Yazıt – Ezgi * Azer Yaran

bin evren ağılında yürüyorum
bin hayın çağ ağlar kurmuş
bin ağlar taşı

bin çağ yol üstü
taşlaşmış toprakta kuş taşı
lâ-re, lâ-re, lâ-re
gagasında taş taşımış ilerlemeye

kil yolda –kavakların ve kazıkların sıralandığı
dizgesiz basmak taşı .
birinin sofrasından rızkı çekip alan
devlet taşı –bin ömrün yutkunamadığı

çisede ıslanmış –kayıp düştüğümüz
ağır yaramız üstüne
engebeli yürüyüşümüzde taş-düşümüz
düşüncemizin düştüğü kapaklanıp -yahut- sırtüstü
kırıldığımız-kırılmadığımız –gönendiğimiz
ufukta taş algımızda taşlaşan tanrısal kuş taşı
bin yıl –do-lâ, do-lâ, do-lâ

kırmızı tanyelinden önce bin yıl
oyalanmış doğum –gündoğumuyla
usumuzda pekişmiş onurun

Ulusal Devrim Taşı!

Ulus!
çağı geçiyorsun bastığın taşa bak
bu çağı -.bastığın tuzak taşı
urbasız tene boraları eğirir kirmen
bir okyanustan bir okyanusa Sen
yola çıkmadan fikrini okurlar
bakarsın durmuş yükselişine karşı
uzay –işkencedesin evrensel çevirir seni
değirmen taşı

benimse yaşamak güzergahımda
toprak gökkuşağından bir yolluk serer
yüzeyinde biteyin iyelik taşı
ateşin suyun havanın
göründüğüm benim bu –iyilik taşı

akaçlar taş bağlamış
güç bağlamış örgüsü kanın
evrenin evren altı devletine karşı
postun taşı

gecenin günün bağını sağlamış
tanın gurubun ağlayış harçlarıyla
uça uça ağlamış facialardan
acının patlayışlarıyla
dostun taşı

şu
taşın ben
üstünde oturmuştum
sevgilimse –çimende
buradan sürü geçmiş —
yuvasına tüyler topluyor bir kuş

sevgilim
benim taş örgütündenmiş!
sevgilim
bin sese bürülü o –Melek
–çünkü bir melektir Iblis!
fa-si, fa-si, fa-si

E Dergisi Mayıs 2001 sayısı