Hişar * Aydın Afacan

Hişar Ağaoğlu'nun Anısına

1.
olur da karanlık bir boşlukta rüzgâr
donar da
donan suretlerimizdir, kırgın
eski bir masal şehrinde

bilinir, kimi akşamın ayrıntısı
karanlığında saklıdır,…
ışığın terk ettiği bir akşam yanar,
suskun ve “beyaz”
gelir bir yaraya ilişir
göğsümüzde kanayan
kopan bir candır
kalbinin ülkesinden; düşleri kanar…

zarif değildir bir akşamı karanlıkta unutmak
o ketum girdapta, onca ıssız
ve bir kış ikindisi gibi loş ve ağır halkımız…
kavrulur ağıtlarda
ağır bir beddua gibi uğuldayan tarih…

ve gün uzaktan uğuldar
uzaklarda bir yangın ürpertisidir kar…

2.
buruk bir gül olur gülüşümüzde
o hep bir gurbet hüznü taşıyan gülüş

düşer şavkını bir şiirin kalbine
o sade, o insan gülüş,…
bir insan, uzun ve eski bir caddede
mahzun yürür ve uzun

uzun yollar tutulur yolculuklarda
bir demiryolu uğuldar mesela
eski bir sonbahara aralanır
soğukta uykunun üstünü örten
sıcak bir anımsama

ve ey, zamanda yoğun dağılan bellek,
anımsamak, usul usul kanar anılarda

3.
Mustafa Ağaoğlu'nun anısına

olur da vaktinden evvel oğul
gider de
baba, yakar kalbinin ipeğini sessiz
bir kahır alevinde incelir ömür
sessiz bir yanardağ, ağıdı kendinde kanar

burkulur gün, akşama dönerken,
sessiz ve vakur der: hişar, ah, hişar!..

yanar usul usul uzaktan
o hep bir gurbet hüznü gönderen gülüş

ve gün uzaktan uğuldar
kalbimizde bir yangın ürpertisidir kar…

Aydın Afacan
Kavram-Karmaşa Dergisi Mart-Nisan 2002 sayısı