aynur aşireti bağlı Karasu boyu kentin bulunduğu yere yerleşmiştir. 11-13 yüzyıllarda bölge dört kez Selçukluların egemenline geçmiş, Karacasu toprakları Türkmen boylarınca iskân edilmiştir. Menteşe ve Aydın oğullarının hâkimiyetinden sonra, Karacasu toprakları 1413 tarihinde II. Murat tarafından Osmanlı topraklarına katılmıştır.

Karacasu İlçesi'nin ilk adı Yenişehir olarak anılmıştır. Tazminattan sonra Karacasu olarak değişikliğe uğradı. 1867'de Aydın iline bağlı bir ilçe durumuna getirildi. Halkın geçim kaynağı elma ve zeytinciliktir. Ticaret gelişmektedir, toprak işleme zanaatı, testicilik ve gıda ürünlerinde pideciliği ile ünlüdür. Karacasu insanı toprağa ve hamura şekil veren ustalar yetiştirmektedir. Ayrıca deri işletmeciliği ilçenin gelir kaynakları arasında gösterilmektedir.

Karacasu'nun yaylaları dinlence ve turizm merkezidir (Paşa Yaylası, Karacasu Yaylası, Madran Yaylası). Karacasu bölgesinde 17 yayla bulunmaktadır. Yöre halkının tercih ettiği ve en meşhur olanı kahve deresidir. Yaylalar ilçe merkezinden iki, beş km uzaklıktadır.

İnsanlar sıcak günlerde, temiz hava, bol oksijene kavuşmak için yaylaların yolunu tutar. Yeşilin her tonu yaylalarda görülür. Karacasu yaylaları sayfiye ve kür yeridir. Karıncalı Dağı'nın doğu yamaçlarındaki kestane, ceviz, mevte ağaçları oldukça gelişmiştir.

Karacasu Beldesi'ne ulaştığımızda, yaylaya çıkıp doğanın bu güzel yöresinde, Kahve deresinin bulunduğu yerde, temiz havayı soluyorduk. Yıllar önce, sıcak bir yaz günü karpuzlarımızı almış, yöre ayranıyla soframızı hazırlamıştık. Ulu çınarların gölgesinde, kuş cıvıltıları arasında zamanın nasıl geçtiğini anlamadık.

Zaman çabuk geçiyor, bu yıl üçüncü kez Afrodias Antik Kenti'nde açılan Ek Müzeyi, Sebasteion Sevgi Gönül Müzesi'ni görmeye gittik. Müze gezimizde yorulmuştuk. Soluğu yine Karacasu yaylasında aldık. Hafta sonu olduğu için tüm çınar ağaçlarının altı ve masalar doluydu. Arkadaşımız ve dostumuz Ark. Umut Doğan ailesi ile birlikte bizleri, bu güzel mekânda ağırladı.