Yılmaz Odabaşı Yaşam Öyküsü

Yılmaz Odabaşı, Diyarbakır'da doğdu. İlköğrenimini Diyarbakır'da başlayarak Anraka ve Kayseri'de; ortaöğrenimini Gaziantep'te başlayarak Diyarbakır Lisesi'nde tamamladı. 1980 darbesiyle birlikte pek çok aydın ve yazar gibi o da tutuklandı. Bu nedenle yüksek öğrenimini bitiremedi. Tabela ressamlığı, ilaç firmalarında tıbbi temsilcilik, kitapçılık gibi işler yaptıktan sonra, 1986'da…

Kiralık Keder * Yılmaz Odabaşı

dicle kadar kurudumne sustum ne konuştumçöplükte bir gül gibi böyledir savruluşlar ben yaktım yangınımıben inledim, ben izledimölüm, seni gözledim ömrümde çırpınışlar şimdi kim anlar benisoğuk hayat, soğuk duvarsıcak birşey özledim kalmadı başlangıçlarkalmadı başlangıçlar…

Pervarili Bulutlar * Yılmaz Odabaşı

tenini sınar bir ustura ince ince sızar kanbir tren sisleri yara yara geceyi çizer raylarabir adam, kapılmış da pervarili bir bulutagider kendi kendine, kendi kentine adamı orada unutmuşlar… üşütürken ömrümüz rengini paslı yalnızlıklardakime baksam yanlış hayatlarda hep alaborasana baksam bir malatya kaysısı gibi unutulmuş dalındaher…

Sakla Yamalarını Kalbim * Yılmaz Odabaşı

ne gülne yarın! gül,küle karılmış günlerin tortusundayarın,vurulmuş yatıyor bugünün avlusunda sakla yamalarını kalbim… insanlar büyüdükçe günler kısalırlargünlerimiz gibi aşklarımız dayittikleri duraklarda kalırlar sakla yamalarını kalbim… kendini bıçak gibi ışıyan yeni güne bağışlayürü, arkana bakma, ama umursabazen anılara en çok yakışan elbisebirkaç damla gözyaşıdır unutma…

Savrulan Sokaklarına Ömrümün * Yılmaz Odabaşı

güldükçegündevrilir gözlerinin akşamınagecedir, bir rüzgâr getirir elleriniöperim… kimseler görmez dallar ıslaktır ay ışığında adın sonbahar yüzlü bir çocukömrümün esrikliğine dolanır gelirbu kentli akşamlar sanıktır, kanatır yokluğunusesin sessizliğimde çoğalır gelir dallar ıslaktır ay ışığında gitmen bildiği gibi konuşuyordubensiz…belki bir kış güneşiydin kim bilirbelki kimselerin uğramadığı bir…

Sevinci Savrulmuş Haldaş Gözlerin * Yılmaz Odabaşı

gece eksilebilir, eksilmez tanıdık yüzüne susuzluğumdoğrul sorgusuz, korkusuz gözlerinle konuş gelben gözlerini tanırım senin… bu gece oturup seni özledimay doğruldusu durulduörttün mü perdesini penceremizin? şimdi yüreğime su taşıyan sesini sessizlik çaldıyüzünde gölgelenmiş bayat bir hüzünlesenin sesin, hasretinve gözlerin bana emanet kaldı… gözlerin… yıllanmış şarkılar kadar…

Sınıra Vuruyorum Sınırsız Vuruyorum * Yılmaz Odabaşı

kendi katline ilişmişşu benim sürgün ömrümsonrası intihar kokan bir sevdauçurumlarda uçurumlar kendi diliyle anlatılır… düşecektim ya, sanki sen atıldın birden boynumagöğe yaz… göğe yaz uçurumlar da aldatılırkanıyorsa kan revan, ömrünuçurumlarda yaslı ülkeler ağlatılır… bir gül'dür benim ülkemuslanmaz ve sulayan kendi gövdesiniyollarını süngülerinrahmetini buzulların kestiği… daha…

İyi ki Bu Düştesin * Yılmaz Odabaşı

Inehirler yarışır, çağıldar gözlerindeo nehirler benim nehirlerimdiraşkki azar azar benim yerimdirüşüyorsam, sokaktaysam, yalnızsamgözlerin ey yâr benim evimdir /vurulup düştükçe, düştükçe seni sevmekten caymayacağımgece insin, el ayak çekilsin gelip kapında ağlayacağım!/ iyi ki bu sestesindünyayı ısıtan nefestesinbir haydut gibi gezinirim kapındakalbimde tutuşan ateştesin… IIrüzgârlar savrulur, uğuldar…

İdris * Yılmaz Odabaşı

içindeki çocuğu alıp kaç idrisbırak paslı hançerlerle parçalamayıuykularınıihanet torpil yapmazhasret ardına bakmazkır kanlı bıçaklarıiçindeki çocuğu alıp gel idris… bir mavi için ağlama idrisitme şu duvarlarıgülümse, sütünü ve içindeki çocuğun bilirim, mağlûbiyetesrik gülüşler ardında paramparça bir perdeyeter idris, vakur ol, onur var serdeanladım, vazgeçemezsin ondanasla!kardeşim, fazla…

Teğet * Yılmaz Odabaşı

Herkes kırılamaz; bazen ipince bir dal olmak gerekir kırılmak için: Ama dünya kütüklerin? Ağlayamaz herkes; ağlayabilecek kadar büyümek gerekir: Dünya ise küçüklerin? Sevemez herkes; bir orman olmak gerekir sevmek için: Bak ki dünya çöllerin? Ve vâkur bir damla olmak dalga için. Katılmak okyanusa aşk için,…

Vuslata Kalsın * Yılmaz Odabaşı

I Heyhat yeniden ıskaladın vuslatı! Şimdi eyersiz atlar gibi özgür ve lânetli bir keder gibi uzak yağmurda… Çok dost olmasan, çok olmazdı düşmanların da! Çok galip gelmek istemesen, kim bilir böyle çok yenilmeyecektin. Çok gülmesen belki bir zaman, böyle öç almazdı hayat; ağlamazdın çok… Çok…

Yüzde Yüz/süzlük Yeni Bir Yüz Artık

götürüruykulu atları onlarıçarmıhlar çıkmazına”-Lorca- (artıktık artık): uğultuların artığıyız be çocukspermlerin, rahim kanlarının, eski dolunaylarınkesilip yakılmış yapanıl ağaçların, susan dağlarınaldatılmış avuntuların, kirli lavaboların, anlaşılır günahlarınezberlerin, “ilk”lerin, dinmeyen şehvetlerinve kimsesiz özlemlerin, tanıdık kederlerin, zalim yenilgilerinapansız sevinçlerin, gündelik zaferlerin; -zaferler tiner gibi uçucu, yenilgiler kalıcıdır…-*bayat yenilgilerletükürülmüş hayatların gündüzlerindeve…

Yenik Serçe * Yılmaz Odabaşı

I Yaban ve asi dağlara dağılan taylar gibi. ve yangın gençliğinin alazında ışıltılı bıçaklar gibi. Adana?da yollara dizilmiş garlarda, çığlık çığlığa peronlarda çocuklar gibiydi gözleri. /Adı Nevin, şarap içer, rüzgâr giyerdi geceleyin…/ II O, kanadı kırık bir kuştu, beyaza vurulmuştu; kimseler görmedi bir başka renk…

Yaşam Hızla * Yılmaz Odabaşı

İşte yaşam da bizimle birlikte yeniliyor. Gündüzlerin mezar taşları, şafağın buğusu yeniliyor: Hızla, hızla, hızla! Artık sırrı dökülen aynalardan herkes eskiyen kendini süpürmelidir? Kaçak bir türkü gibi kendine söylemeli, ıssız kumsallar gibi kendine çekilmeli ve süpürmeden bizi şu yanlış kalabalık, herkes kendi kalabalığını süpürmelidir… İşte…

Yakarım Geceleri * Yılmaz Odabaşı

Bu aşkın nüshası şarkılarda aslı bende kalacak. Bizi hasret saracak bulutlar çıldıracak. Ayrılık başımı döndürüyor; kavuşmayı özlettin. İntiharlar kuşandım bu aşkı sen kirlettin. Geçtim borandan, kardan yitirdim bahçeleri, ellerini tutmazsam yatamam geceleri? Bu aşkın nüshası rüzgârlarda kahrı bende duracak Sende ihanet gülüm bende matem olacak…..

Yine Dağdır Dağ * Yılmaz Odabaşı

?bir ölüm uzaklardan vurur yollara bizi bilge bir yalnızlığa serer hikayemizi kırık bir kırlangıcı dağlara çeker beyaz kapanır bir ustura, dindirir öfkemizi… -Sefa Kaplan- I fırlatmıştım kalbimi uzağa, en uzağa denk gelir de rastlar diye bir yıldıza yanılıp susturdum ağrımın çağrısını çağrımın köhnemiş ağrısını 'aldırma!'…

Yüzün Bende Solacak * Yılmaz Odabaşı

bu aşkın nüshası şarkılarda aslı bende kalacak bizi hasret saracak bulutlar çıldıracak ayrılık başımı döndürüyor kavuşmayı özlettin intiharlar kuşandım bu aşkı sen kirlettin geçtim borandan, kardan yitirdim bahçeleri ellerini tutmazsam yatamam geceleri… bu aşkın nüshası rüzgarlarda kahrı bende kalacak sende ihanet canım bende matem olacak…

Züleyha * Yılmaz Odabaşı

''geçmişi bir yana bırak, ömre zarardır yaranı yumuşak, yeni bir aşkla sardır insan yüreğinde geçen zamana karşı her zaman diri, parlak bir köz vardır.'-metin altıok- yalnızlığımı memelerinle emzir hüznümü tut, hüznümü aşkın yamaçlarında gezdir ben kaçagım, bunlar da yollara dagılmış gülüşlerim yagmuruna sahip çık züleyha…

Cehennem Bileti * Yılmaz Odabaşı

I. izi kalırdı sağrıları ıslak tayların boynunda muhteşem kementlerin ay ışığına dönerdim… mühürleri, muhtarları, sızıları bilmezdim yazgım ki hep yazgımdan demlenen katillerin güzergâhıdır çocuktum… bilemezdim… ahırlara saklanır ölmeye gidemezdim izi kalırdı sağrıları ıslak tayların boynunda muhteşem kementlerin geceleri, gençlikleri, geçmişleri bilmezdim uzak eşkıya ateşleri ışıtırdı…