Çocuk Yaşta Kadın Olmuşlar * Bedriye Aksakal

Bizim kadınlarımızı yazmak istiyorum. Şairimizin dediği gibi:”Anamız, avradımız ve yarimiz olan kadınlarımızı”
Yazacağım kadının adı Süheyla-Ayşe- Emine- Zeynep? olabilir. Başka bir isim de olabilir. Önemli olan kadın olması.Yaşam öykülerinde “acıyı bal eylemeleri” o kadar çok ki.
Hastanede tanıdım bu kadınlarımızı, üç yıl önce. Bir ay boyunca ben hastamın başındayken, onlar hasta yataklarında yatıyorlardı. Zaman geçtikçe söyleşilerimiz odalarımızda bahçede sürmüştü. Kadın olarak sorunlarını sordukça, yaşam öykülerini bir bir anlatmışlardı. Onlar anlattıkça ben de not ederken, durmaksızın 'of'lar yüreğimden kopup dudaklarımdan döküldü.
O güzel insanlara 'Yaşamınızı yazacağım' dediğimde, şimdi yazma daha sonra yaz; ama ismimizi yazma, dediler.Yine yüreklerinde bir korku vardı.
İlk anlatacağım kadınımız, Siirt'in bir köyünden Manisa'ya gelmişler. Adı S?? neler anlatmadı ki:
“12 yaşında bir çocuğum. 13 yaşında evlendim. Ergen olmadan, hamile kaldım. Çocuğumu bırakıp bırakıp oyun oynamaya gittim. Eve geldikçe kocamdan, kaynanamdan durmadan dayak yedim. Bu dayak yeme 20 yıl sürdü. Sekiz çocuk doğurdum. İlk çocuğum olduğunda 14 yaşındaydım. Tarlaya gitmiştim. Çocuğumu bir ağacın altına bırakmıştım. Akşamüzeri eve geldiğimde kaynanam çocuk nerde? dedi. Çocuğu unuttuğumu söyleyince çok fena dayak yedim. Kocam çocuğu alıp eve geldi. Sekiz çocuğum oldu.Çok hastalandım. Hiç doktora götürmediler. Oğlum 20 yaşına geldiğinde kocamdan boşandım.” derken başlıyor ağlamaya. Bir oğlu hapiste yatarken, kendisi de göğsünden rahatsızlanmış. Akşamları hastanede zaman geçmek bilmiyor. Kafeye gidiyordum. Bir gün S??,”Hadi aşağıya inip kafede bir çay içelim,” dediğimde, 'Ömrümde hiç yalnız dışarıya çıkmadım ki,' dedi. Sonra: “Utanırım” dedi. Ona: “Kendine güveneceksin, hadi bakalım kafeye gidelim,”dediğimde aşağıya inmiştik. Daha sonraki günlerde kendisi tek başına inmeye başladı.
Diğer kadınımızın adı Ke?. 'dı. Allah öyle yetenek vermiş ki anında sana her konuda mani söylüyor. O da çok dertliydi.
K?.. 15 yaşındayken kızını doğurmuş. Manisa'nın Yunt Dağları'nda bir köyde oturuyorlarmış. Kocası da 16 yaşındaymış evlendiğinde. Üç çocukları olmuş. Üç çocuktan sonra kocası askere gitmiş. Kayınvalidesi sizlere bakamam diyerek, çocuklarla evden atmış K?..'ı. Üç çocuğunla birlikte annesinim evine gitmiş. Dörtbuçuk aylıkken üçüncü çocuğu ölmüş. “Üşüttüm çok hastalandım, o gün bugün oksijen veriyorlar” bana, derken doktorunu görünce aşağıda yazdığım manileri söylemişti:
Hastanenin yapıları
Mavi boyalı kapıları
Yavrularımı çok özledim
Burnumda tütüyor kokuları.
Selvinin dalındayım
Hastanenin yolundayım
Annem beni ararsa
Doktorların elindeyim.

Bahçede iğde ağacı
Sevda zehirden de acı
Doktorlar bulamadı
Bu derdime ilacı.

Karga uçtu çatıdan
Hemşire geldi kapıdan
Parfümleri sürünmüş
Bayıldım ben kokudan.

K 'nin söylediği maniler bu gün defterimin sayfaları içinde. İleride yine K'den bahsederken o manileri, bir gün sizlerle paylaşırım kanımca.
Bahsedeciğim üçüncü kadınımızın adı:Ayşe O da 14 yaşında evlenmiş. 17 yaşında ilk çocuğunu, 20 yaşında üçüncü çocuğunu doğurmuş. 37 yaşında da dul kalmış. Neden evlenmedin tekrar dediğimde gülerek:
“Gül üstüne gül koklamam” demişti. Annesi Türk, babası Kürtmüş. Biz birbirimizle et tırnak olduk nasıl bizi ayırırlar dediğinde de ülkenin sorunlarını onunla uzun uzun konuşmuştuk.
Hastane de kaldığımız o bir ay boyunca bulunduğumuz kattaki kadınlarımızla hep konuştum. Kimi ihanete uğramış, kiminin oğlu, kocası kader kurbanı içerdeymiş. Onlar birgün 8 Mart'ı hiç duydunuz mu dediğimde yüzüme öyle sevecen bakışları vardı ki. Kadın Gününü bilmeyen on binlerce kadınımız acıları bal eylerken, onlara benden selam olsun 8 Mart'a?