Koşma * Neyzen Tevfik

Dudağında yangın varmış dediler,Ta ezelden yayan koşarak geldim.Alev yanaklara sarmış dediler,Sevda seli oldum, taşarak geldim. Kapılmışım aşk oduna bir kere,Katlanırım her bir cefaya, cevreUğraya uğraya devirden devreBütün kainatı aşarak geldim. Yapmak, yıkmak senin bu gamlı ömrü.Ben gönlümü sana verdim götürü.Sana meftun olduğumdan ötürüSarhoş oldum Neyzen,…

Canan * Neyzen Tevfik

Sevdalı akşamlar tekin değildir,Pek dolaşma gönül viranesindeGururlu güneşler boyun eğildir,Şaka yoktur aşkın efsanesinde. Çok mutlu yıldızlar çıktı çığırdan,Farkı yoktur aşıkların sağırdan,Önce dumanları başlar ağırdan,Bir cezbeyim aşkın pervanesinde. İhtimal vermezsin, hem inanmazsın,Ateşler sarmıştır, sen uyanmazsın,Mestolduktan sonra artık yanmazsınGönlüm gibi hikmet peymanesinde. Taptığın mihraplar çöker bir anda,Her…

Yaz Kırgını * Ahmet Günbaş

I. Ben şurda kalırdım şuracıktayazı altımdan çekmeselerŞurda bir zakkumun dibine sererdim kilimimisararıp beklerdim aşk başıma Yağmurun rüzgârım da yeterdi haniyağdırır estirirdim isteyeneŞurda bir şarap salkımı olurdum kıyıdazeytin meytin emeklerdim Bir yarayı dolaşıp geldiğimihenüz söylemedim güz telimeGöç tadında kanyon serinliğine dağların selamını eklerdim II. Ben şurda…

Gazel * Ahmet Günbaş

'Dünya dedikleri bir gölgeliktir'(Bir halk türküsünden) Toprakmış giz sahibibizi çağıran oymuşbeğendirmeye aşkçıplak eviniBir çılgım hevesiyle güz çenginindöne döne şarabını yoğurmuş Unutkan boyalarınız tınmaz bunuKuyusunda ay bulaşığı fısıltılarHayyam'dan kalma yıldız zenginiyalınayak bir ıslıktır tutturmuş İsi durur karasevda ateşininAhşap bilgeyse kerpiç serseriBağdaş kurmuş esrikliği akşamdanpatikası yamacına sokulmuş…

Takas * Ahmet Günbaş

Akşamsa akşamdır yaşadığımız ne fazla ne eksikCahit Sıtkı 'dan almadık bu kederi vardı eskidenDüğmeleri kopuktu ömrümüzün inlerdi iki yakasıHırçın aşklarla yuvarlanan şarabın kötüsünden Suları geçtik bayım bir kahırdır içimize çökenKaç ufuk kat ettik çatırdayan gemilerle bir bilsenNe çektiysek denizi çölleştiren sevgiliden çektikKalbe iyi geliyor bayım…

Çok Sessiz * Ahmet Günbaş

Cak sessiz şarkıyım karşılıksız gelip geçmelerin çiçeğinde Bir güz ki yitirmiş kimliğini yaprağını döken dökene Bu ölüye kim söyleyecek öldüğünü Can çekirdeğiyle süründü çürüdü Aynasız sandıklarda battı güneş cilalarken yer alu sevincini Bendini çiğneyerek varaşların yer alti irini kirletiverdi kağıt mendilimi Akşam akşam kaç yarabandı…

Enkaz * Ahmet Günbaş

'Külli enkazım!' dedi Abdülkadir BudakSaçlarımın şarkısına aldanarak Simsiyahtı benim düştüğüm uçurumGöçtüm biraz hüznümün sesini kısarak 'İmzası Gül' bir dala tutundumCanlandı şiire sunduğum adak Çölü senden sordum yayan yapıldakKolay mı 'Sevdanın Son Keremi' olmak? Akatalpa Dergisi Nisan 2002 sayısı

Devrek * Ahmet Günbaş

Gevrek bir bastonçiçeğidir Devrekelden ayaktan düşünce şiirHiç kullanılmamış renklerle dikiliryalnızlığın dönemecinde gülümseyerek Anımsanır uzağında kırgın sevgiliIssızlığı zonklar her adımındaHanesi dulkarası kömürden emekli Gerdeği göçük kentbeğendi düşlerden ibaret

Boşluk * Ahmet Günbaş

Bana bir yalan mı bağışladınızsonra unutuluşLanetli bir yalnızlıkaldanışlar cumhuriyetiBari yangınımın adını yazsaydınızCehennem kulvarında koşarken soluksuzbir kucak yaprakla kestiniz bileti Geç öğrendim yaramı gülle sağaltmayıBuzdan kılıçlarla çözmeden suyun alfabesiniAynalara bakmadan göçtüğüm doğruAşkla kuşatılmadandilsiz ve sağır geçrnişin gizindekoklamadan ince bir yağmuruBu yüzden suçlayamam sesimdeki çıngıyıbitkin kulaçlarıma dikilen…

Adres * Ahmet Günbaş

l.Aşkla gezenin adresi mi olurUfkun uçsuz bucaksız şiirülkesidirYorulur peşimde kül ve zincirSessizliğin sesinde izim bulunur II.Rüzgârın terkisinde giderim çoğu zamanBulutlar düşe kalka toprağımla söyleşirGeceyi bölüşürken acemi ışıklarElmas katmanını kazarken uykunuzunDüşlerinizi örterim üstünüzeSaatler öğütlediğim gibi çalarAyak seslerini boyarım akşamdanAcıların kırışığı dayanmaz ütünüze Sabahınız tiril tiril giyinir…

Alaca Karanlıkta * Cahit Külebi

Akşam karanlıklarla sarmaş dolaş Sen de sarılmışsın yalnızlığına, Taksiler kurşun gibi gelir geçer Troleybüsler salına salına. Tek tük kadınlar aydınlatır caddeyi. Genç kızlar beyaz neonlar gibi. aOrtancalar gül rengi ışık saçar, On beşine varmamışlar masmavi. Sen de yalnızlık saçarsın. İçmeye korkarsın, efkâr basar. Ağlayamazsın elâlem…

Adamın Biri * Cahit Külebi

Çifte koştuğun öküzler, Senin kadar yorgun değil kardaş! Sen ki kış ve yaz düşünceli Sen ki kış ve yaz yalınayak! Ne esnaf ne tüccar ne efendi Senin kadar değil düşünceli Senin kadar yorgun değil kardaş! Sen ki kış ve yaz düşünceli Sen ki kış ve…

Yine Dağdır Dağ * Yılmaz Odabaşı

?bir ölüm uzaklardan vurur yollara bizi bilge bir yalnızlığa serer hikayemizi kırık bir kırlangıcı dağlara çeker beyaz kapanır bir ustura, dindirir öfkemizi… -Sefa Kaplan- I fırlatmıştım kalbimi uzağa, en uzağa denk gelir de rastlar diye bir yıldıza yanılıp susturdum ağrımın çağrısını çağrımın köhnemiş ağrısını 'aldırma!'…

Yüzün Bende Solacak * Yılmaz Odabaşı

bu aşkın nüshası şarkılarda aslı bende kalacak bizi hasret saracak bulutlar çıldıracak ayrılık başımı döndürüyor kavuşmayı özlettin intiharlar kuşandım bu aşkı sen kirlettin geçtim borandan, kardan yitirdim bahçeleri ellerini tutmazsam yatamam geceleri… bu aşkın nüshası rüzgarlarda kahrı bende kalacak sende ihanet canım bende matem olacak…

Züleyha * Yılmaz Odabaşı

''geçmişi bir yana bırak, ömre zarardır yaranı yumuşak, yeni bir aşkla sardır insan yüreğinde geçen zamana karşı her zaman diri, parlak bir köz vardır.'-metin altıok- yalnızlığımı memelerinle emzir hüznümü tut, hüznümü aşkın yamaçlarında gezdir ben kaçagım, bunlar da yollara dagılmış gülüşlerim yagmuruna sahip çık züleyha…

Bebeğin Gazı Nasıl Çıkarılır?

Bebeğin gazını çıkartmak: Bütün bebekler, sütlerini içerken hava yutarlar. Bu da karınlarında hava kabarcıkları mey­dana getirir. Yutulan hava miktarı bebekten bebeğe değişir. Kimi bebekler biberonun yarısını içtikleri zaman geğirmek zorunda kalırlar. Kimileri ise biberonu bir seferde tamamlayabilirler. Bebeğin gaz çıkarmasına birkaç şekilde yardım edebilece­ğinize göre…

İkiler * Talat Sait Halman

Sen, el uzat düşmanın sıkmasa da,Başlamıştır yüreğin bir güzelim yolculuğa.-*-Nursuz kalan gönüldeki yağmur duasınıNe gök kabul eder, ne çöl.-*-Belki bir yaşlı güvercin biliyordurŞadırvanda mümin kim, yobaz kim.-*-Ne beylerden yem ister soylu kısrakNe yiğitlerden gem.-*-En yaşlı çınarEn derinden kanar, en soylu yanar.

Birler * Talat Sait Halman

Başka bir rengi sevmeyen renk ölür.*En ulu insanlara en çok ulunur.*Varlığın laneti birleşmemedir, sevmemedir.*Kahkahasız ev, mezardan karadır.*Doludizgin giden at, nefret eder dizginden.*Baykuş bile sevgiyle güzeldir.*Mavidir renklerin en çok doğup en çok boğanı.*Bir biçim bulsa bulut kendine, ağlar mıydı?*Okyanus belki uyanmaz diye asla uyumaz.*Ecel rengidir her…

Büyü * Arife Kalander

Adımı sulara salacağım onların olsunsonra bir zenci kabilesinde büyücü kadına çırak duracağımbıraksın beni koynuna bir ağacın ordan mantar gibi, ayrık gibi hayata çıkacağım uçurum kıyısındaki keçi inadıylaçift tırnak on parmak kırk göz ve kırklarcem-i cümle uykudayken sözü uyararak şaşkın aklımın dört yolunda el yordamıyla bulduğum…

Göçebe Sevinçler * Arife Kalander

Temizlikçi kadınlara Yüzümde ardıç kokusu Pekmez karışımı gülümseme Dişlerim var mı, yok Gülmeler eskidi çeyizimde Göçebe sevinçler Hüzün olur Bir ağaç kurur da kurur Camlar parlatırım Düşlerimden Böler böler atarım Serçelerin türküsü Sarkar dururGün vurur ellerimde köpüğe Yorulur damarımın güvercini Başı göğsümde uyur. Karlar düşer…