Tanıklık

Gerek adlî, gerekse idarî işlemlerde, olayın aydınlığa kavuşturulması bakımından, tanık ifadeleri büyük önem taşır.
Yürütülen inceleme ve soruşturmalarda, konu hakkında bilgisi bulunan kişiler belirlenerek, gördüklerini ve duyduklarını belirtmeleri bakımından tanıklıklarına başvurulması, yasal bir gerekliliktir.
Tanıklık, adaletin tecellisine imkan verme, haklı ve haksızın belirlenerek gerçeğin ortaya çıkması bakımlarından kutsaldır.
İncelemecinin-soruşturmacının, ön incelemecinin bu durumu dikkate alarak yeterli sayıda tanık dinlemek ve gerektiğinde görevinin önemini tanığa da bizzat hissettirerek işlemlerini sağlıklı şekilde sonuçlandırması gerekir.
1. Tanıkların Çağrılması:
Tanıkların çağrılması ile ilgili hususlar CMK?nın 43 ve 44. maddelerin¬de esasa bağlanmıştır.
İnceleme/soruşturma konusu olayla ilgili bilgileri olduğu dikkate alınarak dinlenilmesine gerek duyulan kişilere, önceden ya doğrudan doğruya kendilerine ya da dairelerinin amirleri vasıtasıyla bir konuda görüşülmek istendiği ve hangi saatte nerede hazır bulunmaları gerektiği duyurulur.
Tanığın gelmemesi durumunda, CMK?nın 43. maddesi uyarınca tanığın ?çağrı kağıdı? ile çağrılması ve gelmemenin sonuçları çağrı kağıdında gösterilerek ya görevlendirilen bir memur aracılığı ya da iadeli taahhütlü ol¬mak kaydıyla posta aracılığı ile de gönderilir. Karar yazısında bu yoldan getirilmenin nedenleri gösterilir ve bunlara çağrı kâğıdı ile gelen tanıklar hakkındaki işlem uygulanır. Bu çağrı telefon, telgraf, faks, elektronik posta gibi araçlardan yararlanılmak suretiyle de yapılabilir. Ancak, çağrı kâğıdına bağlanan sonuçlar, bu durumda uygulanmaz.
Usulüne uygun olarak çağrılıp da mazeretini bildirmeksizin gelmeyen tanıklar zorla getirilir Bu durum bir tutanakla tespit edildikten sonra, resmi yazı ile gereği için bizzat soruşturmacı tarafından o yerin mülki amirine veya bilgisi dahilinde emniyet müdürlüğüne verilerek tanığın getiril¬mesi sağlanır.
2. Tanıklıktan Çekinme Halleri ve Yemin:
Tanıklıktan çekinme halleri, CMK? nın 45-51. maddelerinde düzenlen¬miştir. 4483 sayılı Kanun ile hazırlık soruşturmasının Cumhuriyet Başsavcılık¬larınca yapılacağının hükme bağlandığı, bu nedenle müfettiş ve incelemecilerin es¬kiden kullanabildikleri Cumhuriyet Savcısının bazı yetkilerini kullanamayacakları açıktır. Ancak aynı yasanın 6. maddesinde ön inceleme ile görevlendirilen elemanla¬rın, bakanlık müfettişi ve kendilerini görevlendiren merciin tüm yetkilerini kullana¬bilecekleri ve CMK? nın hükümlerinden yararlanabilecekleri de belirtilmektedir.
Ön inceleme ve idari soruşturmalarda da şüpheli veya sanığın nişanlısı, evlilik bağı kalmasa bile karısı veya kocası, şüpheli veya sanığın kan hısımlığından veya kayın hısımlığından üstsoy veya altsoyu, şüpheli veya sanığın üçüncü derece dahil kan veya ikinci derece dahil kayın hısımları, şüpheli veya sanıkla aralarında evlâtlık bağı bulunanların tanıklıktan çekinme taleplerine uyulması uygun olacaktır. Yaş küçüklüğü, akıl hastalığı veya akıl zayıflığı nedeniyle tanıklıktan çekinmenin önemini anlayabilecek durumda olmayanlar, kanunî temsilcilerinin rızalarıyla tanık olarak dinlenebilirler.
Kanunî temsilci şüpheli veya sanık ise, bu kişilerin çekinmeleri konusunda karar veremez.
Tanıklıktan çekinebilecek olan kimselere, dinlenmeden önce tanıklıktan çekinebilecekleri bildirilir. Bu kimseler, dinlenirken de her zaman tanıklıktan çekinebilirler.
Ayrıca, Meslekleri ve sürekli uğraşıları sebebiyle tanıklıktan çekinebilecekler ile çekinme konu ve koşulları da şunlardır: a) Avukatlar veya stajyerleri veya yardımcılarının, bu sıfatları dolayısıyla veya yüklendikleri yargı görevi sebebiyle öğrendikleri bilgiler. b) Hekimler, diş hekimleri, eczacılar, ebeler ve bunların yardımcıları ve diğer bütün tıp meslek veya sanatları mensuplarının, bu sıfatları dolayısıyla hastaları ve bunların yakınları hakkında öğrendikleri bilgiler. c) Malî işlerde görevlendirilmiş müşavirler ve noterlerin bu sıfatları dolayısıyla hizmet verdikleri kişiler hakkında öğrendikleri bilgiler. (a) bendinde belirtilenler dışında kalan kişiler, ilgilinin rızasının varlığı halinde, tanıklıktan çekinemez.
Bir suç olgusuna ilişkin bilgiler, Devlet sırrı olarak mahkemeye karşı gizli tutulamaz. Açıklanması, Devletin dış ilişkilerine, millî savunmasına ve millî güvenliğine zarar verebilecek; anayasal düzeni ve dış ilişkilerinde tehlike yaratabilecek nitelikteki bilgiler, Devlet sırrı sayılır.
Tanıklık konusu bilgilerin Devlet sırrı niteliğini taşıması halinde; tanık, sadece mahkeme hâkimi veya heyeti tarafından zâbıt kâtibi dahi olmaksızın dinlenir.
Hâkim veya mahkeme başkanı, daha sonra, bu tanık açıklamalarından, sadece yüklenen suçu açıklığa kavuşturabilecek nitelikte olan bilgileri tutanağa kaydettirir. Bu madde hükmü, hapis cezasının alt sınırı beş yıl veya daha fazla olan suçlarla ilgili olarak uygulanır.
Tanık, kendisini veya CMK?nın 45. maddenin birinci fıkrasında gösterilen kişileri ceza kovuşturmasına uğratabilecek nitelikte olan sorulara cevap vermekten çekinebilir. Tanığa cevap vermekten çekinebileceği önceden bildirilir.
Dinlenme sırasında onbeş yaşını doldurmamış olanlar, ayırt etme gücüne sahip olmamaları nedeniyle yeminin niteliği ve önemini kavrayamayanlar, soruşturma veya kovuşturma konusu suçlara iştirakten veya bu suçlar nedeniyle suçluyu kayırmaktan ya da suç delillerini yok etme, gizleme veya değiştirmekten şüpheli, sanık veya hükümlü olanlar ise yeminsiz dinlenir.
Olayların netleşmesi, gerçeğin somut olarak ortaya çıkmasını temin için CMK?nın 54-57. madde hükümleri uyarınca, tanıklara yemin verdirilir.
3. Tanık ve Bilirkişi Yemin Metni:
a) Tanık yemini; CMK?nın 55. maddesinde belirtildiği üzere, ayağa kalkılarak, tanıklıktan önce “Bildiğimi dosdoğru söyleyeceğime namusum ve vicdanım üzerine yemin ederim.” biçiminde olur.
Bir kimsenin tanık sıfatıyla dinlenilmesinin uygun olup olmadığında tereddüt varsa yemin tanıklıktan sonraya bırakılabilir.
Bu durumda, yemin “Bildiğimi dosdoğru söylediğime namusum ve vicdanım üzerine yemin ederim.” şeklinde olur.
b) Bilirkişi yemini; CMK?nın 64/5-6. maddesinde, ?Görevimi adalete bağlı kalarak, bilim ve fenne uygun olarak, tarafsızlıkla yerine getireceğime namusum ve vicdanım üzerine yemin ederim.” şeklinde düzenlenmiştir.