Beyin Nasıl Korunur

Beyin dediğimiz çok önemlidir, çok da hassastır. Dikkat etmezseniz hemen tahrip olur. Aman siz siz olun, beyninizde hasara yol açmayın. Beyinde neyin hasara neden olacağını en iyi bilenler de elbette eğitimcilerimizdir.
Dün okuduğum bir haber beni derin derin düşünmeye sevk etti. 'Yazık değil mi yavrularımızın beynine' diye hayıflanmadan edemedim. İlkokul ikinci sınıfta bir öğretmen hayat bilgisi dersinde Darwin'in evrim kuramından söz edince hakkında soruşturma açılmış: 'Çocukların beynini tahrip ettiği için.'
Gerçi Darwin konusu dördüncü sınıfın programında var, ama olsun, o kadar zehirli bir konu ki, daha erken yaşta çocuklara öğretilirse şiddetli beyin zedelenmelerine, Allah göstermesin ur çıkmasına yol açabiliyor, bazı çocuklarda şaşılık yapıyor, hatta "Örtmeniiim, dün anlattığınız Âdem'le Havva neyin nesiydi o zaman," diye yersiz sorular soran öğrencilere bile rastlanabiliyor.
Beyin tahribatı konusunu gündeme getiren müfettişleri, onları yönlendiren müdürleri, o müdürleri atayan genel müdürleri, nihayet o genel müdürleri ve müsteşarları görevlendiren sayın Bakan'ı yürekten kutluyorum. Âdem'le Havva, yılan kılığına girmiş şeytan, yasak meyvenin yenilişi, sonra Âdem'le Havva'nın birden çıplaklıklarını fark edip edep yerlerini incir yaprağıyla örtmeleri (bu noktada dikat edin, çocukların beyinleri zedelenebilir), efendim daha sonra iki günahkârın cennetten kovulması… Kabil'in Habil'i öldürmesi… (Çocukların beyni bu sırada münasebetsiz sorular üreterek tahrip olabilir, dikkat etmeliyiz). Nihayet bir bızdık çıkıp şunu sorabilir: "Örtmeniim, kardeşlerin evlenmesi yasak olduğuna göre, Âdem'le Havva'nın çocukları nasıl çoğaldılar?"
Al bakalım beyne zarar bir soru daha. Bu sorunun yol açacağı beyin tahribatı, Darwin'in tahribatından daha az olmayabilir elbette.
Acaba, diyorum bazen, biz çocukların beynini korumak için değil de, yanıt veremeyeceğimiz sorular karşısında bocalamamak, kendi beynimizin sınırlarını zorlamamak için mi eğitimi böyle basmakalıp sınırlar içinde tutmayı tercih ediyoruz?
Eğitim elbette çok önemli, aman beyni zedelenmiş insanlar yetiştirmeyelim. Sorgulayan, korkmadan tartışabilen, babalarının önyargılarının üzerine çıkabilen, müfettişlerin okulu kışlaya çevirmesine izin vermeyen bir eğitim düzeni kurabilmeliyiz. Başbakan ve Milli Eğitim Bakanı kaç kez yineledi: "Ezberci eğitime karşıyız, sorgulayan bir kuşak yetiştirmek istiyoruz."
Bilimsel kuramların yerine dini inancı koyarak mı yapacaklar bu işi, merak ediyorum.
Haim Ginott şunları yazmıştı: "Bir toplama kampından sağ kurtulmuş
bir insanım. Gözlerim, hiçbir insanın görmemesi gereken şeyleri gördü.
Bilgili mühendisler tarafından yapılan gaz odaları. İyi eğitim görmüş doktorlar tarafından zehirlenen çocuklar. Eğitilmiş hemşireler tarafından öldürülen bebekler. Lise ve yüksekokul mezunları tarafından vurularak öldürülen kadınlar ve bebekler. Bu nedenle, öğrenim olgusuna kuşkuyla bakıyorum. Sizden tek dileğim şudur: Öğrencilerinize insan olmayı öğretin. Çabalarınız bilgili canavarlar, yetenekli ruh hastaları ya da eğitilmiş Eichmann'lar yaratmamalı. Okuma-yazma, yazım, tarih ve matematik, ancak öğrencilerimizin insan olmasını sağlarsa önem kazanırlar."
Bunun yolu da çocuklarımızın her şeyi korkmadan öğrenmesi, tartışabilmesi, irdeleyebilmesidir. Korkulardır beyin ve ruh tahribatına yol açan.

Türker Alkan