Çılgın Yaz * Altay Ömer Erdoğan

davullar, davlumbazlar, kurnazlar, cellatlarciğerlerimizi kavuran bir tat var yazdasusuzluğun heceleriyle yıkanan uykularkanar iplik kırmızı rüyalara kanmaz da derin alfabelerle eğitiyorum uzayan yerlerimiduvara çarpma hızıyla edinilen yüzyüzlerce düzlükte sınıyor ezberlerimigülümsüyor el yordamıyla bulduğum güz sıkıntıyla kurgulanmış kentleri saysamtebeşir hevesler aşırsam kuytu çarşılardanyüzsüzlüğümü güzel yüzüne dayasamkırılsam da…

Kan At * Altay Ömer Erdoğan

kan atma, kanatma ufka karşı koşan atlarısusamış, nazlı, boz atlar umudun sılasındadelişmen rüzgârla bir olmuş kanatlarıhepsi çağcıl bir güneşin yasında uçuruma ağıtlar yakan maskeleri zamanınsüvarisiz, kısrak, hâkim ve yırtan sessizliğiyüzyıllarca iz sürmüş peşinde akan kanınatlar bir hendekten ötekine kimsesizliği kan, kar, kir, dehlizi büyüten sır…

Limon Suç * Altay Ömer Erdoğan

kurşun askerler dökülüyor gözlerimdentabula rasa; gök kanatıyor gri sözcüklerinibir ses her zamankinden daha da derindenele veriyor içimdeki gizli gerçeğini çoğalıyor ay iskeletleri viran bahçelerdekanatılmamış bir toprak parçası olsunmevsim sıcaklığından bir çarşaf ger dedudaklarım ıslak denizlerinde boğulsun ağaçlar yaşlı Akdeniz?i susuyor nedensizkekik bu dağların lirik eşkıyasıbir…

Sütliman * Altay Ömer Erdoğan

iki üç şiirin elinden tutsam gökyüzü benim olurdu kuytu köşeleri okurdu zamansız gözleriyle telaşansızın bir gölge küserdi sahibineasla dönülmemeli yolun yarısından derdi ustaderdi yarın yağacak avuç açmakgeçmiş ye gelecek arasındadilsiz ağrılara çare ummak. iki üç şiirin elinden tutsam ağaç benim olurdu güneşler çağırırdı anne özlemiyle…

Yatay Geçiş * Altay Ömer Erdoğan

yakamozla seviş ey yolcu, bu ilk emirdenizülke sessizliğinde açıldı ipek kanatorfozun kuluçka yalnızlığına atıldı demirlodosun kulaç alıştırmalarından daha rahat gümüş ile kasırga, sanrı ile tanrı arasındadenizine tepsi gibi balkıyan dolunaygününü doldurdu zeytin öpme kuyruğundasen bunu evcil güneşin emekliliğine say küreklenen umutlara taşıdı yasını balçıkgözlerinde turfanda…

Yaz Geçti * Altay Ömer Erdoğan

suyu bulduk, kendimizi sonragüneşin sözlüğünden sözcükler aşırdıkhep bir asma kuşkusuyla avludaüzüme dönüşmeyi muştulayan bakışlardık seni çok bekledik tüm telaşların arasındakurgun bir satıcı sesiyle kuru sıcak yazeridi ince nakış sabırlar avuçlarımızdaşiirlerden çok çocukluğumuzdan az ağzımızda bir damla kan gibiydi tadıvarılacak yerlerin serinliğini anımsatanşiirimiz olsa olsa susuzluğun…

Uçurumun Yalnız Yüzünde * Altay Ömer Erdoğan

maske yalnızlığı bu bizimki,çevre denizlerden balık kokusu, korsan mavisi takıştıranbiraz solan bir çiçek, biraz açan bir dize,hayli bizden önceki, hayli tutunmuş ve biraz somurtkanbayılıyor çarşafı yorganı Dante ile Beatrice'esonra bozlakla misket arasında nice nice kamyonlarlauğradığı her eve biraz Çalıkuşu, biraz Picasso laciverti aşılıyoryeniden yeniden tutuluyor…

Yüzleşmeye Hazırım Kent * Altay Ömer Erdoğan

YÜZLEŞMEYE HAZIRIM KENT KURGUSU ÇOBANLARLA; BİR AŞKŞİİRİ NİÇİN YAZILIR? ÇOCUKLUĞUMUN DEREBEYİ AKŞAMLARIKAÇINCI YENİ RAKI'YI ESKİTTİ? KIŞ DA UZUN SÜRECEK YÜNKAZAĞINI GİYMEYİ UNUTMA DİYEN ANNEM DAHA KAÇ ZAMANKUŞ MASALLARI ARMAĞAN EDECEĞİM SEVGİLİME? BABAM DAFRİGYALI, GÖMÜTÜNDE DANS EDİYORDUR KARTACALIKIZLARLA dostlar, bir mektup çekingenliği karışmış ders notlarınızın arasınaboyunlarına…

Kan Da Var * Altay Ömer Erdoğan

Asya yırtılmış bir haritadır kalbinin kapandığı her yerdegünün anlamını belirten baykuşların yuvasından çıkar harfben terzilere güveniyorum en çok, yaralar dikilirsökük bir bilinç menziline küfrederken, ben sendebir kentin kendi sessizliğine kent oluşunu öyle çok sevdim geceye akan sözcüklerin kilerinden topladım güllerimibir ömür kaç hece ederse onu…

Kan Gölünü Gördü * Altay Ömer Erdoğan

damla günler çoğaldı cıvalı bir gökyüzünün ensesindekırıldı kanadı poyrazlarla yarışan serçelerinbu sonbahar hiçbirimize bahar olmadı!çürüyen bir alfabeydi zaman, elimizde kaldıderken tüm kapıların içtenliğini kuşandıönce kadınlar ve çocuklar, sonra ağrılarımızağzını bıçak açmayan sözlüklere teyellendi öfkeyırtıldı gazetelerin en manşet yerleriama silinmedi toy belleklerdeki kara leke,sonuçsuz denklemler, çok…

Kumaş Yalnızlıkları * Altay Ömer Erdoğan

güz kırıklarıyla ilişiyordu yakamıza ayrılıkyakındık gölgemize, tunç taslardan içtiğimizsabır, haritadan siliyordu dağları ve ırmaklarıellerinle evcilleştirdiğin aşk, düşman oluyorduçocuğun aynada unuttuğu saçlarına hayatı yanılan bilgelikler taşıyordu suiki kere yıkanılamayanezber defterinde kurumuş kandıterziler bize düşmandı tarihteaynanın önünde çocuk üryan geçtiğimiz yerlere şerbet ve kan dağıtmıştık oysakılı kırk…

Yakın * Altay Ömer Erdoğan

aşka yeni bir pencere doktoraçmak gerek gizli öznenin tarihiniyüklemine neden bu kadar uzakölüme o kadar yakın küçük dertlerin büyük şiirleri olsun doktorsusmaya yakın olan neden içinde hayatınbayat gövdelerle katıldığımız isyanhangi uzak duygunun ifadesi, hangi farkın daha da önemlisi çocuklar pusulasız doktoraşılanmışlar aşk hastalığına karşıderinliğe hiç…

SU'RE * Altay Ömer Erdoğan

su hangi kanı yıkayan temiz akıcı boşluktahangi aynaya baksam kırık sahibi sözsüz suyara da kapanmayacak çirkinim hep konuşkantutsam bir kent düellosu ucundan hem unutkansu tarihi ve kibri arıtan sabırdan saraylar kadarkendini ve aşkını ilkel kavimlerde arar su tutkunum sarhoşum kıyasıya kaybolmuşum tenimdehem kendimden başkayım hem…

Otel Yorgunu * Altay Ömer Erdoğan

Hitit babacan güneşler ağartırdıkardeş kanı toprağa karıştığındaikinciye kullanılmayan bilgelik damıtırdısafdil akıl ruh ile yarıştığında körlüğüyle övünen halklar gördüktarihin kanlı parmaklarında birer tespih tanesibiz de en az onlar kadar kördüken gür haykıranımızın en önce kısıldı sesi ısırgan otları ve zakkumlar arasındanyanık tenlere sonuçsuz denklemler eğirenbir yüzü…

Kent Düellosu * Altay Ömer Erdoğan

aşk işgüzardır, söz de… tozlanmış bir filika gibi Zaman'ın koynundanereye yakışsam çamaşırcı kadınlara kıskançtornacı bir meyhanede bıraktığım akşamlar!alkışlar kendiliğinden sarhoştu tüm ayakaltılaraonlar da taşıyorlardır bir şeyleri bir ötekinekimsesiz romanlarda… aylak fırtınaları… sıska yalnızlıklara kim bir ayı bunalttı sorusuz bir çocuk kadarbir çocuk kadar kim çalabilir…

Kasaba * Altay Ömer Erdoğan

sarı sıcak bir ağustos kapımıza dikilmişanahtar paslı ve kilit hafif ürkekşimdi derinlik ile serinlik arasındasöz uçlarından vahşi düzlüklere doğru uçanzamandır orda, biraz yorgun ve kelebek zehir zemberek bakışlarında doğanın kül olmuşkırların öfkesi, taşın sancısı, suların dansınerdeyse uzak ile yakın arasındabuğday tenine güzellemeler yakanbir şiirdir ağaçtan…

Aşk ki * Altay Ömer Erdoğan

gelip kokuma yerleşen mevsimsığınaklarda dilsiz ağrılar ülkesiz şarkılarsusmanın ve anlamanın deltası bir kadının gözlerien çok beni ağlatan en çok beni yanıltankorsanlığıma teğet geçen aşkım kır beni imbatlı bir delikanlı nasıl soyunur zamanahoyrat bulvarlar dokuyan yalnızlıktır kuşanmışlığımabaküsün egemen olduğu bir çağ tufanıyüzlerinde yüzümüz var yüzsüzlüğümüz yüzsüzlüklerindebir…

* Altay Ömer Erdoğan Yaşam Öyküsü

1970 yılında, Gelibolu'da doğdu. İlkokulu çocukluk yıllarının geçtiği Keşan'da Atatürk İlkokulu'nda bitirdi. Özel Darüşşafaka Lisesi ve Dokuz Eylül Üniversitesi İktisadi İdari Bilimler Fakültesi'nden mezun oldu. 1996 yılında Muğla ilinin Milas ilçesinde öğretmenliğe başladı. Öğretmenlik görevini halen İzmir'de sürdürüyor. Şiirin yanı sıra öykü ve deneme yazıları…

Kardan Kına Yakılmaz * Altay Ömer Erdoğan

her şeye gidilir ama kendine gidilmez Hüseyin Abi.her yere uzanır eli ama bir şeye uzanmazpoyrazın bıyıklarıyla tutunulan yaşamda.sanma ki kandan kına yakılmaz her yer bir başka yere de benzerher yaşam bir başkasınınkineve tutunduğun her dalın öfkesiuzanır toprağın ana kucağı köklerine her anlamın bir babası vardırkitaplar…

Yarasa * Altay Ömer Erdoğan

her zaman geceyi yaşar mağaragöz bir işe yarasa, taş olur bakışbuz kesilir kan, tuz ile incelir yaraişte bu güzel sonsuz akışyakıştırır bizi iyi huylu çağlara… suyun sesiyle yüzünü yıkayanarı vızıltısı sürer ekmeğin üzerinepapatya bilinciyle yol sayıklayanyağlı saydam ipler indirir derineyarasadır gerçeğin hissiyle uyanan… hesabı yok…