Oranlama * Hasan Hüseyin Korkmazgil

Bir sen eksiktin sarıyıldız hoşgeldin Geç bakalım karşıma benimle içer misin Ağlar mısın içince burnuna çeker misin Gözyaşların yakabilir mi dudaklarımı Ama neden titriyorsun öyle sarıyıldız Bak ben su taşıyorum ince elekle İğne deliğinden dünyayı geçiriyorum Bak ben aklıma uyup sarıyıldız Durmadan aklımı şaşırıyorum Sen…

Benden Bilmeyin * Hasan Hüseyin Korkmazgil

istanbul'da bir fabrika fabrikayı ben koymadım oraya ben diyorum ki size istanbul'da bir fabrika fabrikayı işçiler çalıştırır işçileri bir milyoner ben diyorum ki size fabrikayı işçiler çalıştırır grev gittikçe büyüyor grevi ben istemiyorum ben diyorum ki size grev gittikçe büyüyor bini boşaldıkça biri doluyor binini…

Allah ve Tango * Özkan Mert

. Işıklı bir sürgünüm ben Dünyanın nişangâhı evim Saçlanmı boz! Arala beni aşka Dişlerimin arasından geçir bir ırmağı Beyaz güvercinlerle değiştir Tüm apoletleri 80'lik moruklar çetesi Çin'de Haydi! Tarihin çöplüğüne Kırık ayna parçacıkları gibi Birbirimizden yansıyarak çoğalacağız Yeryüzünde güneşi ilk gören Üzümlerden yaptım bu şarabı…

Acele Giden Ecele Gider * Süreyya Berfe

Güneş açtı, uzun sürmedi gözle görülmüyor Çocuk okula başladı, uzun sürmedi bir yerde çalışıyor Rüzgar esti, uzun sürmedi yaprak kımıldamıyor Delikanlı oldu ev geçindiriyor Kar başladı, uzun sürmedi sular akıyor Karısı iyileşti, uzun sürmedi tımarhanede yatıyor Ağaç büyüdü, uzun sürmedi sobalarda yanıyor Emekli oldu, uzun…

Yorgun Çingene * Sennur Sezer

Esmer elleri var sevdalımınUzun kirpikleri kaygılı ıslakSaçları yüzüme değer uykumdaSoluğu derimde ürperir korkak Esmer elleri var sevdalımınYorgun elleri var sevda şaşkınıGülüşü kinini seven bir bıçakYaşamak yanılmak ölmek bıkkını Yorgunsam bezginsem çaresizsemOnu düşünürüm üzgün ve kırgınTürkülerle avunması gibiYorgun bir çingene açlığının

Aşk * Salih Bolat

çünkü sürüyor hayat değişiyor herşey, aşk aşk bizim en eski kederimiz nehir yataklarından deltalardan biriktirdiğimiz gün gelir, sorulur; bir ağuyu çiğnemekten geliyoruz ve aşktan neredeydiniz?

Sakız Ağacı * Can Yücel

O bir sakız ağacıydı, alelade; Bir gün o yeşil sahile çıktı geldi, O zaman bu zamandır memnun yerinden; Seyreder bulutları, göğü, denizi. Titreşirdi rüzgarla güneşli yaprakları; Ömür sürdü öyle hoşnut dünyasından, Aydınlıktan uyku tutmazdı bazı gece, Motor sesleri duyulurdu uzaklardan. Tanrı adın işitmedi ömründe; İnanmadan…

Sevgi Duvarı * Can Yücel

sen miydin o yalnızlığım mıydı yoksakör karanlıkta açardık paslı gözlerimizidilimizde akşamdan kalma bir küfürsalonlar piyasalar sanat sevicileriderdim günüm insan içine çıkarmaktı seniyakanda bir amonyak çiçeğiyalnızlığım benim sidikli kontesimne kadar rezil olursak o kadar iyikumkapı meyhanelerine dadandıkönümüzde altınbaş altın zincir fasulye pilakisiaramızda görevliler ekipler hızır paşalarsabahları…

Lapacı * Can Yücel

Ne karanlık kar bu !Ne biçim pirinç bu siyah ! Ayaklarım donuyorİçim öyle eziliyor kiBir tabak lâpa olsa şimdiAnamın hanımelleriyle pişirdiğiAkpak ve onun elleriyle sıcakBir tabak lâpa olsaAnamın pişirdiğiBir tabak lâpa Lâpa … Olmayacak da olsaNe güzel dua

Dayak * Fazıl Hüsnü Dağlarca

İster misin ellerimizi birleştirelim, Sen iki vur, ben iki daha, Çalmış mı, Emmiş mi alın terini ulusunun, Sen dört vur, ben dört daha. Gemi seçmeye mi gitmiş 20 kişi, çay bulmaya mı yollanmış 30 kişi, Dışbakan olmuş da yüzde mi almış. – Saçı bitmedik çocuklarım…

Dal * Fazıl Hüsnü Dağlarca

Dağ uzanır gökyüzüne, Ölüler karanlığa uzanır. Nerelerden nerelere varır yaşamak, Acıdan, iğde sarılığından, düşünüden uzanır. Sever misin, öpüler ardı boş, İşte biraktığı güzelin, bir çirkin uzanır. Yankılar, gezegenlerden ağrı gelip gider, Başı kopmuş gök mamurlarıindan bir uzanır. Uzandığımız, belki de bu gece, belki de bu…

Çakırın Destanından * Fazıl Hüsnü Dağlarca

– Vuzuh, el ve ayak halinde onu rahatsız ediyordu. Karar vermişim, öleceğim, Büyük sular arasında, korkusuz. Nur ile, uzak yazılar ile, Bir muska gibi boynumda kalacak, Bu husus. Senelerce evvel, tohumların mavi zamanından evvel, Karar vermişim, gece kuşlarının müsaadesinde, Etrafıma boş ve büyük kadehler dizeceğim….

Deniz Feneri * Fazıl Hüsnü Dağlarca

Uzanmış koca burun açık denize doğru, Lacivert ve gri gecenin değerinde. Karanlıkla başlar bir dünya sevgisi, Deniz feneri parlar, Talihe aldırmadan kayalar üzerinde. Bulutlar birleşir alaca düzlüklerde, Çöker uzak limanlardan bir sis. Bir sıkıntı başlar karanlığında kaderin, Bildirir, yanınca yanınca, Ömrün neresindesiniz, aşkın neresindesiniz? Yüreğin…

Af Akşamı * Fazıl Hüsnü Dağlarca

Af buyruğuyla açılmıştı hapishane kapısı Taşıyordu koca burunlar tıraşlı enseler kara çeneler Dizleri eğri omuzları çarpılmış sırtlar çıkık dökülüyordu Vakitlere kapanmış büyük karanlıklardan Taşıyordu vay dökülüyordu vay Yırtık pis bitli çirkin Sokağı dolduruyordu terli can uğultusu Geçiriyordu avucunu şaşkınlıkla saçından saçından 9 yıl yatmış Kolunda…

Ağaç * Cahit Irgat

Ağacım, dört kol çengi kıyametHer dalımda bir memleketUzar kollarım uzarTaşımda toprağımda bereketKöklerimden başlar hürriyetBana çarptıkça anlarYağmur yağmur olduğunuRüzgâr, rüzgâr. Taşımda toprağımda kıyametKöklerimden başlar hürriyet.

İçten İçe * Eray Canberk

sevdam seni durmadancan evinde yeşertirçiçekçe ve çocukçasıralı sırasız ikide bir nice yıkım nice ılgargeçer iz bırakaraknice geç kalmış baharacımıza eklenir çocukları da alanölüm sıra beklemezyara üstten kapanırsızı içerden dinmez ölüm yıkım ve sevdayaşamakla başa başbaşlangıç belli belirsizbitim belirli nokta