F Mi Yoksa Q Klavye Mi?

AKP’nin ilköğretimden başlanarak, F (Fe okunur) klavyenin yaygınlaşması amacıyla girişimlerde bulunulacağını açıklaması üzerine “Bilgi sahibi olmadan fikir sahibi olunmaz” deyip, F ve Q klavyelerin çıkış öykülerine göz atalım dilerseniz.
Prof. Dr. Şükrü Haluk Akalın Türk Dili Dergisi’nde, F klavye düzenlenmeden önce, yaklaşık 30 bin Türkçe sözcüğün ölçü alındığı bir değerlendirme yapıldığını, en sık kullanılan “a, e, k, i, m, l, t, r” gibi harflerin, bu klavyede en uygun yerlere yerleştirildiğini anlatıyor. Akalın Q klavyede bu harflerin (örneğin 30 bin sözcükte 26 bin 323 kez kullanılan “a” harfi) en ücra köşelere dağıtılmış durumda iken; çok az kullanılan bazı harflerin (örneğin sadece 125 defa kullanılan j harfi) en uygun yerlere konduğunu söylüyor.
Q klavyenin öyküsünü ise, “Tüfek, Mikrop ve Çelik” adlı kitaptan (Jared Diamond, TÜBİTAK Yayınları) aktaralım.
“… bu klavye 1873’te mühendisliğe aykırılık abidesi olarak tasarımlanmıştı. Daktilo kullananları olabildiğince ağır yazmaya zorlamak için olmadık hilelere başvurulmuş, en çok kullanılan harfler klavyenin her sırasına dağıtılmış, sağ elini kullanan insanları zayıf ellerini kullanmak zorunda bırakacak şekilde harfler solda toplanmıştı. Görünüşte verimliliğe aykırı bütün bu özelliklerin gerisinde yatan neden, daktilolarda yan yana iki tuşa art arda basıldığı zaman ikisinin birbirine karışmasıydı, üreticiler daktilo yazanları yavaşlatmak zorundaydı.”
Özetle, F klavye Türkçe’yi hızlı yazabilmek, Q klavye ise, İngilizce’yi yavaş yazabilmek için tasarlanmış.
Siyasi görüşüm farklı olsa da AKP’nin F klavyeyi özendirme girişiminin, sigarayı özendirmeme girişimlerinden sonra, en yararlı projeleri olduğunu düşünüyor ve gönülden destekliyorum. AKP bununla yetinmeyip, internette Türkçe karakterlerde yaşanan sorunların çözümü için uluslararası standart gruplarında daha aktif olursa ve cep telefonu tuşlarına Türkçe karakterlerin eklenmesini de sağlarsa, bunları da alkışlarım.
(Prof. Dr. Ülgen Zeki Ok’un kaleminden, okulgen@superonline.com)