Aşk * Bedriye Aksakal

AKSAKAL'CA
13.02.2013 / 00:00
Hani kalbimize sormadan bize gelip ve giden aşk var ya, zamanı gelince yaprak gibi dökülen aşk, sevgililer gününde bir kez daha sevgililerin yüreğini yakacak…
Balzac ne diyor:
?Aşk karşı duruldukça bütün bütün devleşir, her türlü engel, büyümesi için ona bir vesiledir.?
Freud?dan Martha?ya… Hürem Sultan?dan Kanuni?ye… Birinbci Abdül- hamit?den Ruhşan?a… Beethoven?dan ? Ölümsüz Sevgiliye…? Yahya Kemal?den Celile Hanım?a… Nazım Hikmet?den Piraye?ye… Abidin Dino?dan Güzin?e… Adnan Menderes?ten Berrin Menderes?e…Bülent Ecevit?ten Rahşan?a… dek aşıkların birbirlerine yazdıkları mektuplardan aşklarının büyüklüğünü görüyoruz.
Beethoven?ın sevgilisine yazdığı mektup şöyle:
?Ezeli yarim, yataktayken bile düşüncelerim üzerinize üşüşüyor, kimileyin sevinçle, kimileyin hüüznle yazgı?nın dualarımızı işitmesini bekliyorum. Bu hayata göğüs gerebilmem için ya tümüyle sizinle birlikte olmalıyım ya da sizi hiç görmemeliyim. Evet, kollarınıza uçup göğsünüzde gerçek barınağımı bulduğumu söyleyene ve kollarınız arasında ruhumu kutsal ruhlar aleminde savrulmaya bırakana dek yaban ellerde bir avare olma azmindeyim.
Hep benim
Hep ikimizin..
Ludwig?
Abidin Dino ise, çok sevdiği karısı Güzin için yazdığı mektupta şu sözcüklerin ne değin anlamlı olduğudur:
?NE İĞNE, NE HAP, İLAÇLARIN İLACI SENSİN.?
Edebiyatın gücü olsa gerek. Bir tek sözcük her şeyi anlatıyor.
Hürrem Sultan?ın Kanuni?ye yazdığı bir mektupta aşkını ve özlemini öyle güzel dile getirmiş ki. Ne diyor Hürrem Sultan:
?Sultanım. Padişahım; yüzümü yere koyup, mutluluk sığınağı ayağınızın topraklarınızı öptükten sonra, benim devletimin güneşi ve saadetimin sermayesi sultanım, eğer bu ayrılık ateşine yanmış, ciğeri kebap, sinesi harap, gözleri yaş dolu, gecesi gündüzü belirsiz olan, hasret deryasına gark bi- çare, aşkınız ile müptela,Ferhat ve Mecnun?dan beter şeyda kölenizi sorarsanız; ne zamandır ki, sultanımdan ayrıyım, bülbül gibi ah u feryadım dinlemeyip, ayrılığınızdan dolayı öyle bir halim var ki, Allah, kafir olan kullarına dahi vermesin…?
Kanuni?ye Kırım hanları tarafından takdim edilmiş pek çok cariye vardı. Hürrem?de cariyelerden biri. Kanuni Hürrem?i tanıdığı günden beri, onun cazibesine katılarak, gözü kimseyi görmez olmuştu. Bu kadına büyük bir sevgi aşk duyarak, sanki adeta onun ruhu gibi olmuştu. Kanuni?nin ve Hürrem?in mektupları bu gün Topkapı Müzesi arşivinde yer almaktadır.
Yassıada?da on altı ay tutuklu kalan Adnan Menderes?de tutuklu kaldığı süreçte izin verilen şekilde elli kelimeyi geçmeyen mektuplarını Berrin Menderes?e yazdı. Berrin Menderes?te eşine. Berrin Hanım?ın yazdığı mektupta buram buram özlem kokmaktadır:
?Şefkatine muhtacım diyorsun. Şu birkaç kelimen beni ne kadar mesut etti. Ben de ne kadar muhtacım bir bilsen. Seninle kıyas edilemez tabii fakat ben de bazen o kadar yalnız hissediyorum ki kendimi. Sana istediğin şevkat ve alakayı ne kadar fazlasıyla gösterdiğimden şüphe yoktur.?
Bülent Ecevit ile Rahşan Ecevit?in büyük aşkını hepimiz biliriz. Ecevit 59 yıllık hayat arkadaşına yazdığı şiirlerde sevgisini hep dile getirdi. Ne diyor Ecevit:

ELELE BÜYÜTTÜK SEVGİYİ
Rahşan?a
Birlikte öğrendik seninle
Avcumuzda yüreği çarpan
Kuşa sevgiyi
Elele duyduk kumsalda denizin
Milyon yılda yonttuğu
Taşa sevgiyi
?
Şiir sevda dizeleriyle yere- göğe dek uzanarak, Ecevitler sevgilerini çoğaltırlar.Ve aşkları ölümsüzleşir.
Nazım Hikmet?te yaşamı boyunca birkaç kez aşık olmuştur. Ama en güzel aşk şiirlerini en uzun süre evli kaldığı karısı Piraye?ye yazmıştır, bir de Vera?ya…
Nazım Piraye?yi çok sevdi. Evliyken on üç yılını şair cezaevinde geçirdi.Tutukluyken durmadan Piraye?ye şiirler ve mektuplar yazdı. Yazılan o mektuplar ve şiirler Türk şiirinin en güzel yapıtlarıdır.. 11 Kasım 1933?te Bursa Hapishanesi?nde yazdığı ?Karıma Mektup?şiiri şöyle:
?Bir tanem!
Son mektubunda:
?Başım sızlıyor yüreğim sersem!?
diyorsun. ?Seni asarlarsa
seni kaybedersem?;
diyorsun ?yaşayamam!?
Yaşarsın karıcığım,
Kara bir duman gibi
dağılır hatıram
rüzgarda;
yaşarsın, kalbimin kızıl
saçlı bacısı
en fazla bir yıl sürer
yirminci asırlarda ölüm acısı.
Ölüm
Bir ipte sallanan ölü.
Bu ölüme bir türlü
Razı olmuyor gönlüm
Fakat
Emin ol ki sevgili;
Zavallı bir çingenenin
Kıllı, siyah bir örümceğe
Benzeyen eli
Geçirecekse eğer
İpi boğazıma,
Mavi gözlerimde
Korkuyu görmek için
Boşuna bakacaklar
Nazıma!
Ben,
Alaca karanlığında son
Sabahımın
Dostlarımı ve seni
Göreceğim,
Ve yalnız
Yarı kalmış bir şarkının
Acısını
Toprağa götüreceğim…
Karım benim!
İyi yürekli
Altın renkli,
Gözleri baldan tatlı
Arım benim:
Ne diye yazdım sana
İstendiğini idamın,
Daha dava ilk adımında
Ve bir şalgam gibi
Koparmıyorlar
Kellesini adamın.

aydi bunlara boş ver.
Bunlar uzak bir ihtimal.
Paran varsa eğer
Bana fanila bir don al,
Tuttu bacağımın siyatik
Ağrısı,
Ve unutma ki
Daima iyi şeyler
Düşünmeli
Bir mahpusun karısı.
Nazım karısı Piraye?den gelen bir mektubu okuduktan sonra şu sözleri söyler:
?Böyle bir mektup için üç sene yatılır billahi.?
Sadece sevgililer anımsanmamalı sevdiklerini…. Aslında her gün sevdiğimize, dostumuza, arkadaşımıza, annemize, çocuklarımıza seni seviyorum diyebilsek. Sevgiyle elele tutuşabilsek. Omzumun üzerine konan kuş ile birlikte aşk şarkıları söyleyebilsek. İnanıyorum ki bir gün sevgi tüm kötülükleri yok edecek.