Benim Babam Upuzun Kırşehir
Kim Bilir Bir Daha Ne Zaman Gelir
-giritli recep?in torunu ceren?e
hakan?a, tamer?e
geçmişim sandığım bir yer yok artık çocuğum
upuzun evin yerini çoktan başka ev aldı
orda pencereler ses geçirmez duvarlar bön
bahçe yıkılmış hayat kapısını kimse hatırlamıyor
hatıraların üstüne ölümden başka koyacağım hiçbir şey kalmadı
ne yapsam odalar kendini tanımıyor çocuğum
avludaki çardak her gün biraz daha çöküyor üstüme
kırılıp dökülüyor içimde biriktiğini sandığım hatıralar
çanaklık yerle bir yüklük eski ayna giritli dedemin fotoğrafı
tahta masa sandalyesini çoktan bırakıp gitmiş
duvara girmiş dolaplar eski gaz şişeleri
camı isli lamba bir de çocuklar
çocuklar onların annesi babası
hatıralarla birlikte çoktan çekip gittiler
baba çoktan öldü anne upuzun kırşehir akşamında
kayısılar yaprağını dökmüşken yağmur yağdı
ağustos muydu neydi sen daha doğmamıştın çocuğum
anne her ölümden sonra ömrünü
uzun bir evden başka bir eve taşıyıp duruyor
gövdesini köpek gibi ardından sürükleyerek
günde iki paket sigaranın dumanı dudaklarının arasından
ölüm acısı yerine ağarmış saçlarına karışıp
ömrüne bakıyor çocuklardan ne kaldıysa geriye
toplamaya çalışıyor annem yüzündeki hüznü gizleyerek
ne zaman yanından geçsem o evin
sokağından ölüm bana el sallıyor çocuğum
hatıraların içine hızla bir dozer girerek
geçmişimi hayatımın üstüne yıkıp beni boğuyor
sesime yıkılmış duvarların sesi karışıyor ağaçlar
her geçen gün hepimizi hızla ölüme hazırlayan hayat
artık üstün körü hatırlama bile sayılmaz
tamer?le hakan biraz daha ölüme yakınlaşmışken
ruhum bir boşluğa dolup boşalıyor simsiyah
yürüyüp gidiyorum ne kadar kalabalık bu uğultu
neden kimsenin bir şey duymasına izin vermiyor
evler sessiz bahçeler upuzun hayat incinmiş
ömrüm hatırlamadığı düşten yeni uyanmış geceye
yapraklarımı döküyor çocuğum
benim babam upuzun kırşehir kim bilir bir daha ne zaman gelir!
(Kendini Kanatan?dan)
Ömrüm Diyorum Çok Acemi Hayat Çok Usta
-sesi içinde boğulanın kendi sesinden-
sesimi duymayacak kadar yalnızım hayat
iki kişi arasında gidip gelmek kadar anlamsız
her odanın kapısı için bir anahtar edindim
çevirdim çevirdim hiçbiri açılmıyor ne çare
ayrılık böyle yaşanıyormuş demek bunca hayat
boşu boşuna debelenip durmakmış zahir
ellerim kimin ellerini tutsa hızla soğuyor ölüm
böyle birden başlıyormuş insanın gövdesinde
kapılar birbiri ardına açılır belki kar yağar
pencereden ömrüme tekrar girerim kime ne
aile okul arkadaş ortamı nasılsa her şey kurgu
kim kime benziyor kim kimi anlıyor bilmem
ama bildiğim ne varsa unuttum
neşter bileğlenmiş bıçak gibi dolanıp durdukça
ellerimi uzatıyorum damarlarımı kesse bari
upuzun geceydi hayat galiba yalnız kaldım
sokaklardan geçip gidiyor yol bilmez ömrüm
ömrüm diyorum çok acemi hayat çok usta
kime aşkı sorsam yanıt yok sevişmek deyince
aklım karışıyor gözlerimi kapatıyorum nasılsa
hangi ecza yalnızlığın ilacı olabilir bir bilsem
acılar sesimi yükseltecek yarılanmış sigarayı
alıp avucumda söndürüyorum ne yapsaydım
kendime söz geçirecek insan değilim
kitaplar bir şeyler söylemez olalı çok oldu
şiir ömrüme hiç uğramıyor sözcükler bana kırgın
avlusu olmayan evim hayat kapısı bana kapalı
çiçek yetiştirdiğim hiç olmadı
ne zaman sulanır hiç bilmem
sokakta insanlar hayattan söz ediyor sevgilim
paranın erdeminden evinden arabasından
konuşmaya vaktimiz olmuyor sevişmek içinse çok geç
ama evinin anahtarları hâlâ çantamda kapıyı
açsam süzülsem içeri benim bu evin kızı
gitmeye çoktan hazırım midemde ağır bulantı
kussam rahatlarım ama kim temizleyecek
hayat kötü bir düş iyi demeye dilim varmaz
yalnızım bunu kendime bile söylemiyorum
kapıyı bir açsam kanım boşalacak içime
bakir bir dünya kalmadı haberim yok ecza
sürdüğüm her yarayı oyuyor tükürüyorum
bu hayatın tam da dibine kadar girmişim
biri vardı yalnızın biri çoktan bırakıp gittim
beni hatırlatıyor yazdığı her mektup yanıtsız
bıraktım hayata dair sorularımı dünya
kendi kapımdan geçmeyeceksem neye yarar
acemi bir kızım yine kasıklarım sancıdı
kendimi unuttuğum yeri hatırlamıyorum etrafım
olmadı benim sesimi sakladım durdum
şimdi bağırıp duruyorum biri duysa bari!
(Kendini Kanatan?dan)