Yöresel Zeybek ve Türkülerimiz Tanıyalım * Dursun Girgin

Dostlar merhaba?
İsterseniz öncelikle birçok kültürel değerleri olan bu eserlerin tanıtımına geçmeden önce şu konuyu iyice anlatalım. Bu değerli eserlerin birçoğunun çıkış merkezi ve de kaynak yeri Dibekdere?dir. ?Peki neden Dibekdere? diyen değerli dostlarımın, herşeyden önce Dibekdere?nin özgeçmişini iyice bilmeleri gerekir. İşte bu cümleden hareketle öncelikle hem Dibekdere?yi tanıyalım, hem de neden bu eserlerin kaynak yerinin Dibekdere köyü olabildiği konusunda gerekli açıklamaları yapalım.
Efendim Dibekdere köyü malum 7?den 70?e hepsi de çalgı kültürüyle geçimini sağlayan bir köydür. İşte bu haklı sebep dahi Dibekdere köyünün bir kültür merkezi olma konusunda, bir kaynak olma konusunda yeterli bir sebeptir. Çünkü bu eserleri bilmeyen bir çalgıcı sanatıyla kazandığı para ile karnını dahi çok zor doyurur. Örneğin geçenlerde Türbe köyünde eski muhtarlardan rahmetli Kemal Gökbel?in oğlunun oğlu yani torununun düğününde, Kayabaşı köyünden zurna ve davulu çok seven bir dostum şunu söyledi; ?Yahu Dursun ustam, sana denk gelmişken şöyle güzel bir Çıktım Tepe Zeybeği çalıver de karnımın şişini alayım? dedi. Yani yeni yetişen gençlerin birçoğunun eski eserleri bilmediğinden hareketle şikayetçi olduğunu söyleyince bu meseleler kendiliğinden anlaşılmış oluyor. Şöyle ki; bir zurna ustadı piyasaya çıkan her şarkı ve türküyü bilmek zorundadır. Çünkü her şarkı, her türkü bir sanatçı için gelir kaynağıdır. İşte bu cümleden de anlaşılacağı üzere Dibekdere köyünün neden kaynak yer olduğu veya olacağı daha iyi anlaşılır herhalde.
Şimdi bu açıklamadan sonra ilk olarak ?Halebin Yolları?nın öyküsüyle anlatalım istiyorum.
Değerli dostlarım; bizim dedelerimizin Halep?ten geldiği söylenir. Yani dedelerimiz, atalarımız Halep?i ve Halep yöresini çok iyi bildikleri için, taa Osmanlı döneminde seferberlik harbi sırasında köyümüzden vatanımızın huzuru ve kurtuluşu için çağrılan askerler uzun süreler geri dönmezler. İşte hasret içinde kavrulan o gencecik gelinler bir ağıt yakarlar; ?Açılmış da çiğdemler neden gelmez yazlar, üstümüzden uçup da giden turna ile kazlar, 13-14 yaşlarında oturmuş da ağlayan gelinlik kızlar? diye başlayıp ?Halebin yolları dardır geçilmez, soğuktur da suları bir yudum içilmez, anadan geçilir de yardan geçilmez? gibi sözlerle devam eden bu ağıdın ucu bucağı yoktur.
Ancak bu eserin kaynak yerinin neden Dibekdere olduğuna gelince?
Sevgili dostlarım; bundan 40-50 sene önce Molla Hasan Kızı lakabında bir yaşlı ninemiz vardı. İşte bu ninemizin bu seferberlikte köyümüzün muhtarı olduğu söylenir. Çünkü köyümüzde o yıllarda hiç erkek kalmamış, öyle denir. Bu ninemiz de küçüklüğünde Halep?i, ana ve babasının kendisine çok iyi anlattığını söylerdi. İşte bu eserin çıkış yeri Dibekdere?dir kanaati bizde bunun için çok kuvvetli bir delil.
Buna benzer daha birçok eserler var. Örneğin Apdal Havası Zeybeği, Dert Osman Zeybeği, Çıktım Tepe Zeybeği, Sabah Namazı, İnce Hava ve daha nicelerinin çıkış merkezi hep Dibekdere köyüdür.
Bugün Halebin Yollarını anlattım, gelecek yazılarımda da birçok değerli eserlerimizi anlatacağım. Tabii ki her zeybeğin illa da bir hikayesi olacak diye ne bir kural, ne de bir mecburiyet var. Mesela içlerinde bir zeybek var küfürlü sözüyle tanınır. ?A…..na Godumun Havası? denen bu zeybeğin bir hikayesi var. Diğer zeybeklerimiz, mesela Kerimoğlu gibi zeybeklerin hikayeleri elbette var. Ancak Çıktım Tepe Zeybeğinin bugüne kadar ne bir hikayesini duydum, ne de böyle bir yerin var olacağına inanmıyorum. Sadece bu zeybeklerin nerelerde, hangi yörelerimizde oynandığını sizlerle paylaşacağım. Ama var olan zeybek veya yöre türkülerimizin hikayelerini bildiğim ve duyduğum her değerli hazineyi siz kültür dostlarımla paylaşacağım.
Benim değerli kültür dostlarımdan ricam şu; her hafta bundan böyle Kültür Köşemde mutlaka bir zeybek hikayesini bulacak ve o zeybeğin varsa hikayesiyle, hangi yörelerimizde oynandığını da öğrenme fırsatına kavuşacaksınız. Bu bir kültür hizmetidir. Örneğin bu eserlerim cuma ve salı günkü Kültür Köşemde yayınlanacaktır. Umarım bu hizmetimizden halkımız faydalanır.
Haydi hoşça kalın, dostça kalın?