Gazetemiz On Beş Yaşında * Bedriye Aksakal

Yazım yaşamım çocukluğuma, gençliğime dayanır. Çocuk yaşta bir şeyler yazar, babacığıma gösterirdim. Yazdıklarımı okudukça bana kitap alır: “Oku!.. Okudukça güzele ulaşırsın” derdi. Yazdıkça, güzele ulaşamıyordum. Güzelin güzeli vardı. Güzellik… boyutlar içinde ulaşılmaz oluyordu.
İlk heyecan, ilk coşkuyla, masum duygularıma ortak olan ilk şiirimi, Beşiktaş için yazmıştım. O yıllarda hafta da bir Beşiktaş'ın gazetesi çıkıyordu. Ben de yazdığım şiiri oraya yollamıştım. Şiirim yayımlandığında kendimi ne kadar çok büyük görmüştüm.
Orta okul ve lise yıllarından bu zamana dek şiir tutkum süre geliyor. Şiirsiz yaşam düşünemiyorum…. Defterime şiirler karalardım. Durmaksızın da şiir okur ve şairlerin şiir kitapları yoldaşım olurdu.
Başımda kavak yelleri estiği yıllarda Hür Işık'ta arada bir yazılarım yayımlanırdı. Tabii bu arada anı defterlerim geceleri benim sırdaşım olmayı sürdürüyordu. O sırdaşlık bu gün nice kitaplarımın öncüsü oldu.
Yazmak arınmaktır derler. On beş yıldır Haber Gazetesi'nde yazdıklarımla sevinçleri ve acıları sizlerle paylaşırken, mutluluklarımız çoğalıyor, acılarımız ise paylaştıkça azalıyor.
Yıllar yıllara ulanırken, bizlerin yaşamından bir şeyler sonbaharın yaprakları gibi düşerken, düşüncelerimize de baharın tomurcukları gibi düşünceler doğuyor. Öğrenmenin yaşı yoktur derler. Bilgi sınırsız. Gazetemizde ben de gençlerden çok şeyler öğrendim. Bilgisayar kullanmayı Hatice ile Banu'dan öğrendiğimde sevincim, içimdeki çocuğun sevinciydi. Gazeteciliğin püf noktalarını da Nejat Babadan öğrenmem benim için bir kazançtı. Her zaman söylediğim gibi “HABER GAZETESİ”gençlerden tutunda, bizlere dek hep okul oldu. Bu okula çok kişi geldi ve gitti. Burada üç oğulun adını yazmadan geçmeyeceğim. Serdar Öztürk, Önder Savcı, Tufan Taner Savcı. Onların Bedriye Anne deyişlerini özlüyorum.
Kuruluşunda yer alan Ertuğrul Aytaç, bir ara gazetemizden tatil diyeyim gitmesine rağmen, yine üç yıl önce evine döndü.Yazmaya kalksam, gelen ve gidenlerin kişiliklerini? yazdıklarım günlerce sürer. En güzeli onlara şimdiki yaşamlarında esenlikler dilemek.
Tabii bu arada yorgunluklarımızı atmak için kendi aramızda yaptığımız kutlamalar. Filiz'in fasulye partileri, Zerrin'in özel günlerde yaptığı pastalar birlikte söylenilen şarkılar… birer tat bıraktı anılarımız içersinde… Aslında ereğimiz yemek içmek değildi. Birlikte mutlulukları paylaşmaktı. On beş yıldır onurlu yazım yaşamıyla başı dik olan gazetemizde yazı yazmak benim için de bir onur.
Şu bir gerçek ki. Kişiler ve kuruluşlar ilkeli yaşıyorsa, onların başları her zaman diktir. Yeri geldiğinde de olgun buğday başağı gibi de olurlar.

Şair ne diyor:
Bütün insanları dostun bil, kardeşin bil kızım.
Sevincin ürünüdür insan, nefretin değil kızım.
Zulmün önünde dimdik onurunu
Sevginin önünde eğil kızım.
Gazetemiz her zaman zulmün önünde dimdik durmuştur ve sevginin önünde de eğilmiştir.