George Berkeley ( 1685 – 1753 )

1685-1753 yılları arasında yaşamış olan, dünyada yalnızca ruhların ve bu ruhların idelerinin varolduğunu, buna karşılık maddenin varolmadığını öne süren İngiliz düşünürdür. Dublin?deki Trinity College?de eğitim görmüş İrlandalı bir Protesandı. Bugün yakından bilinen bütün felsefi çalışmalarını henüz yirmili yaşlarındayken yayınladı.
Yeni Dünya?da yüksek eğitimi geliştirmek için çok uğraştı. Bu amaçla üç yılını Amerikan kolonilerinde geçirdi. Rhode Island?daki çiftliğini ve kütüphanesini, 1701?de kurulan Yale Üniversitesi?ne bıraktı. Yale?in fakültelerinden birine onun adı verildi. California?daki Berkeley kenti de onun adını taşımaktadır. 67 yaşındayken Oxford?da vefat etmiştir.

GÖRÜŞLERİ

Berkeley?de kendisinden önce yaşamış olan Locke gibi, bizim doğrudan ve araçsız olarak algıladığımız her şeyin kendi zihnimizdeki ideler olduğunu, doğuştan düşünceler bulunmadığını, tüm idelerimizin algısal deneyin sonucu olduğunu ve bilgimizin duyudeneyi yoluyla sahip olduğumuz idelerden türediğini savunmuştur. İdelerden türeyen bilginin tek bir istisnası vardır. Tinsel varlıklara ya da insanın kendi benine ilişkin bilgi.
Berkeley?e göre, kendi zihnime ya da benime ilişkin olarak doğrudan bir algısal deneye sahip olamadığım; fakat doğrudan ve araçsız olarak yalnızca zihnimin çeşitli niteliklerini ya da faaliyetlerini algıladığım için, benim, kendi zihnime ya da benime ilişkin bir ideye sahip olduğum söylenemez. Bununla beraber, buradan yola çıkılarak zihinden ya da benden söz etmenin anlamsız olduğu sonucuna varılmaz. Çünkü, sonsuz sayıda ideye ek olarak, bu ideleri bilen ve algılayan bir şey, algılama, isteme, imgeleme ve anımsama gibi faaliyetlere ek olarak, bu faaliyetleri gerçekleştiren aktif bir varlık vardır ki, bu da zihin ya da ruh ya da bendir.
İdelerden insan zihninden ya da bir algı eyleminden bağımsız olarak kendi başlarına var olan şeyler olarak söz etmek çelişik olsa bile, bizim birincil niteliklere ilişkin idelerimize benzeyen niteliklere sahip olan nesnelerin insan zihninden bağımsız olarak var oldukları düşünülebilir. Bu düşünceye Berkeley, bir idenin ancak başka bir ideye benzeyebileceği, buna karşın bir sese ya da bir şeklin başka hiçbir şeye değil de, yalnızca başka bir ses ya da başka bir şekle benzeyebileceği karşılığını vermektedir. Dahası, ona göre, biz zihnimizdeki idelerin nesnelerin niteliklerine benzeyip benzemediklerini hiçbir zaman bilemeyiz, çünkü bizim dolayımsız olarak algıladığımız her şey kendi idelerimiz olup, idelerimizde bu idelere benzeyen nitelikler ilke olarak birbirlerinden farklı olduklarından, bizim idelerimizle bu ideler benzeyen nitelikleri birbirleriyle karşılaştırma imkanımız yoktur.