Hüner Evi * Şeref Bilsel

Sonra bir dağın içine kapandığını gördüm
kalmak hüner istiyordu ve ağu
ve kumlara gönül indirmiş güneş
kanırtıp farkında olmanın ellerini güpgüzel günler için…
kalmak, sana yazgılı bir kederi parlatmak akşamdan sabaha
öyleyse bu parmaklar bize çok
çok günbatımları gösterecek

gözlerin kadar cesur değil kuşluk vakitleri
kırılmanın okulunda eğlendin uzun zaman
ısırgan otları ve zakkumlar arasında
duydum sana değmeden geçen yazları
sonra sana el değmemiş bir kağıt açtım
martılann düğüne gittiğİ…
sonra hiçbir şey kalmadı bende açılmaktan yana

sesimle sardığım uzun çarşambalar içinde
vakti ortasından bıçaklayan bir hay ta olarak
yanlış duyruldum…
bir adamın gençliğine doğru yırtılan buldan beziyle
sildim dost olmaktan tozlananları

seni görülmemiş bir serap bildim sağ omzum üzerinden
karnında toplanmıştı kızmanın melekleri
boğazında baygın bir ay!
bir ceviz bilindiğin zamanlar kırılıp durdun
içten dışa doğru yedi kat gök vardı içinde

o çok ateş görmüşlerin yüzüme vuran yarasından ayrılıp
tez ölmüş bir kadının ağzındaki sigarayı yaktım
çünkü diyebilmek için ortasına varmalıyım dumanın
ve ben düştükçe seni ne çok uzattım göğe anladım
şehirden bir namlu yapıldı bana, telaşla doldurulan ve
susmanın örtüsü altında bekleyen

sesimi senin tenhalarında açan yaprakların hatr1na yordum
sonra bir dağ içine kapanmasın diye
evi hünerleyip ağzımı elinin rüzgârıyla doyurdum

Varlık, Kasım 2005